10 Aralık 2016

Hayır diyenler değiştirdi dünyayı…

Çıplak diktatörlüğe yelken açmış gidiyoruz ama...

Çıplak diktatörlüğe yelken açmış bir ülkede yaşıyoruz.
Bunun adı faşizmdir” diyeceğimiz günler de uzak değil; anayasa referandumuyla bu kapı da kolayca açılacak gibi...
Üstelik, bizim ‘diktatörlük yelkenleri’ni Avrupa’dan, Amerika’dan esmekte olan rüzgârlar da şişirecek, öyle gözüküyor.
Avrupa’yla Amerika’da milliyetçilik, popülizm iyice hortlamış durumda.
Her tarafta hortlaklar dans ediyor!
Tüm şeytanlar sahnede.
Irkçılık...
Yabancı düşmanlığı...
İslam düşmanlığı...
Entelektüel düşmanlığı...
Demokratik değerleri boş verme...
Elit düşmanlığı...
Farklılıklara hoşgörüsüzlük...
Hukuku küçümsemek...
Halk dalkavukluğu...
Ya da demokrasiyi sandıktan çıkan çoğunlukla aynı şey sanmak...

Bu dünya cücelere kalmaz! Demokrasi ve özgürlük cücelerden büyüktür çünkü
 

Avrupa ve Amerika’daki bu milliyetçilik ve popülizm rüzgârları, Batı’yı Batı yapan barış, demokrasi, özgürlük ve hukukun üstünlüğü gibi temel değerleri tersine çevirmek için, boğmak için yol almakta.
Bu konuda Donald Trump dönemi son derece ürkütücü.
Joschka Fischer, Almanya’nın eski Dışişleri Bakanı, hafta başında çıkan bir yazısına şu başlığı koymuştu:
Elveda Batı! (*)
Eski İspanya Dışişleri Bakanı ve halen Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Ana Palacio’nın birkaç gün önceki yazısının ilk paragrafı şöyleydi:
Donald Trump’ın Amerika’da başkan seçilmesi bir deprem ise, 20 Ocak’daki yemin törenine kadarki geçiş dönemi de bir tsunami uyarısıdır. Şimdi bütün dünya 20 Ocak sonrası ne olacak sorusunu merak ediyor. Hava, Trump’ın yapacağı atamalara göre, kaygıyla panik arasında gidip geliyor.” (* *) 
Barış ve istikrar açısından son derece korkutucu bir durum.
Elbette yalnız Amerika için değil, Avrupa demokrasileri açısından da ürkütücü.
Time, Donald Trump'ı 'Yılın Kişisi' seçti. Dergi Trump'tan 'Amerika Bölünmüş Devletleri Başkanı' diye söz ettiBaşkan Trump Amerikası’nın elini ayağını çekip kendi sınırları içine çekilmesi, yani kendini dünyadan tecrit etmesi ihtimali zaten temelleri çatırdayan Avrupa Birliği’ni fena halde kaygılandırıyor.
AB’den çekilmeye hazırlanan Britanya örneğini öncelikle Fransa’nın takip etmesi mümkün.
İtalya da pek farklı değil.
Avusturya, cumhurbaşkanlığı seçimiyle tehlikeye teğet geçmiş olsa da, parlamento seçimlerinde AB karşıtı milliyetçi partilerin sandıktan çıkmaları uzak ihtimal değil.
Macaristan, Polonya kötü gidiyor.
Bir zamanlar Avrupa’da demokrasinin en güçlü olduğu ülkelerden biri olan Hollanda’da da milliyetçilik, yabancı düşmanlığı ve AB karşıtlığı güçlenmiş durumda.
Görüldüğü gibi milliyetçilik virüsü, popülizm kolay ölmüyor.
Geçen yüzyılda iki dünya savaşını insanlığın başına bela etmiş olan milliyetçilik illeti dolu dizgin yol alıyor Avrupa’da.
İkinci Dünya Savaşı sonrası inşa edilmeye başlayan ve tarihin tanık olduğu en büyük barış projesi olan Avrupa Birliği’nin temelleri sarsılıyor.
Bu yüzden doğrudur:
Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte dünya bir depremin değil, korkunç bir ‘tsunami’nin eşiğinde.
Bu yönde öylesine şiddetli bir fırtına var ki, her yerde olduğu gibi Türkiye’de de demokrasinin değil, diktatörlüğün yelkenleri şişiyor, çıplak diktatörlüğün...
Ayrıca bu durum, Batı’nın da umurunda değil.
Ne yazık ki öyle.
Bunun adı faşizmdir!” diyeceğimiz günler yakın...
Ama yine de yazın bir kenara:
Dünyayı hep hayır diyenler değiştirdi, biat edenler değil.
Bu dünya cücelere kalmaz!
Demokrasi ve özgürlük cücelerden büyüktür çünkü....

---------------------------------------------------
            * Joschka Fischer, Project-Syndicate, 5 Aralık 2016.
 
           ** Ana Palacio, Project-Syndicate, 6 Aralık 2016.
---------------------------------------------------

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"