26 Ekim 2013

Erdoğan cumhurbaşkanı olunca, Gül de başbakan mı olacak?

Cumhurbaşkanı seçimine on ay kaldı. Erdoğan cumhurbaşkanı olunca Gül de başbakan mı olacak, sorusu Türkiye’de siyasetin yakın vadede nasıl şekilleneceğini ilgilendiren bir düğüm. Erdoğan, Çankaya’ya partisiz cumhurbaşkanı olarak çıkarsa AK Parti’ye dair sorulacaklar sır değil.

Cumhurbaşkanı seçimine on ay kaldı. Erdoğan cumhurbaşkanı olunca Gül de başbakan mı olacak, sorusu Türkiye’de siyasetin yakın vadede nasıl şekilleneceğini ilgilendiren bir düğüm. Erdoğan, Çankaya’ya partisiz cumhurbaşkanı olarak çıkarsa AK Parti’ye dair sorulacaklar sır değil.

 

Erdoğan sonrası AK Parti’ye kim seçim kazandırabilir? Arınç gibi ‘kurucu babalar’ partinin başında Gül’den başkasını görmek ister mi? Gül, başbakan olarak yetkilerini paylaşmazsa, Erdoğan, Özal ve Demirel’in durumuna düşer mi? İstenmediği takdirde, Gül devre dışı bırakılabilir mi?

\

Siyasi köşe yazmak bazen kolaydır bu ülkede.

Bir soru atarsın ortaya:

Erdoğan cumhurbaşkanı olunca, Gül de başbakan mı olacak?

Sonra da altını doldurursun gider.

Peki, yazı okunur mu?

Okunur okunur.

Güncel bir konudur çünkü.

Türkiye’de siyasetin yakın vadede nasıl şekilleneceğini ilgilendiren bir düğüm olduğu için, böyle bir sorunun altını nasıl doldurursan doldur yazı yine de idare eder.

Bu ülkede siyaseti yakın markajda tutmak isteyen çevrelerin cevabını en çok merak ettikleri soru, yazımın başında yer alan sorudur.

Cumhurbaşkanlığı seçimi 2014’ün Ağustos ayında yapılacak. 

On ay kaldı.

Tayyip Erdoğan Çankaya’ya çıkarsa Abdullah Gül başbakan mı olacak, sorusu bu ülkede siyasal istikrar meselesini çok yakından ilgilendiriyor.

Erdoğan partisiz cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıktığında AK Parti’ye ilişkin sorulacak sorular da sır değil.

Partiyi kim birlik içinde tutabilir?

Partiye kim seçim kazandırabilir?

Belki bir başka deyişle:

Tayyip Erdoğan liderliğinde üst üste üç genel seçim kazanmış olan partinin bu seçim başarılarını kim devam ettirebilir?

 

AKP’nin kurucu babaları Gül’den başkasını ister mi?

Kafalarda eğer mucize reçeteler yoksa bu soruların başka sorulara da kaynaklık edeceği söylenebilir.

İşte birkaç örnek:

AK Parti’nin Bülent Arınç gibi ‘kurucu babaları’ Erdoğan sonrası partinin başında ve Başbakanlık koltuğunda Abdullah Gül’den bir başkasını görmek isteyebilirler mi?

Erdoğan’ın AK Parti’yi mesela Numan Kurtulmuş’a ‘emanet etmesi’ partinin iç kamuoyunda ve büyükleri nezdinde ne kadar kabul görebilir?

Abdullah Gül, eğer kendisi başbakan olursa, Numan Kurtulmuş’un da genel başkan olmasını ister mi?

Ya da böyle bir model, başbakan olarak ‘iktidar ipleri’ni eline alacak olan Gül’ün manevra alanını ne ölçüde sınırlayabilir?

Birçok senaryo yazılıyor.

Bunlar arasında Anayasa gereğince konuşulan, "Gül Köşk'ten indiğinde milletvekili olmayacağı için zaten Başbakan olamaz" senaryosu da var.

