Emekli büyükelçilerimizden diplomat, akademisyen, arşivci, tarihçi, araştırmacı, şair, yazar Bilal Şimşir önceki gün Ankara’da hayata gözlerini yumdu. Son dönemlerde diplomatlarımızı “monşer”likle itham edenlerin Büyükelçi Şimşir’in yaşam öyküsüne bir göz atmalarını öneririm. Bilal Şimşir, 1933 yılında Bulgaristan’ın Yılancılar köyünde dünyaya gelmiş. Babası Kırım Savaşı'na iştirak ederek madalya almış. Rüştiyeyi (ortaokul) ve gymnasia’yı (lise) Bulgaristan’da okuyarak 17 yaşında Türkiye’ye geldiğinde ailesiyle birlikte iskanlı göçmen olarak Gelibolu’ya yerleştirilmiş.1957 yılında mezun olduğu mekteb-i mülkiyede kısa bir süre asistanlık yaptıktan sonra da eski tabiriyle hariciyeye intisap etmiş.
Bilal Şimşir
Bakanlıktaki ilk patronum Bilal Şimşir
Bakanlığa adım attığımızın birinci günü, Bilal Şimşir ilk tanıdığım meslek büyüğümüz oldu. Tarih 29 Nisan 1977. Bakanlık sınavlarını kazanan dönem arkadaşlarımızla birlikte bizleri Başbakanlığın yanındaki eski dışişleri binasının İsmail Erez salonunda toplayan Personel Dairesi başkanı Erol Celasun, bugüne kadar ihmal edilen bakanlık arşivini düzenlemek üzere, Bilal Şimşir başkanlığında bir tasnif heyeti oluşturulduğunu, aramızdan kurayla belirlenecek 5 meslek memurunun 6 ay süreyle arşivde görevlendirileceğini söyledi. Ben dahil 5 dönem arkadaşım arşiv kurası çektiğimizde epey bozulmuştuk.
Halen Çiğdem Mahallesi'nde faaliyet gösteren dışişleri arşivi, o tarihte eski binada yerin iki kat altındaydı. Güneş görmediği için aydınlatmalar sürekli yanardı. Arşive indiğimizde Bilal Bey'i tozlu rafların arasında, üzerinde koyu gri bir önlükle evrakların içine boğulmuş bir vaziyette bulduk. Arşivdeki ilk üç ayımız Bilal beyle birlikte 5 meslek memuru, 5 idari memur ve üç genel idare hizmetlisi evrak kutularını elden ele geçirip toplam uzunluğu 7-8 kilometre olduğu söylenen raflara yerleştirmekle geçti. Gün geldi rafların tozunu aldık, gün oldu yerleri yıkadık. Bilal Bey yorulduğumuzu anlayınca hemen bizleri odasında toplar saatlerce birbirinden güzel eğlenceli meslek anılarını anlatırdı. Kendisini büyük bir keyifle dinlerdik. Yorgunluğumuzu atmak için mesai saatleri dahilinde arşivde kendi aramızda tavla turnuvası düzenlememize müsaade ettiğini bile hatırlıyorum. Diplomatlıkla alakası olmayan yaptığımız iş çekilecek gibi değildi. Ama Bilal Bey öyle bir arkadaşlık havası, dostluk ortamı yarattı ki bugün geriye dönüp baktığımızda Bakanlıktaki en güzel günlerimizi arşivde geçirdiğimizi söyleyebilirim.
Bilal Şimşir'in bitmek tükenmek bilmeyen çalışkanlığı
Rahmetlinin müthiş bir çalışma enerjisi vardı. Hayatının son günlerine kadar okuyup yazdı. Anlattığına göre 5 yıl önce kaybettiğimiz kendisi gibi Bakanlık mensubu olan eşi Gülgün Hanım’la balayına çıkarken daktilosunu yanına almış. Eşinin garip garip baktığını görünce de, 15 günlük balayının çok uzun olduğunu,1 hafta balayı yaptıktan sonra bir hafta birlikte çalışacaklarını söylemiş.
Yine bir gün arşivdeyken çalışmaya o kadar dalmış ki vaktin geç olduğunun farkına varmamış. Nöbetçi odacılar da içeride kimse kalmadı diye arşivi kilitleyip gitmişler. O zamanlar daha cep telefonları icat edilmediğinden zavallı Bilal Bey sesini kimselere duyuramamış. Allahtan tesadüfen bir arkadaşımız unuttuğu bir eşyasını almak için geri dönünce, kendisini arşivde sabahlamaktan kurtarmış.
Orta Asya sevdalısı Bilal Şimşir
Bilal Şimşir’le Bakanlıkta yollarımız ikinci kez Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecine girdiği 90’lı yılların başında kesişti. Ben Orta Asya’dan sorumlu daire başkanıyken 2 yıl genel müdürlüğümü yaptı. Cumhuriyet tarihinin en ileri görüşlü dış politika kararı olan Türkiye’nin Sovyetler Birliği resmen dağılmadan ardıl devletleri tanıyan ilk ülke olması kararının baş mimari hiç tereddütsüz Bilal Şimşir'dir. Bağımsız Azerbaycan'daki ilk büyükelçinin Türk büyükelçisi olması için gıyabında atanan büyükelçimiz Altan Karamanoğlu'nun güven mektubunu Cumhurbaşkanı Muttalibov'a sunarken kendisine Bakü'deki ikinci katip Mehmet Ali Bayer’le birlikte eşlik ettiğimizi unutamıyorum. Bugün Bakü büyükelçimiz 001 plakalı makam aracına biniyorsa bu Bilal Şimşirin diplomasi tarihinde eşi benzeri görülmeyen yukarıdaki yaratıcı çözümü sayesinde gerçekleşmektedir.
Bilim adamı Bilal Şimşir
Bilal Şimşir aynı zaman çok önemli bir arşivciydi. Dünya’da belli başlı arşivlerden girmediği herhalde kalmamıştır. Yatağa düşene kadar her gün 6 tane gazete alıp onları paketleyerek özel arşivinde sakladığına bizzat şahit oldum. Sadece araştırma yapmakla kalmayıp tarihimize ışık tutan belgelere dayalı kitaplar yayınladı. Bugün hala dış politikamızı meşgul eden Ege sorunu, Ermeni meselesi, Kürtçülük ve göç gibi konularda cilt cilt yayınları vardır. Arşivde görev yaptığımız dönemde kendisini ziyarete gelen yine emekli büyükelçilerimizden Celal Çalışlar 1977 senesinde, ”Bu Bilal’in mütevaziliğine bakmayın, yazdığı kitapları üst üste koysanız boyunu geçer” demişti. Bilal Şimşir, Üç yıl önce Ankara Politikalar Merkezinin kendisiyle yaptığı bir söyleşisinde 130 cilt yayınlanmış eseri bulunduğunu, bir yayınevinin kısa bir süre önce “Bilal Şimşirin kitaplarının kitabı” adı altında bir kitap çıkardığını söylemişti. Bugün 130 kitabı üst üste koysanız kaç adam boyu eder, varın hesap edin.
Bilal Şimşir’in aramızdan ayrılmasıyla sadece Dışişleri bir ulu çınarını kaybetmedi. Bilim alemi, tarihçiler, araştırmacılar, tüm Türk Dünyası değerli bir vatan evladından yoksun kaldı. Arkasında yeri doldurulamayacak bir boşluk bırakarak gidiyor.
Büyükelçi Şimşir Işıklarda uyusun, hepimizin başı sağ olsun.