CHP ve MHP'nin ‘Diyarbakır buluşması’yla ilgili Kürdistan yorumlarını, Ahmet Kaya ve Şivan Perwer konusundaki açıklamalarını izliyorum. MHP ve lideri Devlet Bahçeli’de kökleri derine giden bir barış korkusu var. Asıl bölücüğü kendisinin yaptığını anlayamayan MHP'yi geçiyorum... Aklıma CHP'ye dair sorular takılıyor.
CHP, Ahmet Kaya’ya zamanında ne kadar sahip çıktı? 37 yıl sürgünde yaşayan, Kürtlerin yüreğinde kocaman bir yeri olan Perwer’e ilgi göstermek hiç aklına geldi mi? Ahmet Kaya ile Şivan Perwer’e sahip çıktı diye Erdoğan’ı niye eleştiriyor? 'Kürdistan'ın varlığını inkâr eden CHP neyle uğraştığının farkında mı?
Erdoğan’la Barzani’nin Diyarbakır buluşması konusunda CHP ve MHP’nin hallerini izlemeye çalışıyorum.
Yazmak içimden gelmiyor.
Her ikisinin de muhalefet tarzı acıklı, hazin çünkü.
Ayrıca yeni bir şey söyledikleri de yok.
MHP’yi geçiyorum.
Çünkü bu partiyle lideri Devlet Bahçeli’de kökleri derine giden bir barış korkusu var.
Öteden beri böyle.
Öylesine bir üslup, öylesine bir söylem ki, sanki kan ve gözyaşından besleniyorlar.
Siyasetin başka türlüsüne akılları ermiyor.
Yazık!
Ve bu ülkede asıl bölücüğü yıllardır kendilerinin yaptıklarını bir türlü anlayamıyorlar.
MHP ve Bahçeli’yi geçiyorum.
CHP, Ahmet Kaya'ya sahip çıkabilseydi...
Kılıçdaroğlu’nun CHP’sine gelince...
Bu konu da sıkıcı.
Yeni bir şey söyledikleri yok.
Ben de değişik bir şeyler yazamıyorum.
Bu nedenle de, gittikçe klişeleşen değerlendirmelerden kaçınmak istiyorum.
Ama olmuyor.
Yine de birkaç satır yazmak gerekiyor.
CHP, programında yıllardır sosyal demokrat yazan bir parti. Üstelik Sosyalist Enternasyonal’in de üyesi.
Ama ne kadar sosyal demokrat?..
Ne kadar koyu milliyetçi bir parti?..
Örneğin Kılıçdaroğlu’nun, parti sözcülerinin ‘Diyarbakır buluşması’yla ilgili söylediklerine bakıyorum.
Kürdistan yorumlarını, Ahmet Kaya ve Şivan Perwer konusundaki açıklamalarını izliyorum.
Aklıma sorular takılıyor.
Ahmet Kaya’ya CHP olarak zamanında ne kadar sahip çıktınız ki?
Ne zaman aklınıza geldi Ahmet Kaya?
37 yıldır memleket hasretiyle sürgünde yaşayan ve sesiyle, müziğiyle Kürtlerin yüreğinde kocaman bir yeri olan Şivan Perwer’e şöyle ya da böyle bir ilgi göstermek hiç aklınıza geldi mi?
Ben anımsamıyorum.
Bugün Ahmet Kaya’yla Şivan Perwer’e şu ya da bu nedenle sahip çıktı diye Tayyip Erdoğan’ı eleştiyorsunuz.
Niye ki?
Şimdi eleştireceğinize, dün onlara sahip çıksaydınız.
Dün Ahmet Kaya’yla Şivan Perwer’e siz sahip çıkabilseydiniz, hem biraz sosyal demokratlığın gereğini yerine getirmiş olurdunuz, hem de bugünkü eleştirileriniz inandırıcılık kazanabilirdi.
Kürt de var, Kürdistan da; inkâr dağın yolunu açtı!
Diğer yanda, Kürdistan sözcüğünü olay haline getirme çabasındasınız. Bu konuda da neredeyse MHP ile yarışıyorsunuz.
Bu da bir başka ayıp.
Nereden bakılsa öyle.
Evet, Kürdistan var.
Nasıl inkâr edebilirsiniz ki?
Her şeyden önce eski zamanlardan ve Osmanlı döneminden beri Kürtlerin yaşamakta olduğu coğrafyanın, toprakların adı Kürdistan.
Bu coğrafya, Birinci Dünya Savaşı sonrası dörde bölündü. Kürtler bu dört parçada bölünmüş olarak yaşıyorlar o zamanlardan beri.
Atatürk’ün de, Kurtuluş Savaşı yıllarında Kürdistan sözcüğünü kullanmış olduğunu bu arada not edelim.
Cumhuriyet’in 1923’te kuruluşundan, CHP’nin tek parti döneminden itibaren yalnız Kürdistan değil, Kürt de, Kürtçe de bu ülkede inkâr edildi.
'Kürt yok, Kürtçe yok' dendi.
Devletin bu inkârına direnenler hapse atıldı.
Ve bu inkâr, Türkiye’de ‘isyan’ların, ‘dağın yolu’nu açtı, sonunda PKK’yı sahneye çıkardı.
Ayrıca unutmayın:
Bu yasaklar, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletinin birinci sınıf olmasını bugünlere kadar önledi.
Bunca yıl Türkiye’yi maddi ve manevi bakımdan kanatmış olan Kürt sorunu bugün hâlâ çözülmüş değilse, bu inkâr ve yasaklar yüzündendir.
Onun için de sormak lazım:
CHP ve sözcüleri hâlâ Kürdistan’la uğraşırken, aslında neyle uğraştıklarının farkındalar mı?
Bu köhne zihniyet yapısıyla ne demokrasiye, ne barışa açılan yollarda yürünemeyeceğini hâlâ göremiyorlar mı?
Kürtlerin kendi aralarında kim bilir kaç yıldır bu coğrafyaya Kürdistan dediklerini, İran’daki parçaya kısaca Doğu, Irak’takine Güney, Suriye’dekine Batı, Türkiye’dekine de Kuzey dediklerini hâlâ bilmiyorlar mı?
‘CHP sözcüleri’nin, bu halleriyle, sosyal demokratlığı bir yana bırakın, zaman tünelinde kaldıkları, hatta bir başka gezegende yaşadıkları bile söylenebilir.
Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.
İktidarın alternatifi olamamak...
Tayyip Erdoğan’ın hem Kürt sorunu, hem Diyarbakır buluşması konusunda eleştirilecek çok yanı var.
Gerçek bir sosyal demokrat parti, Tayyip Erdoğan’da demokrasiyi ve hukuku doğrudan ilgilendiren bu konularda hiç kuşkusuz eleştirecek çok şey bulur.
Ama CHP sosyal demokrat olamadı.
Bunca yıldır olamıyor.
Milliyetçi-Kemalist gömleğini sırtından çıkaramadığı için de ne ciddi bir iktidar alternatifi haline gelebiliyor, ne de oy tabanını genişletebiliyor.
Durum vaziyeti böyle.
Twitter: @HSNCML