03 Temmuz 2019

“Sevdiğin işi yaparsan ömür boyu çalışmazsın”

Ayşegül Sağlam'ın edebiyat öğretmenliğinden tek kişilik komedi Hermit'e uzanan hikâyesi

Ayşegül Sağlam edebiyat öğretmenliğini bırakma kararı alır ve tek kişilik komedisini yazar. Sonra da çıkıp şarkılar söyler, oyunlar oynar ve başına gelenleri anlatır. Oyunun adını Hermit koymuş. Hermitin ne olduğundan oyunun sonunda bahsettiği için sürprizi kaçmasın diye bu bölümü atlıyorum. Bir meslek değişimi yolculuğu onunkisi. Komedisini yazarken Beni tanıyanlar kesinlikle çok eğlenecek peki ya tanımayanlar?diye duraksamış önce. Sonra diyor ki Neyse ki korktuğum başıma gelmedi. Benim derdim aslında herkesin derdiymiş.Ayşegül Sağlamla Türkiyede edebiyat öğretmeni olmayı, sevmediği işi yapan insanları, tiyatro yolculuğunu ve anlaşılıp anlaşılmamayı konuştuk.

Türkiyede edebiyat öğretmeni olmak nasıl bir deneyimdi? Niçin bırakma kararı aldınız?

Edebiyat öğretmeni olmaya ortaokul öğrencisiyken karar vermiş biri olarak harika olduğunu söyleyebilirim; ama o kadar küçük yaşlarda karar vermenin kötü yanları da var tabii. Meslek kavramı, para kazanılacak bir işten, fazlasıyla idealize ettiğiniz ve yıllarca üzerine kafa yorduğunuz başka bir şeye dönüşüyor. Bu sefer hayal kırıklığı da büyük oluyor. Öğretmenlik mesleğinin içinde, Çalıkuşu, Ölü Ozanlar Derneği gibi kitapların etkisiyle kendimi konumlandırmaya çalıştım ama onuncu yılın sonunda artık yerim olmadığını fark ettim. Edebiyat öğretmenliği bir yerde meddahlık yapmaktı. Hikâyeler anlatır insanları mutlu edersin. Uykusunu, uyanıklığını, gökyüzündeki sonsuzu masaya koyan adamla ilgili saatlerce konuşabilirsin. Hayal satarsın yani; ama artık, habire can sıkıntısından eğitim sistemi değiştiren amcalar sağ olsun çocuklarıma hiçbir şekilde ulaşamamaya başladım. Bir öğrencim, dramatik oyunlar vs. gibi etkinlikler yerine diğer öğretmenler gibi çalışma kâğıdı hazırlasam daha kolay ezberleyeceklerini bana önerdiğinde, bulunduğum yerdeki insanlara hiçbir şey anlatamayacağımı anladım. Ben de derdimi anlatacağım ve beni hayatta edebiyat kadar heyecanlandıran bir başka sanat olan tiyatroyla yoluma devam etmeye karar verdim. 

Ve tek kişilik komedinizi hazırladınız. Oyunda Hayır eşim eğitimli biridir ama neticede Türk kocası” diyorsunuz. Türk kocası’ nasıl olur?

Tabii ki o işin şaka kısmı, tek bir başlık altına toplamak doğru değil ama şöyle açıklamaya çalışayım, Cumhuriyetle yüzümüz batıya dönmüş, iyi ki de dönmüş; ama yüz batıdayken yüreğimiz Akdenizde, akciğer Ortadoğuda, böbrek Kafkasyada kalmış. Duygularımız, değerlerimiz hatta yer yer kıskançlıklarımız, zaaflarımız hayatımızı şekillendiriyor. Eşim, öğretmenliği bırakıp tiyatro yapmaya başladığım dönemdeki en önemli destekçimdi. Kendince mutlaka tereddütleri, kaygıları olmuştur ama bunu bana yansıtmadı. Ben de biraz şaka yollu onu da anmak istediğim için bu tabiri kullandım.

Şöyle diyorsunuz: Sabahları gaz odasına gider gibi işe giden insanlar vardır. Ne sıklıkla karşılaşıyorsunuz bu insanlarla?

Yıllardır her sabah karşılaşıyorum. Çevremde sevdiği işi yapan az insan var. Bazıları hiç ilgileri olmayan bir işe yönlendirilmiş ki bu en zor grup. Bazıları benim edebiyat öğretmenliğinde yaşadığım gibi, sevdikleri işi istedikleri gibi yapamadığını fark etmiş; ama güzel olan bir şey var ki artık insanlar hayatlarını sorguluyorlar. Bundan on beş yıl önce çok da konuşulmayan Konfüçyusun Sevdiğin işi yaparsan ömür boyu çalışmazsın sözü bugün klişe sayılacak kadar çok zikrediliyor. Bu güzele işaret.

