13 Nisan 2025

Müzikli askerlik anıları (2): Tıkır Trio

Moral ekibinden sorumlu Levent Yüzbaşı, Amerika’da okumuş ve bir süre yaşamış olmama istinaden soyadımı İngilizce telaffuz ediyordu: “Tokır.” Bu Tokır zamanla Tıkır’a evrildi, ben telefonları “Tıkır Çavuş” diye açar oldum

Tıkır Trio, 2008

İstanbul’da yaptığım 5,5 aylık kısa dönem askerliğimin Halkalı’daki acemilik kısmı bittiğinde, usta birliği için geçen yazımda bahsettiğim 319. Ensemble’ı oluşturan meslektaş tertiplerimle birlikte Selimiye Kışlası’ndaki 1. Ordu Bölge Bandosu bünyesinde bulunan moral ekibine transfer olduk.

Moral ekibi olarak Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, Türkçe Pop, Napoliten grubu ve Tıkır Trio şeklinde 5 grup oluşturduk. Çoğumuz bu grupların hepsinde birden yer aldık, her grupta farklı tarzda müzik yaptık.

Saydığım ilk 4 ekiple hem erleri, hem komutanları ve eşlerini eğlendirdiğimiz pek çok konser verdik, yemekli gecelerde vur patlasın, çal oynasın modunda ortamları şenlendirdik. En çok çalıp söylediğimiz şarkılardan biri o yıllarda moda olan Fatih Ürek’in “Hadi hadi” şarkısıydı.

Tıkır Trio ise özeldi. Tek enstrümantal grup bizimkisiydi: ud, kanun, piyano. Kanunda Eskişehirli Ahmet Ekincek, dijital piyanoda ben. Udi arkadaşımız bu yazıda kimliğini gizli tutmayı seçti. Biz komutan hanımlarının ikindi çayı gibi nispeten daha nezih veya ağırbaşlı etkinliklerde saz semaileri, İnce Saz grubunun parçaları gibi yarı elit zevke uygun sentez Türk müziği çalıyorduk.

Grubun adı nereden geliyor?

Tertiplerim arasında yurt dışında okuyup gelmiş tek kişi olduğum için ayrı bir havam vardı. Ben hava attığımdan değil! Ama herkesin bilgime ve deneyimlerime saygısı vardı; bana “Hakan Hoca” diyorlardı. Moral ekibinden sorumlu Levent Yüzbaşı, Amerika’da okumuş ve bir süre yaşamış olmama istinaden soyadımı İngilizce telaffuz ediyordu: “Tokır”. Bu Tokır zamanla Tıkır’a evrildi; ben telefonları “Tıkır Çavuş” diye açar oldum. Evet, askerde herkesin bir lakabı olur ama telefonları böyle açmak sınırı aşmaktı! Uyardılar, bir daha yapmadım. Bununla birlikte, ud ve kanun ikilisine kattığım çokseslilik dolayısıyla üstlendiğim merkezi role istinaden olsa gerek, arkadaşlarla aramızda grubumuza “Tıkır Trio” der olduk -gayri resmî olarak, tabii; asla böyle bir adla anons edilmedik-.

Dijital piyano benim kırmızı çizgimdir. Hiç bir konserde veya kayıtta çalmam. Çalmaktan zevk almam. Akustik piyano yoksa ben yokumdur. Ancak askerde böyle bir çizgi çekme lüksüm yoktu:) Askerliğimizin bitmesine yakın trio repertuvarımızı kaydettik. Dijital mecralarda asla bulamayacağınız bu albüm kaydını bir anı olarak sizlere sunuyorum. Bu gizli bir linktir. Her ne kadar YouTube kanalıma yüklü olsa da oradaki aramalarda çıkmaz, sadece bu yazıdaki linke tıklayınca ulaşabilirsiniz. İkindi çayı eşliğinde dinlemenizi tavsiye eder, tertiplerime ve komutanlarıma selam ederim:)

16 Nisan’da Nardis’te, 26 Nisan’da KMK Sanat’tayım. Beklerim...

Hakan Ali Toker kimdir?

Hakan Ali Toker, 1976 doğumlu, Mersinlidir. İlk adını kullanmaktadır. Piyano çalmaya ve beste yapmaya küçük yaşta başladı. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı çello bölümünde kısa bir başlangıç yapıp, ardından ortaokul, lise ve lisan eğitiminin bir bölümünü Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi'nde okuduktan sonra ABD'de Indiana Üniversitesi Müzik Fakültesi Piyano ve Bestecilik dallarından mezun oldu.

Klasik eğitiminin yanı sıra Caz, Türk müziği ve klasik doğaçlama alanlarında kendi kendini yetiştirdi. Piyanonun yanı sıra kanun, akordeon, klavsen ve org çalmayı öğrendi.

Bugüne kadar 29 ülkede konserler verdi, pek çok yerli ve yabancı eleştirmenin övgülerini aldı. 17 yaşında katıldığı İstanbul Festivali'nde yılın en genç sanatçısıydı. Aynı yıl Ukrayna'da düzenlenen Virtüözler Festivali'nde yer alan ilk Türk sanatçıydı.

2011'de Türk makamlarına göre akortlanmış piyanoyla ilk Türk müziği resitalini veren piyanist oldu. 2022'de yazıp 33 müzisyenle birlikte CRR'de seslendirdiği "Türk Rapsodisi"yle ilk kez tüm çalgılarda makamsal mikrotonalitenin duyulduğu bir senfonik konsere imza atmış oldu.

Türkiye'de "Yaşayan Değerlerimiz" (2013), ABD'de "Yılın Yorumcusu" (2019) gibi ödüllere layık görüldü. Hırvatistan'da "Hırvat-Türk Dostluk" nişanıyla onurlandırıldı.

Hem yorumcu hem besteci olarak, hem klasik Batı müziği hem de caz ve Türk müziği alanlarında eserler veren sanatçının, bu müzik türlerini bazen ayrı ayrı ele aldığı, bazen de sentezlediği pek çok bestesi, düzenlemesi ve albümü vardır.

Yazarın Diğer Yazıları

Dört el maceraları (2): Bir Türk, bir Brezilyalı ve bir Rus Ördek

"Seç, ne istiyorsan al!" dedi babam, "dile benden ne dilersen!" diyen bir peri padişahı gibi!

Dört el maceraları (1): Seyirci var, sanatçı yok

Hülya, hocasıyla arasında bir sorun olduğunu, bundan dolayı o ara sahneye çıkamayacağını söyledi. Ama nasıl olur?! ODTÜ’de konserimizin duyurusu yapılmıştı! Konseri iptal etmek hiç şık olmazdı

Dans etmek uygarlıktır

Orada bulunmanın ötesinde o gençlere daha nasıl destek olabilirim, biraz olsun yaşadıkları bu ortada bırakılmışlık hissini kırıp ortamı nasıl yumuşatabilirim, diye düşünmeye başladım. Düşünmem uzun sürmedi, bir yol buldum: Sahnedeki klarnetçi kardeşimin yan masada oturan ablasını dansa davet ettim

"
"