18 Aralık 2011

Kuyruklu bir ülke

Rusya’nın ulusal sembolü ne? Hayır, iki başlı kartalın yer aldığı resmî arma falan değil.


Rusya’nın ulusal sembolü ne?


Hayır, iki başlı kartalın yer aldığı resmî arma falan değil. Ulu akağaç da değil. O güzelim melodilere ruh veren balalayka da. “Stoliçnaya” votkası hiç değil…


Ya nedir?..


Bu soruyu yıllarca düşündüm.


Ve bir gün karar verdim:


Kuyruktur Rusya’nın sembolü. Daha doğrusu kuyruklardır. Ben bu ülkeyi bildim bileli, her sokak bekleşen insanlarla, sabırlı ve umutlu kuyruklarla doludur.


Böyle düşündüm ve “kuyruk”ta karar kıldım.
 

* * *


Brejnev zamanında her gün başka ülkelerden bir yerlerden gelen bazı mallar ortaya çıkıverirdi ve ... hooop: kuyruk!


En önemli ve en gururlu ulusal kuyruk, kuşkusuz, Mozole kuyruğuydu. Yani Lenin’in içi doldurulmuş balzamlı ölü bedenine uzanan kuyruk… 21 Ocak 1984’te (ölümünün 60. yıldönümünde) son kez rekor derecede insan akmıştı Mozole’ye.


6 Mart 1953’te Stalin’in cenazesinde, devasa kuyruklarda birbirini ezen insancıklardan bahsedildiğini de çok duydum.


Ha, bir de kitap kuyruklarıyla övünülürdü, haklı olarak. Sergilere uzanan kuyruklar da o cinstendi. 1975’te “Mona Lisa’yı görmek için” Puşkin Müzesi’ne binlerce insanın sınırsız bir ip misali dizildiklerini anlatırlardı.


Gorbaçov zamanında en gergin kuyruk tipi ortaya çıktı: Votka (ya da genel olarak içki) kuyruğu. “Perestroyka”nın mimarı, işe içki üretimini ve satışını kısıtlayarak başlayınca, sokaklar “direniş kuyrukları”yla doldu.


O yıllardan bir fıkra: Otobüs şoförü duyuru yapıyor:


- Şarapçı durağında inecekler kapıya yaklaşsın; bir sonraki durak, kuyruk sonu!


Kapitalizme geçişi başlatan büyük reformların ilk aylarında, 1992 yazında, acıklı bir kuyruk tipiyle tanıştı Ruslar: Ekmek kuyruğuyla!


Ne günlerdi onlar!.. Hiçbir şey bulunmazdı. Moskova’daki evimin perdelerine ve yorganına kadar her şeyi Türkiye’den götürmüştüm.


Ah, şu “kuyruklar ve yokluklar ülkesi”!..


 * * *


Zaman değişti… Düzen değişti… Yine kuyruksuz kalmıyorduk Tanrı’ya şükür! Ama bu seferkiler başkaydı: Dolar satın alma ve bozdurma kuyrukları, mantar gibi türeyen şirketlerin satışa çıkardığı hisseleri alabilmek için oluşturulan kuyruklar...


Bir de size söylemeyi unutmamam gereken “özel bir kuyruk” vardı 31 Ocak 1991’den itibaren: Mc Donald’s kuyruğu! Rusya’nın ilk, dünyanın en büyük Mc Donalds’ şubesi… Söylemesi ayıp, ben de beklemiştim o upuzun ve aptal kuyrukta. Çünkü yanımdaki sarı saçların, o “en moda kuyruk”ta dalgalanması gerekiyordu… Amerikalı bir gazeteci “işte özgürlük ve özgürlüğe susayanlar kuyruğu” demişti; ben de ona küfretmiştim, “hamburger beyinli, ne olacak!”...


O dönemde bir gün, bir gazetede, kuyrukların “kolektivizim ve dayanışma duygularını geliştirdiğini” savunan bir yazı okuduğumda çok gülmüştüm. Aklıma yıllardır kuyruklarda duyduğum konuşmalar gelmişti:


- Hey, sıra dışından girmeyelim!


- Biz sabahtan beri buradayız!


- İtişmesenize be!..


 * * *


Yıllar geldi de geçti yine…


Bu ülke kuyruksuz kalmaz, demiştim ben size!..


Geçenlerde Yunanistan’daki Afon Manastırı’ndan getirilen ve Moskova’daki Kurtarıcı İsa Katedrali’nde sergilenen “Meryem Ana’nın Kutsal Kemeri”ni görmek için karda-kışta 1 milyon kişinin beklediğini yazdı Rus gazeteleri. Öteki 13 Rus kentini de sayarak “1 ayda toplam 3 milyon kişi” dediler.


Milyonların kuyrukta beklemesini bazıları “bir zamanların ateist Ruslar’ı şimdi ne kadar dindar oldu” diye yorumladı. Kimileriyse “çocuğu olmayan kadınları şıp diye iyileştirdiği” öne sürülen Kutsal Kemer’i görmek için inanan-inanmayan yüz binlerce kişinin soğuk kuyruklarda gece ve gündüz beklemesine şaştı kaldı.


Ben hiç şaşırmadım. Kuyruksuz olamayacağını biliyordum bu ülkenin.


Bakalım bir sonraki rekoru ne olacak genlerdeki bu en köklü alışkanlığın veya değişmez “ulusal sembol”ün…


 

Yazarın Diğer Yazıları

Cihatçılar Halep’e saldırdı, Rus basını Erdoğan’a ateş püskürdü

Rus Tsargrad sitesinin başlığı: Erdoğan Putin’i kandırdı: Kremlin suskun, Türkiye Cumhurbaşkanı yine ihanet yolunu seçti

Savaşın yayılma eğilimi Türkiye için bir tehdittir

Toprak ve insan hayatı: Ben ikincisini daha çok önemserim, siyasiler ise genellikle toprağı seçer

Hayat ve ölüm üzerine biraz karamsar bir yazı

Almodovar’ın ölümü kabullenmek konusunu işleyen Yandaki Oda filmi ve T24'ün bir haberi

"
"