Gelecek yıl Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılırken, genel seçimler de bir yıl erkene alınıp meydanlara iki sandık konabilir mi?

Böyle bir ‘oyun içinde oyun’la Abdullah Gül’ün altından yine halı çekilebilir mi?

Bu durumda bir diğer ihtimal:

Çift sandık durumunda Gül'ün, Köşk'ten zamanında önce çekilip milletvekili seçilerek başbakanlık seçeneğini açık tutmasına imkân verilir mi?

Evet, kulislerin kuytuluklarında birçok senaryo üretiliyor.

Gül’ün 2007’de Çankaya Köşkü’ne çıkmasına sıcak bakmayan bazı AK Partili odaklar, 2014’te de onun başbakan olmasına, partinin başına geçmesine gönüllü olmayacaklardır.

Yedi yıl önce Erdoğan’la yakın çevresi, başlangıçta Gül’ün cumhurbaşkanı olmasına sıcak bakmamışlardı. Ama özellikle Erdoğan’ın reelpolitik anlayışı ya da siyasal pragmatizmi, Gül’e dönük olumsuz havayı zamanla dağıtmıştı.

Bu yine yaşanabilir.

Ama bunun yaşanabilmesi için başka bazı soru işaretlerinin cevaplarının daha açıklığa kavuşması gerekir.

 

Gül başbakan olursa, Köşk Erdoğan’ı sıkar mı?

Erdoğan, mevcut anayasa uyarınca, partisiz bir cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıkarsa...

Yine Erdoğan, başkanlık ve yarı başkanlık sistemi olmadan, mevcut anayasal yetkiler ile cumhurbaşkanı olursa...

Başbakan’la ilişkileri nasıl olur?

Başbakanlık koltuğunda nasıl birisinin oturmasını ister?

Abdullah Gül gibi güçlü bir siyasal şahsiyet başbakan olursa, ne yapar Erdoğan?

Gül, başbakan olarak yetkilerini bir süre sonra kendisiyle paylaşmaya yanaşmazsa, bir zamanlar Özal ya da Demirel’in Çankaya’daki durumuna düşebilir mi, sıkılmaya başlar mı Tayyip Erdoğan da?..

Kimileri de diyor ki:
Ama Tayyip Erdoğan halkın oyuyla cumhurbaşkanı seçilecek, bu da yüzde 50’nin üzerinde olacak. Bu gerçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı başbakan karşısında Özal ve Demirel’in durumuna düşmekten kurtarır!

Bu görüşte olanlar da yok değil.

 

Gül devre dışı bırakılabilir mi?

Peki, ben mi ne düşünüyorum?

Perde arkasında, Erdoğan ve yakın çevresinde ne olup bittiğinden, kafalarda hangi tilkilerin dolaştığından haberim yok.

Ama bu dünyada, Tayyip Erdoğan’la birlikte 11 yıldır iktidara ve güç kullanmaya alışmış olanların, Gül’ün Başbakanlık koltuğuna oturmasına ve iktidar iplerini eline geçirmesine pek öyle sıcak bakabileceklerine ihtimal vermiyorum.

Onun içindir ki Erdoğan'ın bu dünyasında,  Gül’ün iktidar oyununda devre dışı kalması istenebilir.

Peki ama Gül devre dışı bırakılabilir mi?

Bu bana pek kolay gelmiyor.

Aklıma takılan soruya gelince:

Gül'ün devre dışı bırakılmasının öyle kolay olmadığını, eninde sonunda, tıpkı 2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi, Tayyip Erdoğan yine görebilir mi?

Mümkün, görebilir.

Tersi de olabilir mi?

Bu da mümkün.

Çünkü bugünün kibirli Erdoğan’ı 2007’deki Erdoğan, eski Erdoğan değil.

 

Twitter: @HSNCML

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"