27 Eylül 2014

Unutma, yazamayanlar da var!

Yandaş medya Erdoğan’a toz kondurmuyor. N’apalım, yazmaktan başka çare yok. Hiç olmazsa yazabiliyoruz

Star gazetesi Sabah’la birlikte yandaş medyanın ‘amiral gemisi’ sayılır.
Bu gazetelerde Tayyip Erdoğan’la iktidarına toz kondurulmaz.
Kıyısında köşesinden şöyle bir toz kondurmaya kalkışanlara ise manşetlerden, köşelerden derhal cehennem ateşi açılır.
Bu gazetelerde hemen her gün Rockefeller gazeteciliğinin eğlenceli örneklerine rastlanır.
Malum, Rockefeller Amerikan kapitalizminin en güçlü, en zengin ailelerindendir.
Bir zamanlar Baba Rockefeller hasta yatağında yatarken, üzülmesin diye pembe haberlerle dolu özel bir gazete basılıp her sabah kendisine verilirmiş...
Geçen gün Star’ın o muhteşem manşetini görünce, bir yandan dünyayı toz pembe gösteren ‘Rockefeller gazetesi’ni, diğer yandan yıllar önce ABD Başkanı Carter karşısında Başbakan Demirel’e yumruk attıran Anadolu Ajansı Genel Müdürü aklıma geldi.

‘Demirel Carter’ın
masasına yumruğunu vurdu!’

Yandaş medyada Erdoğan’la iktidarına toz kondurulmaz. Toz kondurmaya kalkışanlara ise cehennem ateşi açılır. Bu gazetelerde hemen her gün Rockefeller gazeteciliğinin eğlenceli örneklerine rastlanır

1977 yılı Mayıs ayında bir gün.
Cumhuriyet’in mutfağında çalışıyoruz.
Manşet haber Londra’dan gelecek.
NATO zirvesi toplanmış durumda.
Başbakan Demirel’le Başkan Carter’ın buluşmasından ne çıkacak?
Kritik bir görüşme.
Çünkü, Amerika’nın Türkiye’ye Kıbrıs çıkartması yüzünden uyguladığı askeri ambargo (ve ekonomik ambargo) kalkacak mı sorusunun yanıtı bekleniyor kamuoyunda.
Ambargo, Demirel’in deyişiyle, “70 sente muhtaç edecek kadar” Türkiye’nin canını acıtıyordu.
Hiç unutmam, teleksler birden bire şıngırdayarak çalışmaya başlamıştı. Teleks zillerinin çalması, önemli bir haberin işaretiydi.
Dudak uçuklatıcı bir flaşla geçiyordu haber:
“Başbakan Demirel, Başkan Carter'ın masasına yumruğunu vurdu!..”
“Demirel, Carter’dan ambargonun hesabını sordu.”
Vay vay vay!

Yandaş basının manşetlerini süsleyen
‘Demirel’in yumruğu’ ciddiye alınmadı

Haberi, kısa adı AA olan Anadolu Ajansı geçiyor, haber Başbakan Demirel’in en has adamı olan Genel Müdür Atilla Onuk’un imzasını taşıyordu.
Bir de demeç almıştı Demirel’den:
“Çizgimizi gösterdim, artık onlar düşünsün. Türkiye’nin boyun eğecek bir ülke olmadığını söyledim.”
Ertesi gün ‘yandaş basın’ın manşetleri beklendiği gibiydi.
Hepsini Demirel’in yumruğu süslüyordu.
Ama Demirel Carter’ın masasına yumruğunu vurdu, vurmadı tartışmaları kısa sürede sönüp gitmişti.
Çünkü, bu eğlenceli haber ciddiye alınmamıştı. 

Star’ın BM salonunu dolduran fotoşopu

Daha kaç kez aynı film görülecek? Bazen içim daralıyor. Ama n’apalım? Yazmaktan başka çaremiz yok. Hiç olmazsa yazabiliyoruz

Şimdi önümde Star gazetesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan New York’ta, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuşuyor. 
Genel Kurul dopdolu.
Oysa gerçek bu değil.
Salon fazlasıyla tenha.
Erdoğan neredeyse boş sıralara konuşuyor.
Anlaşılan o ki, Star Medya Grubu Başkanı Mustafa Karaalioğlu’nun içi el vermemiş bu durumu yansıtmaya.
Ve ‘patron’a bir kıyak yapmış.
Bir fotoşop hilesiyle BM Genel Kurul salonunu ağzına kadar doldurmuş...
Karaalioğlu bununla da yetinmemiş. “Olay yerinden bidiriyorum” diye ertesi gün bir de yazı döşenmiş:
“Erdoğan’ın genel kurul konuşmasına ilgi büyüktü.”
“Konuşmasını tamamladığında, kendisini bekleyen uzun bir hayran kitlesiyle de tokalaşmadan ayrılamadı genel kurul salonundan…”

1970’lerden 2000’lere aynı film

İçimden yazıyı daha fazla uzatmak gelmiyor.
1970’li yıllardan 2000’lere…
Bazen içim daralıyor.
Daha kaç kez aynı film görülecek?
Üstelik eğlenceli bir yanı da yok.
Kimi zaman o kadar sıkıcı oluyor ki.
Bu gibi durumlarda hep Nadir Nadi’nin, “Bu adam dünyaya boşuna gelmiş diyecekler!” sözü aklıma gelir.
Ama n’apalım?
Yazmaktan başka çaremiz yok.
Teselli de mümkün.
Hiç olmazsa yazabiliyoruz.
Unutma:
Şu dönemde yazamayanlar da, içini dökemeyenler de var.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"