22 Ağustos 2020

Umutları besleyecek en güzel seyahat belki de denizde olanı, yelkenleri doldurup enginlere açılmak...

İşte geldik gidiyoruz/ hoşça kal kardeşim deniz, diyen Nazım Hikmet'e koca bir selam...

Erken kalktım.
Şafak öylesine muhteşem söküyor ki...
Keşke şair olsaydım.
Yeri göğü kızıla boyayarak doğuyor yeni bir gün...
Mutlu oluyorum böylesine bir güzelliği yaşadığım için...
Sabahın körü...
iPhone'u açıyorum.
Birileri WhatsApp'a eskinin mizah dergilerinden
kapaklar göndermiş.
Dehşet içinde, şaşkınlıkla bakıyorum.
Mizah öldü mü?..
Bu soru işareti kafamda kıvrılıyor.
Öldüyse kim öldürdü?..
Nasıl öldü?..
Hayretle bakıyorum dergi kapaklarına...
1970'lerde de, 1980'lerde de demokrasi demokrasi diye,
özgürlük özgürlük diye
bağırıp dururduk, yazar çizerdik.
Ama o zamanlar böylesine karikatürler çizilebiliyor,
dergi kapaklarına konabiliyordu.
1980'li yıllar olmalı.
Özal Başbakan.
Ve Gırgır dergisinin kapağı...

1980'lerde Başbakan Turgut Özal...

1970'ler...
Milliyetçi Cephe hükümetleri dönemi...
Türkiye'de kan gövdeyi götürüyor.
AP lideri Demirel Başbakan...
MHP lideri Türkeş'le MSP lideri Erbakan
başbakan yardımcıları...
Demokrasi, hukuk, özgürlük sloganlarıyla inliyor sokaklar,
kan gövdeyi götürüyor.
Ama aynı zamanda mizah dergilerinin
kapaklarında Demirel soyunuyor.


2 Haziran 1976 tarihli Çarşaf'ın kapağında da
siyaset sahnesi kırkpınar olarak çizilmiş.


Başbakan ve yardımcılarıyla,
muhalefet liderleri Ecevit'le Feyzioğlu kapışmış...
Hayretle bakıyorum kapaklara...
Ne zamanlarmış...
Cevap verin lütfen:
Mizah öldü mü?..
Evet, mizah ancak demokrasi ve özgürlük
ortamında hayat bulur.
Ama şu da bir gerçek:
Mizahı yok edemezsiniz.
Ayrıca, bu memlekette mizahın kökleri derine gider.
Ne yapsanız, o damar yok olmaz.
Denizin üstünde çok güzel bir sabah...
Güneşle birlikte umut da doğuyor.
Ne güzel demiş Nâzım Hikmet: 

İşte geldik gidiyoruz
hoşça kal kardeşim deniz
biraz çakılından aldık
biraz da masmavi tuzundan
sonsuzluğundan da biraz
ışığından da birazcık
birazcık da kederinden
bir şeyler anlattın bize
denizliğin kaderinden
biraz daha umutluyuz
biraz daha adam olduk
işte geldik gidiyoruz
hoşça kal kardeşim deniz

Umutları besleyecek en güzel seyahat
belki de denizde olanı,
yelkenleri doldurup enginlere açılmak...
Mavi Yolculuk Günlüğü'nü ileride
tekrar açmak umuduyla...

Mavi Yolculuk Günlüğü yazıları için tıklayın

1- Cennette cehennem!

2- Ampul çoktan patladı!

3- Eyy Türk ve Yunan siyasetçileri! Yoksa tarihe alnınızda ahmak damgasıyla mı geçmek istiyorsunuz?..

4 - Türkiye'nin sizi, o 'yeni hikâyeleri'nizle birlikte tarihe gömecek gücü vardır!

5- Uyanıyorum, karşımda savaş gemisi... İki tane askeri helikopter, pata pata... Dolara bakıyorum, uçuyor!

6- 18 yaşındaki kızını kaybeden annenin yüzüne bakın, yaşadığı büyük acıyı hissetmeye çalışın!

7- Entelektüel direniş... Zindanda da, sürgünde de, her yerde devam edecek!

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"