2015’e arınmış olarak girmek istedim. Oysa ki takvim yok. Yani, zaman kavramındaki salı, cuma yok doğada. Rakamların da, misal, bir köyde yaşamadığı gibi...
Arınmak için yaptıklarım:
1- Fazla eşyaları, artık bana ait olmadığını düşündüğüm kitapları verdim. Ev aydınlandı.*
2 - Bedenimle ilgilenmeye başladım, onu temizlemek hiç kolay değil.
Bedenimi anlatmak istiyorum. Üzgünüm. Yıllardır onu dinlememişim. İçime ne bulduysam doldurmuşum. Bağırsaklar beş kilo çöp taşıyabiliyormuş. Bu da, bedende yorgunluk yaratıyormuş.
Bir de canikolarım, unutmadan, yiyemediğiniz hiçbir şeyi vücudunuza sürmeyin olur mu? Deriden içeri kimyasal sızıyormuş.**
Detoks dünyası ile kendiliğinden tanıştım. Birkaç yıl önce göğsümde atan bir ritimcikti bunun sebebi. Panik atak diyenler oldu. O tarz bir şey, ne olduğunu hâlâ bilmiyorum. Vücudum sigarayı kabul etmemeye başlamıştı. Mayonezli sosları da... Sonra, bir süre, bir sürü bitki çayı içip kusmuştum. Sırtımda karıncalanmalar oluyordu. Toksinler o sırada, beni terk ediyormuş sanırım.
Zaman geçti, iki ileri bir geri, sağlıklı yaşam yolculuğum devam ederken bu kez “profesyonel bir ekiple detoks mu yapsam” dedim. Bodrum’a gittim. Malum mekânlardan birine. Bir arkadaşımı da kandırdım. Bana eşlik etmesi için...
1 - Benimle gelen arkadaşım erkekti; -uçaktaki hipster gözlüklü, viskisini popomla devirdiğim adam dahil- hemen herkes onu kocam zannetti.***
2 - Hoşgeldiniz içeçekleri sıkma meyve suyu idi. Buğday çimi suyu da iyi. Yeşil çimen...
3 - Yanlarında verip durdukları haplardan şüphelendim. Hani ilacımsı şeyleri sokmayacaktık içeri? Onlar halka değil fil, deseniz de, güven problemim var.
4 - Bütün gün sıvılar içtik.
5 - Bazı testimtraklar yapıldı. (Spor salonlarındaki kas ölçümlerinin aynısı)
6 - Bornozla gezen yarı-ölüler vardı. Sanki bir sonraki şırıngayı bekliyorlardı. Daha çok, hastane gibi görünmeye başladı gözümüze bu mekan. Üstelik sevecek kedi de yoktu. Uzay çağındaki haplı, sıvılı fanustu orası.
7 - Kaçış planı yaptık. Bu arada, tüm bu sıvılar vb. için bir geceliğine arkadaşım da, ben de, 279 TL ödedik. (Paramla bugün ne yapsam acaba şaşkınlığı yaşayanlara deva...)
8 - Soluğu bir sigara börekçisinde aldık ve o an çok mutlu olduk.
9 - Flashback: Çorba dedikleri şey, kızıl ötesi, sebze suyuydu. Suyu direk su olarak düşünün. Çorba dedikleri bu şey; tanesiz suydu. Hiç böyle çorba görmemiştim.
10 - Evet, angel of water’la aşk yaşadım. Eski adı ile lavman... Ya da kolema mıydı? Bağırsaklara su gönderme ve boşaltma işlemi. Deniz manzaralı odada, çocuk doğurma pozisyonu alıp bir makineye bindim. Vazelinimsi pomat ile yağladığım kalem**** genişliğindeki su fışkırtıcısını popoma soktum. İçim su doldu. Sonra da beyaz, sperm gibi, krema gibi bir şeyler aktı. Bunlar, doktorumuzun söylediği kadarı ile enzimmiş. Probiyotik dedikleri de hep hap.
Sonuç: Kandırılmış hissediyorum ama yine kim tarafından? Kapitalizmi mi suçlasam? Kendi amaçsız salınımlarımı mı? Beslenmek mühim bir mevzu ve bunca yıl ÖSS***** kraliçesi olacağıma, nasıl besinler tüketeceğimi öğrenseymişim ya...
Sevgili bedenim,
Seni bütün gün taşıyorum ve kullanıyorum. Bundan sonra sana nazik davranacağıma söz veriyorum. Canlı besinleri hücrelerime göndereceğim ve böylelikle, iki canlı hücre buluşup (bir tanesi benim canlı hücrem, öbürü yediğim çiğ ıspanak) bana enerji verecek. Seni seviyorum. Seni hep koruyacağım. Bunca yıl, sana gönderdiğim çöpler için beni affedebilecek misin? İçime girenlere dikkat edeceğim, söz! Gözümden, kulağımdan, tenimden, dilimden, burnumdan içeri güzellikler girecek bundan sonra...
Ülkenin halini şimdi karıştıramayacağım.
Amin.
* İnsan, o kadar da tahmin edilemez bir varlık değil galiba, başka nasıl arınılır ki, her şey belli.
** Bu kim ya? (Of Hande!) Sanki Ayşe Teyze...
*** Alkışlar sana gelsin satranç şampiyonu!
**** Kalemden kaleme fark var, ehu...
***** Değişti değil mi bunun adı?
Not: Şeker hastaları canlı besinlerle iyileşiyor bu belgeselde: Simply Raw Reversing Diabetes in 30 Days http://www.youtube.com/watch?v=2pjkC71exKU