12 Kasım 2020

12 Kasım 1999 Düzce depreminden 21 yıl sonra bir değerlendirme

Şehir merkezinde yoğun olan ve depremde az hasarlı veya orta hasarlı raporu alan ve çoğunluğu 5 - 6 katlı yapıların güçlendirildiği belirtiliyor. Acaba ne kadarı güçlendirildi ve depreme dayanıklılık kazandı? Bu yapıların son 21 yıldır durumunda bir değişiklik oldu mu?

21 yıl önce 7.2 büyüklüğündeki 12 Kasım 1999 depreminden önce olan 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi sırasında Düzce merkezi ve köylerinde toplam 270 kişi ölmüş, 1.157 kişi yaralanmıştır. Bu deprem ve artçı sarsıntılar nedeniyle 3.132 konut ve 692 işyeri tümüyle yıkılmış ya da ciddi hasar görmüştür. Gölcük depremi nedeniyle ağır hasarlı binalar arasında Düzce Belediyesi, Düzce Devlet Hastanesi ve Düzce Lisesi binaları ile Tıp, Teknik Eğitim ve Orman Fakülteleri'nin bulunduğu Eski Tekel Binası da yer almıştır.

17 Ağustos 1999 depreminin yarattığı fay, doğu ucunda Bolu’ya doğru uzanan Düzce Fayı’na yüklenmiş ve 12 Kasım 1999 tarihinde 7.2 büyüklüğünde yeni bir depremin tetiklenmesine neden olmuştur. 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi hasar ve kayıplarına ek olarak 12 Kasım 1999 depremi nedeniyle Düzce ve çevresinde toplam 980 kişi ölmüş, 3.836 kişi de yaralanmıştır. Arka arkaya gelen iki deprem nedeniyle 17 Ağustos 1999 depreminde yıkılmamış ama ağır ve orta hasar almış yapılar bu depremde yıkılmıştır. Az hasarlıların hasarları orta hasara dönmüştür. Öncekilere ek olarak Düzce Merkez Camii, Vergi Dairesi, Düzce Lisesi, Düzce Belediyesi, Devlet Hastanesi binaları tümüyle yıkılmış, Fakülte (Eski Tekel), hükümet ve adliye binaları da ağır hasar görmüştür. 17 Ağustos 1999 depreminde orta derecede hasar görmüş binaların tamamen terkedilmiş olması can kayıplarını daha az olmasını sağlamıştır.

Resmi verilere göre 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 depremleri sonucunda Düzce ve çevresinde toplam 12.513 konut ağır hasara, 9.065 konut orta hasara ve 10.222 konut az hasara uğramıştır. Düzce depremi nedeniyle meydana gelen ağır hasarın yüzde 47’si, orta hasarın yüzde 24’ü ve az hasarın yüzde 25’i Düzce merkezde meydana gelmiştir. Düzce merkezindeki konutların yüzde 49’u ağır hasara uğramıştır. 21 yıl geçmesine karşın Düzce’de afet izlerinin bir bölümü halen izlenmektedir. 12 Kasım 1999 Düzce depreminin sanayini, fiziki hasar ve kapanan işyerleri dolayısıyla üretim kayıplarına ve yüksek oranda işsizliğe sebep olarak etkilemiştir. Ayrıca 350 adet büyük ve küçük sanayi kuruluşu depremde hasar görmüştür. Her iki deprem sonucunda tacir, esnaf ve sanayicinin maddi zarar toplamı yaklaşık 150 Trilyon TL (eski para) civarındadır.

Depremden sonra Düzce dışına 12.000‘e yakın toplu konut yapılmış olup günümüzde bu konutlarda ortalama 40.000 kişi yaşamaktadır.

Orta hasar almış ancak bir güçlendirme veya yenileme yapılamamış bazı yapılarda barınanlar olduğu duyumu alınmıştır. Eğer bu binaların içerisinde barınanlar var ise Düzce’ye yakın orta kuvvette bir depremde can kayıpları olması kaçınılmazdır.

Depremden sonra şehir merkezine yakın alanlarda zemini zayıf ve riskli olan yerlere riskleri azaltma adına 2 kat bina izni verilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak gelen yoğun talepler nedeniyle belediyenin bu kat sayısını 4 kata çıkardığı söyleniyor. Eğer bu karar doğruysa depremden sonra yapılan jeofizik ve jeolojik incelemeler sonucu belirlenen taşıma gücü zayıf ve sıvılaşma alanlarında inşa edilmiş yapılar gelecek bir depremde nasıl davranacaktır? 2000 yılından sonra uygulanan yapı denetim mekanizması bu konuda nasıl çalışmaktadır?

Şehir merkezinde yoğun olan ve depremde az hasarlı veya orta hasarlı raporu alan ve çoğunluğu 5 - 6 katlı yapıların güçlendirildiği belirtiliyor. Acaba ne kadarı güçlendirildi ve depreme dayanıklılık kazandı? Bu yapıların son 21 yıldır durumunda bir değişiklik oldu mu? Nüfusu artan ve göç alan Düzce’de, o zaman çocukluk çağlarında olan ve şimdi genç nesiller geçmişte yaşanan acı olaylardan 21 yıl sonra daha bilinçli mi? Çevrelerinde olabilecek kuvvetli depremlere daha iyi hazır mı? Gelecek kuşağa Düzce’yi daha planlı, daha yaşanabilir ve daha afet güvenli bırakabilecek miyiz? Deprem merkezinden 70 km uzakta olan ve İzmir’in şehir merkezini vuran büyük depremi de hatırlayarak unutmayalım lütfen…



Haluk Eyidoğan, İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Emekli Öğretim Üyesi

Yazarın Diğer Yazıları

7.1 büyüklüğünde iki deprem: Miyazaki (Japonya) depremi ve Van (Türkiye) depremi

Bir şey eksik kalmıştı bu coğrafyada; afet risklerini azaltmaya odaklanmış bütünleşik bir afet yönetim ve yönetişim düzeni ve kent planlama düzeni kuramamış, yerelde örgütlenememiş, yerel-merkezi yönetim işbirliklerini geliştirememiştik. Şehircilik bilimini umursamadık. Başta deprem olmak üzere afetlere dayanıklı, yaşanabilir, çevre ve iklim dostu inşaat işlerini ve şehirciliği gerçekleştiremedik

6 Şubat 2023 Türkiye ve 1 Ocak 2024 Japonya depremlerinin muhasebesi

Türkiye’deki can kaybı oranı Japonya’dakine oranla yaklaşık 32 kez daha fazla oluyor

“Deprem korkuttu” ve “depremi bildi” ile sorunlar çözüldü mü?

Deprem tehlike haritalarımız ve deprem bina yönetmeliklerimiz var olmasına rağmen şu soru akla geliyor: Bu tehlike ve kurallar biliniyorsa neden depremlerde yıkılıyoruz ve canları kaybediyoruz?

"
"