03 Haziran 2016

Direniş bayrağı...

Bu dünya despotlara kalmadı, kalmayacak!

Başbakan Binali Yıldırım demiş ki:
“Anayasa ne derse desin...”
Bravo!
Sizden de bu beklenirdi.
Saray’daki Sultan’ın düdüğünü öttürmek yani...
Ne diyordu Sultan?         

- Anayasayı bekleme odasına aldık.
- Rejim fiilen değişti.
- Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum.
- Eyy mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin o kararına sen de diren!
- Eyy savcılar, o gazeteciyi atın içeri!           

Böyle buyuran bir Sultan’ın Sadrazamı da, “Anayasa ne derse desin...” diye söze başlarsa, bu da eşyanın tabiatına uygun olur tabii...
Daha birkaç gün önce Sadrazam Efendimiz’in sözcüsü de, yüksek yargının Cumhurbaşkanı’na bağlı olduğunu yumurtlamamış mıydı?..
Cumhurbaşkanı, Başbakan böyle konuşunca ne oluyor?
Ne mi oluyor?
Güçler ayrılığı çiğneniyor.
Yargı bağımsızlığı çiğneniyor.
Hukukun üstünlüğü çiğneniyor.

Şimdi elden ne gelir? Korkmak değil, sinmek değil, süslü kelimelerin arkasına sığınmak değil... Demokrasiden yana olanların önünde tek bir seçenek var: Direnmek!
 

Demokrasi elden gidiyor, laikliğin altı usul usul deliniyor, kadın-erkek eşitliği darbe yiyor!

Kısacası:
Anayasa çiğneniyor!
Peki, bunlar çiğnenince ne oluyor?
Demokrasi olmuyor.
Hukuk devleti olmuyor.
Peki ya ne oluyor?
Darbe olmuş oluyor, darbe!
Duyuyor musunuz?
Bu seferki askeri değil, sivil darbe!
Seçim sandığından çıkmış bir iktidar meşruiyetini kaybetmiş oluyor çünkü...
Seçim sandığından çıkmış bir iktidar demokrasiyi, yani ‘oyunun kuralları’nı reddetmiş oluyor çünkü...
Seçim sandığından çıktıktan sonra demokrasinin olmazsa olmaz koşullarını bir kenara koymuş oluyor çünkü...
Demokrasiyi ara istasyon yapmış oluyor çünkü...
Şimdi elden ne gelir?
Direneceğiz!
Anayasayı rafa kaldırmış bir iktidara karşı demokrasi mücadelesi vereceğiz.
Çünkü anayasa ne derse desin zihniyetinin geçerli olduğu düzenin adı ‘diktatörlük’tür, ‘despotluk’tur.
Demokrasi elden gidiyor.
Laikliğin altı usul usul deliniyor.
Kadın-erkek eşitliği darbe yiyor.
Bu açılardan o kadar çok örnek var ki.
TBMM Başkanı, Meclis kürsüsünden bile laiklik düşmanlığı yapıyor.
Yüksek yargı başkanları, Cumhurbaşkanı’na şak şak yapıyor.
Cumhurbaşkanı, inanç ya da inançsızlıklar arasında ayrım yapabiliyor.
Evet, bir kez daha aynı soru:
Ne yapmalı?
Demokrasiden yana olanların önünde tek bir seçenek var:
Direniş bayrağını yükseltmek!
Korkmak değil...
Sinmek değil...
Susmak değil...
Mıyıl mıyıl yorumlar yapmak değil...
Süslü kelimelerin arkasına sığınmak değil...
Direnmek zamanıdır!
Bu ülkenin tepesinde, “Anayasayı bekleme odası aldık!” diyen bir cumhurbaşkanı var çünkü...
“Anayasa ne derse desin!” diyen bir başbakan var çünkü...
Bunun için de:
Demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, özgürlüklere sahip çıkmak ve savunmak için direniş bayrağını dalgalandıracağız.
Bu dünya despotlara kalmadı, kalmayacak!

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Demirel'i darbeyle devirecektim!

Demirel 100 yaşında! Pazar günü Ülke Politikaları Vakfı'nın Cevahir Otel'de düzenlediği bir toplantıda "BABA"yı andık. Özlemişim Demirel'i, itiraf edeyim, arada bir gözlerim doldu

Türklerin de, Kürtlerin de ortak çıkarı gerçek barış ve demokrasidir

Yeterince kan ve gözyaşı akmıştır, daha çok acı çekilmesin, ama... Bu AMA üzerinde düşünmek lazım, geçmiş tecrübeler bunu gerektiriyor

Dostluklar insanı ayakta tutar!

Benim de böyle bir dostum var, Şahin Alpay. İyi ki varsın kardeşim, iyi ki BİR HİKAYEM VAR'ı yazdın

"
"