03 Haziran 2019

Çok düşünen kadınlar

Görünen o ki, çok düşünmek kişiye zarar veriyor

Bazen yakınımızdakilere kolayca söyleyiveriyoruz: Çok düşünüyorsun.  

Acaba neden? Hangi akla hizmet, geleceğini en az üç farklı yolu hazırda tutarak planlamaya çalışıyor? Niçin olup olmadık yerde varsayımlarda bulunuyor?

Women Who Think Too Much (Nolen-Hoeksema, 2004) adlı çalışma bu sorulara cevap niteliğinde. Dharma Yayınları bu kitabı Çok Düşünen Kadınlar adı ile yayımlamış. Çevirisi Rüştü Cumhur Orancı’ya ait.

Rastgele seçilmiş 1317 kişi ile yapılan araştırmaya göre sosyal destek ne kadar azsa, kişi o kadar çok düşünüyor. Vaktiyle az duygusal destek gören kişiler, aşırı düşünenler olarak yaşamlarına devam ediyor; çünkü onları yeterince düşünen olmamış.

Psikolog Dr. Susan Nolen Hoeksema araştırmasında kadınların daha çok düşündüğüne değiniyor ve bu döngüyü kırmak için çözüm yolları üretiyor.

Örneğin diyor ki, ‘çok düşünme saatiolsun, diyelim ki her gün 17:00-18:00 arası. Onun dışında gelen düşünceleri, Kusura, bakmayın, sizinle saat beşte ilgileneceğim deyin ve gönderin.Böylece zihnimiz 12 saat yerine 1 saat meşgul olabilir evhamlarla.

Görünen o ki, çok düşünmek kişiye zarar veriyor. Araştırmaya göre duygusal ya da cinsel tacize uğramış kişilerde daha çok kendini gösteriyor.

Gelecekte ne olacak? Nerede, nasıl, hangi koşullarda yaşayacağım? Sağlığım bozulacak mı? Çocuklar hangi okula gidecek? Kilo verebilecek miyim? Niçin hâlâ zengin olamadım? Öyle dedim ama acaba doğru anladı mı? Ya anlamadıysa?

Kitabın önerisi: uzaklara gitmeyin, bambaşka cevaplar bulmaya çalışmayın. Belki bugün uykunuzu almadınız. Siz şöyle yapmadığınız için böyle olmadı. Belki sadece karnınız aç.

Kimi insan var, yoldan geçen adamın bağcığı çözülüp düşse kendi yaptı sanıyor. Dünyanın yükü omuzlarında. Adam yere düşüyor. Bizimki karşı kaldırımdan el sallayarak “özür dilerimdiye bağırıyor.

Araştırmaya göre çok düşünmek sizin arkadaşınız değil, önce bunu kabul etmek gerek.

Düşünceler geldiğinde on dakikalığına da olsa meşguliyet değişikliği yapabilirsiniz. Yemek yapmak, resim yapmak, spor yapmak, kitap okumak gibi.

Başkalarına yardım etmek daima akıl sağlığınıza iyi geliyor.

Yazmak da çözüm. En karanlık yanlarınızı yazmak. Tüm geçmişinizi. Sayfalarca yazmak, yıllarca yazmak. Fakat yazı sürecinde ara sıra durup bazılarını elemek, yerine yenilerini koymak, çürük parçaları atmak ve implant yapmak gerekecek.

Bir diğer yöntem, ateist dahi olsanız çözemediğiniz, çok düşündüğünüz o şeyleri başka bir güce havale etmek.

Film izlemeyi, müzik dinlemeyi ya da sıcacık banyoda vakit geçirmeyi deneyebilirsiniz.

Meditasyon önerisi de var kitabın, yani, beyinde olup biten düşünceleri nefesinize odaklanıp durdurmak.

Çok düşünüyorsanız daha iyi bir hayat için akıl sağlığınızla yakından ilgilenmeniz gerekecek. Ve korkarım çabucak çözmeyi beklemeden.

Yazarın Diğer Yazıları

Otoetnografi: Bildiğimizi nasıl biliriz?

Akademik yazılardan her ne kadar belirli bir ciddiyete sahip olması beklense de, bu durum yaratıcı ifade biçimlerinden tamamen uzak durmayı gerektirmez. Otoetnografi, ‘ben dili’ ile teoriyi buluşturmak isteyenlerin, öğrencilerin ve araştırmacıların ilgisini çekebilir

Akademik sinema dünyasından dört önemli konferans

Bu konferansların, oluşumların ve dergilerin köklü bir geçmişe sahip olduğunu düşünüyorum ve dünya genelindeki çalışmalara bakmak için iyi bir başlangıç noktası ve referans kaynağı olabileceğine inanıyorum

İran’ın cesur kadınları: Jin, Jiyan, Azadi!

Çoğu İranlı temel özgürlükler ve demokrasi uğruna canını feda etti

"
"