27 Ekim 2013

Tamam, âşık olalım, Sayın Arınç; ama ya hududu aşarsak?..

Gençler âşık olmalı... Aşk güzel şey! Güzel de... Aşk öyle kurallara ve planlara uygun işleyen bir senaryo değil ki...

 \

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, özel hayata ilişkin - bu kez kısıtlayıcı değil, duygusal zenginliği özendirici - bir fikir beyan etmiş:

"Bir delikanlı veya bir genç kız mutlaka âşık olmalı. Bunlar güzel duygulardır."

Bu fikrini yurtdışında açıklamış. Bosna-Hersek'te.

Zenitsa Üniversitesi'nde, Fethi Gemuhluoğlu'nun adının verildiği bir kütüphanenin açılışında konuşmuş Arınç.

Gemuhluoğlu'nu tanıtmak için söylediği birkaç cümle ilginç:

"Burs vereceği öğrencilerle mülakat yaparken sorardı:

- Evladım, sen hiç âşık oldun mu?

- Haşa! Ben nerede, bir kıza âşık olmak nerede!

- Git! Âşık olmayan adamdan hayır gelmez!"

(Arınç'ın - herhalde nezaket gereği - söylemediğini ben ekleyeyim: Milliyetçi şair ve yazar Gemuhluoğlu, âşık olmayan gençleri kovarken arkalarından bir de şöyle dermiş:

- Burs vermek için odun aramıyoruz biz!..)

Arınç, kendisini de aralarında gördüğü "âşık olmayan gençleri" bir güzel fırçalayan Gemuhoğlu'ndan hayranlıkla bahsettiği anekdotu şu düşüncesini dile getirerek taçlandırmış:

"Bir delikanlı veya bir genç kız mutlaka âşık olmalı. Bunlar güzel duygulardır."

 

*   *   *

 

Arınç 1979 yılında görücü usulüyle evlenmişti.

Manisa MSP İl Başkanı Avukat Bülent Bey'in "aşka vakti yoktu". Ama yıllar geçiyordu. Yaş 31 olmuştu. Avukat arkadaşları ona bir kızı "münasip görmüşlerdi".

Manisa'da MSP'nin önde gelen isimlerinden İsmail Tay’ın 22 yaşındaki kızı Münevver'in niyeti evlenmek değil, öğretmenlik yapmaktı. Ama babası damadı beğenmişti bir kez. Fazla direnmedi. Üstelik beğenmişti de Bülent Bey'i. Onun isteğiyle başını örtmeye razı oldu. Ve 34 yıldır süren evlilik gerçekleşti.

Hem Bülent Bey, hem de Münevver Hanım, evlilikleri üzerine birkaç defa gazetecilerin sorularını cevapladılar. Ne kadar huzurlu olduklarını, birbirlerine her zaman nasıl destek verdiklerini dile getirdiler.

Görücü usulüyle evlenmek, mutlaka mutsuzluk anlamına gelmiyor tabii.

Ama Gemuhluoğlu'nun sözlerini unutmak da mümkün değil.

Üstelik o sözlerin ikna edici bir gücü olduğu ortada:

"Bir delikanlı veya bir genç kız mutlaka âşık olmalı. Bunlar güzel duygulardır."

 

*   *   *

 

Arınç memlekete döndü ve dün Manisa'da katıldığı bir nikahta "inancımıza, örf, adet ve geleneklerimize göre" evliliğin çok önemli olduğunu söyledi. Aşktan söz etmedi.

İki ay önce de, yine bir nikahta benzer şeyler söylemişti.

"Bizim için nikahsız beraberlikler iyi değildir. Bu nedenle nasibi çıkınca çocuklarımıza evliliklerini yaptırmak çok güzel. Evlilik hayatı insanı kötülüklerden muhafaza eder."

Beş ay kadar önce Kendi içine kapanık, sosyalleşmemiş gençler arzu etmiyoruz diyen de Arınç'tı.

Geçen yıl Aralık ayında Meclis'teki kürtaj tartışmalarında CHP milletvekili Aylin Nazlıaka’ya "Evli ve çocuklu bir bayan milletvekili, 'organını' nasıl böyle açıkça konuşabilir, nasıl bundan yüzü kızarmaz?" diyen de oydu.

Ve birkaç gün önce bu cümleleri kuran da Arınç'tı:

"Bir delikanlı veya bir genç kız mutlaka âşık olmalı. Bunlar güzel duygulardır."

 

*   *   *

 

Evet, bütün gençler âşık olmalı. (Neden sadece gençler?..)

Karşı cinsle ilişki bakımından kendini tecrübeli ve bilge göstermeye çalışan herkesin keyifle telaffuz edebileceği gibi:

"Aşk güzel şey!"

Güzel de...

Aşk öyle kurallara ve planlara uygun işleyen bir senaryo değil ki...

Bütün aşklar evlilikle bitmiyor...

Bazen evliliklerden sonra başkalarına âşık olma ihtimali de bitmiyor...

Karşılıksız aşk var... Kara sevda var...

Bazen "sevda baştan gitmiyor..." dedirten durumlar var...

Sevdiğini, kanının kaynadığı kişiyi görünce ona sarılma isteği ve heyecanı var...

Banklarda yapışık oturma düzeni var...

Otobüslerde ve metrolarda öpüşme arzusu var...

Var oğlu var...

Ve bunların hepsi doğal, hepsi insani...

Sadece Bosna-Hersek'te değil, Türkiye'de de böyle...

Demem o ki, Sayın Arınç: İyi diyorsunuz, hoş diyorsunuz; tamam, hepimiz âşık olalım, da... Ya aşkın şiddetli rüzgârına kapılıp haddimizi ve hududumuzu aşarsak?

Malum, aşka hudut çizilmiyor.

Hatırlıyor musunuz bu cümleyi, Sayın Arınç?

 

*   *   *

 

İzninizle hatırlatayım.

Geçenlerde CNN TÜRK'te "Burada Hayat Var" programına konuk oldunuz ve özel hayatınızla ilgili epeyce şey anlattınız. Sıra "en sevdiğiniz türkü hangisi?" sorusuna gelince cevabınız aynen şöyle oldu:

- Rahmetli Abdürrahim Karakoç'un Mihriban türküsüdür. Geçen gün kabrini ziyarete gittim. Musa Eroğlu söylerse çok hoşuma gider.

Sözlerini biraz hatırlatayım ve sizin için o türküyle bitireyim yazıyı.

En azından "Bir delikanlı veya bir genç kız mutlaka âşık olmalı" dediğinizden dolayı.

 

Sarı saçlarına deli gönlümü

Bağlamıştın, çözülmüyor Mihriban.

Ayrılıktan zor belleme ölümü

Görmeyince sezilmiyor Mihriban.

 

Yar, deyince kalem elden düşüyor

Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor

Lambada titreyen alev üşüyor

Aşk kâğıda yazılmıyor Mihriban.

 

Tabiplerde ilaç yoktur yarama

Aşk değince ötesini arama

Her nesnenin bir bitimi var ama

Aşka hudut çizilmiyor Mihriban.

 

 

 @AksayHakan

 

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"