09 Ekim 2025
Furkan Karabay
Furkan Karabay...
Gazeteci, muhabir...
Daha yirmili yaşlarında...
Diken'de habercilik yapıyor.
Ve 147 gündür hapiste Furkan...
Yaptığı haberlerden dolayı
hakkında 15 yıla kadar
hapis cezası isteniyor.
Meslektaşı Ece Deniz'in
Diken'deki yazısını okuyunca
gözlerim doldu.
Bilgisayarımı açtım,
Ece'nin yazısını köşeme aldım.
Sıkma canını Furkan kardeşim.
Bugünler de geçer.
Demokrasinin, hak-hukuk-adaletin,
ve özgürlüklerin
geleceği zamanları göreceksin.
Sıkma canını.
Gazeteci milleti olarak
bu zor günleri mutlaka geçmişte bırakacağız.
80 yaşını devirmiş bir gazeteciden
Furkan'a selam olsun.
Furkan Karabay 147 gündür hapiste
Okuduğunuz bu yazıyı görev bilinciyle, sorumlulukla vs. yazmıyorum. Sadece ve sadece sınıf arkadaşım için yazıyorum. Sınıf arkadaşım Furkan Karabay için.
Bir iki aydır kafamda dönüp duran ama bir türlü yazamadığım bir yazı bu. Yazmakta en güçlük çekilenlerden. Çünkü ortada ne suç ne suçlu var. Bir meslektaşım, sıra, okul arkadaşım var. Hapiste tutuluyor, neredeyse dört aydır, mahkemesi 2 Aralık’ta. Hakkında 15 yıla kadar hapis isteniyor.
Neden? Gazeteci olduğu için.
Dün haberini yazdım: ‘Gazeteci Furkan Karabay tek kişilik hücreye alındı.’
Zaten hakkında birçok haber yaptım: ‘Tutukluğa yapılan itiraz reddedildi’, ’15 yıla kadar hapis istemi’, ‘Furkan Karabay tutuklandı’, ‘Furkan Karabay Silivri’den yazdı...’
Furkan sınıf arkadaşımdı. Türkiye’nin en iyi öğrencilerini alan Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde birlikte okuduk. İletişim (1) ve İletişim (2) amfisinde, nam-ı diğer Çetin Emeç ve Abdi İpekçi dersliklerinde birlikte ders gördük. Hafızam beni yanıltmıyorsa çok çok iyi bir puanla fakülteye ilk sıralardan yerleşmişti. Hep gazeteci olmak istiyordu, oldu da.
Dönüp dolaşıp aynı yerde meslekte buluştuk ama o okul sıralarında başladı çalışmaya. Ne istediğini bilen bir kişinin bütün azmi ve cesareti vardı onda, teklemedi de. Mesleğe girdiğim ilk yıllarda keşke okulda onun kadar cesur olup atılsaydım demişimdir kendime.
Sonra soruşturmalar, gözaltılar, Çağlayan ikinci evi gibi oldu Furkan’ın. Hem haberini yaptığı davalar hem kendi hakkında açılan soruşturmalar.
2023’te birinci tutuklama, 2024 Kasım’ında ikinci. Ve son olarak 15 Mayıs’ta üçüncü tutuklanışı. Doğum günüydü Furkan’ın, sanırım devlet ona bir doğum sürprizi yapmak istemişti. Pek sevimsiz bir sürpriz.
Bugün (8 Ekim 2025 Çarşamba) itibarıyla Furkan Karabay 146 gündür tutuklu.
Tutuklamaların dosyaların içeriği birçok haberde var. Furkan’ın dosyasında yazan suçlamalar inanın bütün tutuklu veya hakkında dava açılan gazetecilere de yöneltilen suçlamalar.
TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Furkan KarabayFurkan’ın suçu ne bilmiyorum aylardır. Neden hayatının beş ayı ondan çalındı bilmiyorum.
Dün okul arkadaşımın tek kişilik hücreye sevk edildiğini öğrendim. Bunun nedenini biliyorum sanırım.
Nasıl kuşu kafese koysan da unutmaz uçmayı gazeteciyi de kodese (eski tabirle) koysan yazmayı bırakmaz. Furkan küçük öykücükler yazıyordu içeriden, Silivri’den.
15 Mayıs’ta tutuklanır tutuklanmaz X hesabı kapatılmıştı. Sonra dostları ve ailesi onun için bir X hesabı daha açtı, o da kapatıldı. Sonra bir hesap daha. Kısa süre de yüzlerce kişi takip etti. Furkan hikâyelerini yayınlıyordu bu hesaptan, hapishanede tanık olduklarını.
Anlaşılan Furkan’ın hikâyelerini de elinden almak istiyorlar. Ama bilmedikleri şu ki; bu bir ruh ve zihin işi. Ruh ne söküp alınır ne hapsedilir.
En başa dönecek olursak bizim okulda kimse gazeteci olmaz, etrafından geçmez diye bilinirdi, mezunların çalışmak için can attığı bir sektör değildi. Buna karşın fakülte de Galatasaray geleneğinden gelen gazeteciler yetiştirmek için açılmıştı: Tıpkı Mehmet Ali Birand, Abdi İpekçi, Çetin Emeç gibi.
