Amerika'yı izleyin şu günlerde.
Güçler ayrılığı neymiş görün.
Yargı bağımsızlığı neymiş görün.
Hukukun üstünlüğüne saygılı yargıçlar neymiş görün.
Başkan da olsa, hukukun kafaya nasıl dank dank vurulduğunu görün.
Başkan Trump'ın kapıları Müslümanlara kapatan kararının mahkeme kapılarından bir değil, iki kez nasıl döndüğünü görün.
Görün, çünkü demokrasiyi demokrasi yapan güçler ayrılığı işte budur.
Demokrasiyi demokrasi yapan yargı bağımsızlığı işte budur.
Demokrasiyi demokrasi yapan hukukun üstünlüğü işte budur.
Dönün bir de bize bakın.
Güçler ayrılığı var mı bizde?
Bağımsız yargı var mı?
"Ben Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında, yüksek mahkeme sesini mi çıkardı?
Mahkemelere Anayasa Mahkemesi kararına uymayın diye çağrı yapan Cumhurbaşkanı karşısında yüksek yargı sesini mi çıkardı?
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı vatan hainliği ile suçlayan Cumhurbaşkanı karşısında yüksek mahkeme sesini mi çıkardı?
Hayır, çıt çıkmadı yüksek yargıdan.
Yüksek yargıçlar başlarını öne eğdi.
Yüksek yargıçlar, savcılar, hâkimler, hukuk fakülteleri, hukuk hocaları hiç mi ses vermeyecek?
Devam edelim.
Anayasaya göre Cumhurbaşkanı tarafsız olmak zorunda.
Seçildiğinde, bunun için TBMM kürsünden yemin eden o.
Şerefi ve namusu üzerine ettiği bu yemini sürekli çiğneyen de ondan başkası değil.
Peki, bu konuda yüksek yargıdan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı bir ses, bir uyarı duyuldu mu?
Hayır.
Yine mevcut anayasaya göre, cumhurbaşkanı seçildiğinde partisiyle bağı sona erer, partiler üstü bir konuma geçer.
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hiç partiler üstü davrandığını gördünüz mü? Hayır.
Sürekli parti lideri gibi davranmadı mı? Hem de nasıl.
Başbakanları o değiştirmedi mi?
Evet değiştirdi.
İktidar lideri olarak muhalefet partilerine veryansın etmedi mi?
Evet etti.
Yani?.. Yanisi, namus ve şerefi üstüne ettiği yemini çiğnedi ve anayasayı delik deşik etti.
Peki, böyle bir Cumhurbaşkanı'na karşı yüksek mahkemelerden, yüksek yargıçlardan şimdiye kadar bir ses çıktı mı?
Hazin ama çıkmadı.
Bu biat durumu 'suça iştirak'tir. Tarihin sayfalarını şöyle bir karıştırın, o kadar çok örnek göreceksiniz ki...
Şimdi bir de bugüne bakın.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yine bir parti lideri olarak meydanlara çıkmaya hazırlanıyor.
Bu defa rejimi bir dikta, kendisini de tek adam yapacak bir anayasa değişikliği için meydan meydan dolaşıp 'evet'i savunacak.
Gizlisi saklısı yok.
Geçen gün Mersin'de bir hastane açılışında dedi ki:
"Nisan ayında sandık geliyor, 'evet'e hazır mıyız?"
Evet, Erdoğan'ın umurunda değil.
Ne anayasa...
Ne hukukun üstünlüğü...
Ne güçler ayrılığı...
Ne yargı bağımsızlığı...
Ne hukuk devletine saygı...
Hiçbirini taktığı yok.
Bu çoktan beri malum.
Peki, yüksek yargı ne yapıyor?..
Yüksek yargıçlar?..
Savcılar, hâkimler...
Hukuk fakülteleri...
Hukuk hocaları...
Hiç mi ses vermeyecekler?..
Anayasanın böylesine kaba bir şekilde çiğnenmesine, hukukun üstünlüğünün böylesine katledilmesine hiç mi itiraz etmeyecekler?..
Özgürlüklerin bu kadar hiçe sayılması karşısında suskun kalmaya devam mı edecekler?
Ne kadar acı ve de acıklı!
Bu biat durumu 'suça iştirak'tir.
Tarihin sayfalarını şöyle bir karıştırın, o kadar çok örnek göreceksiniz ki.