Anlatmak, benim burada olma sebebim diyorsunuz. Anlaşıldığınızı hissediyor musunuz?

Kesinlikle. Bunu hikâyelerimi anlatırken göz göze geldiğim seyircilerden anlıyorum. Aslında herkesin günlük hayatta gördüğü yakındığı şeylerin komedisini yapıyorum ben; yani komik olan konu değil tabii sistemin içinde kaldığım durum komik. İnsanlar da ona gülüyor.

Ülkede sanata ve spora değer verilmezvurgusu var tek kişilik komedinizde. Öğretmenlikten sahneye uzanan yolculuğunuzda değer görmek-görmemek sorgulamalarının nasıl üstesinden geldiniz de oyunu sahnelediniz? 

Ben bir iş yapıyorsam mutlaka bir amacı olmalı diye düşünüyorum. Az önce de bahsettim, öğretmenlikte ulaşabildiğim kadar insana ulaştım; ama artık benim lisanımla insanlara ulaşmam mümkün değildi; çünkü benim için çok değerli kavramlar onlar için değersizdi. Okumak gibi, anlamak gibi, sorgulamak gibi kavramlar… Şimdi benim için değerli olan kavramları sahnede anlatıyorum. Bu sefer beni izleyenler, bir kutuya hapsolmuş “Bakalım şimdi hangi yeni sisteme göre test sorusu çözeceğiz diyen öğrenci değil. O kutudan çıkıp ruhunu iyileştirmek isteyen, bu uğurda bütün günün yoğunluğundan çıkıp akşam tiyatro izlemeye gelen seyirci. İşte o zaman yaptığınız işin değer gördüğünü düşünüyorsunuz. Şimdilik Hermitle, kendi hikâyelerimle anlatıyorum. Yarın başka bir karakterin ağzından, başka bir hikâyeyle.

Hermiti yazmak nasıl bir süreçti? Ne kadar sürdü?

Hermitle ilgili hikâyeleri öğretmenlik yaptığım dönemde kısa kısa not tutmaya başlamıştım. Bir aylık yaz tatilimde de -biz öğretmenler üç ay tatil yapmayız- (gülüyor) oturup o hikâyeleri oyunlaştırdım.

Hermiti izleyenlerden nasıl geri dönüşler aldınız?

Oyunu yazarken en büyük kaygım şuydu: beni tanıyanlar kesinlikle çok eğlenecek ama ya tanımayanlar? Neyse ki korktuğum başıma gelmedi. Benim derdim, aslında herkesin, kendisinin, eşinin, dostunun derdiymiş. O yüzden benim dalga geçtiğim güldüğüm şeylere onlar da çok güldü. Geçen sene ODTÜ’de beni önceden hiç görmemiş bir sürü öğrencinin kahkahalarla oyunu izlediğini görünce anladım bunu.

Hayallerinin peşinden gitmek isteyip de adım atamayanlara ne söylemek istersiniz?

İnsanın kendini okuyup çözümlemesi çok önemli. Eğer kendilerini iyi tanıdıklarını düşüyorlarsa isteklerinin ve yeteneklerinin aynı doğrultuda olduğundan eminler ise mutlaka cesaret etsinler. Çok kolay olmayacak, maddi, manevi sıkıntılar yaşayacaklar; ama sonunda mutlaka başarılı olacaklar; çünkü bence dünyaya bir amaç için geliyoruz. Bu yüzden hepimiz farklıyız. İşte farklı yanımızı bulup parlattığımızda bu hayatın bize sunulmasının sebebini bulmuş oluyoruz. Hayatımız o zaman anlam kazanıyor. 

Bir sonraki gösterimden nasıl haberdar olabiliriz? Sizi nereden takip edelim?

Malum yaz sezonu olduğu için oyuna biraz ara verdik. Sezonda yine yoğun bir program olacak. Önümüzdeki ay Burgazadada bir oyunum var. Tarihleri Instagram hesabından paylaşıyorum. @aysegul__saglam (çift alt tire) hesabından takip edebilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları

Otoetnografi: Bildiğimizi nasıl biliriz?

Akademik yazılardan her ne kadar belirli bir ciddiyete sahip olması beklense de, bu durum yaratıcı ifade biçimlerinden tamamen uzak durmayı gerektirmez. Otoetnografi, ‘ben dili’ ile teoriyi buluşturmak isteyenlerin, öğrencilerin ve araştırmacıların ilgisini çekebilir

Akademik sinema dünyasından dört önemli konferans

Bu konferansların, oluşumların ve dergilerin köklü bir geçmişe sahip olduğunu düşünüyorum ve dünya genelindeki çalışmalara bakmak için iyi bir başlangıç noktası ve referans kaynağı olabileceğine inanıyorum

İran’ın cesur kadınları: Jin, Jiyan, Azadi!

Çoğu İranlı temel özgürlükler ve demokrasi uğruna canını feda etti

"
"