Bizim dönemde biraz işler değişti. Biz kazara mı tutkuyla mı kör bir aşkla mı desem kendimizi burada bulduk. Kurumsal işlerde daha güvenli geleceğe tutunabilirdik. Ama seçmedik, bunu bir erdem bir fedakârlık olarak anlatmıyorum. Başka bir şey istemediğimizden, tek bir şeyi tutkuyla yapmak istediğimizden seçtik bu yolu.
Gazeteciye çektirdiği çileler ciltler dolduran, basın tarihi meşhur güzide ülkemizi bu kadar hesaba katmadık veya öyle olmamasını, belki de olması gerekeni umduk.
Geçen gün bir hocam “Siz Furkan’la aynı dönemdiniz değil mi” diye sordu. Evet dedim, biz aynı sınıftaydık.
Bir sınıf arkadaşımız “İnanamıyorum, üniversitedeki barmen, motorcu, metalci ve koyu Fenerbahçeli arkadaşım gazetecilikten hapiste.”
Furkan benim aynı sınıfı paylaşmaktan gurur duyduğum sınıf arkadaşım, meslektaşım.
15 yıla kadar hapisle yargılanıyor, duruşması 2 Aralık’ta.
Dün tek kişilik hücreye alındığına dair bir haber yaptım.
Yedi yıl önce deseler Furkan tutuklanacak ve böyle bir yazı yazacaksın, ona da inanmazdım.
Olan bitene de inanamıyorum.
Gazeteciliğine şahidiz filan demiyorum, gazetecinin gazeteci olduğuna kimseyi ikna etmek zorunda değiliz.
Furkan çok iyi bir adliye muhabiridir ancak haber için bulunması gereken koridorlara tutuklu yargılanmak için götürülüyor.
Ama bilmedikleri bir şey var ki hiçbir kanunda yazmaz: “Umut bir ağaçtır, gökleri sarar.”*
* Okura not: Dize Melih Cevdet Anday’a aittir.
Hasan Cemal kimdir?Hasan Cemal 1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Gazeteciliğe 1969 yılında Ankara'da haftalık Devrim dergisinde başladı. Yeni Ortam dergisi, Anka Ajansı ve Günaydın gazetesinde çalıştıktan sonra 1973 yılında Cumhuriyet gazetesine girdi. 1979 - 1981 yılları arasında Ankara Temsilciliği yaptı. 1981-1992 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesini Genel Yayın Yönetmeni olarak yönetti. Cumhuriyet gazetesi Cemal'in yönetimindeyken 1986'da Sedat Simavi Ödülü'nü kazanarak "yılın gazetesi" seçildi. 1992-1998 yılları arasında Sabah gazetesinin birinci sayfa yazarlığını yaptı. 1998'den 2013'e kadar yaklaşık 15 yıl boyunca Milliyet gazetesinde yazdı. Nokta dergisi 1989 Doruktakiler ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti köşe yazısı ödüllerini kazandı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2004 yılında da "Araştırma" ödülünü Hasan Cemal'in çalışmalarına verdi. 28 Şubat 2013'te Milliyet'in manşetinde yayımlanan "İmralı Zabıtları"nın yayınını savunduğu için dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın tepkisine hedef oldu. Milliyet yönetimi, "Başbakan'ı ve medya sermayesini sorgulamaktaki ısrarını" gerekçe göstererek yaklaşık 15 yıldır yazdığı gazetedeki köşesini kapattı. Milliyet ile yolları ayrıldıktan sonra yaptığı röportajlar ve kaleme aldığı yazılar, bağımsız internet gazetesi T24'te yayımlandı. Türkiye medyasının en etkili ve kıdemli isimlerinden olan Hasan Cemal, Mart 2013'ten beri T24'te yazıyor. Harvard Üniversitesi Nieman Gazetecilik Vakfı Louis M. Lyons Gazetecilikte Vicdan ve Dürüstlük Ödülü'nü "hayatı boyunca basın özgürlüğünü savunmak için gösterdiği çaba nedeniyle" 2015 yılında Hasan Cemal'e verdi. Cemal, Türkiye'de bu ödülü alan ilk gazeteci oldu. Bir dönem Bilgi Üniversitesi'nde "Medya ve Politika" dersleri veren Hasan Cemal'in yayımlanmış 14 kitabı, tarih sırasıyla şöyle: - Tank Sesiyle Uyanmak (1986) - Demokrasi Korkusu (1986) - Tarihi Yaşarken Yakalamak (1987) - Özal Hikâyesi (1989) - Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım (1999) - Kürtler (2003) - Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim (2005) - Türkiye'nin Asker Sorunu (2010) - Barışa Emanet Olun (2011) - 1915: Ermeni Soykırımı (2012) - Delila - Bir Genç Kadın Gerilla'nın Dağ Günlükleri (2014) - Çözüm sürecinde Kürdistan Günlükleri (2014) - Hayat İşte Böyle Geçip Gidiyor (2018) - Zamane Diktatörleri (2024) |
"Türkiye'de güzel bir gün, Erdoğan seçimleri kaybetti" manşetlerini biz de atacağız, o gün gelecek bize de...
New York Times'ın iki tam sayfalık 'demokrasimiz elden gidiyor mu' başlığını taşıyan 12 maddelik başyazısını okuyunca, elbette Türkiye'yi düşündüm. İçim fena oldu...
Özgürlük ve insan hakları mücadelemiz devam edecek.

© Tüm hakları saklıdır.

