Rusya’da uzun yılbaşı tatili bitti. Bugünden itibaren başlayan, sadece yeni çalışma yılı değil, aynı zamanda zor ve ilginç olacağı belli bir siyasi dönem.
4 Aralık milletvekili seçimleri, geçen yılın, hatta belki de son yılların en önemli siyasi gelişmelerinden biriydi. Rusya lideri
Vladimir Putin’in ve onu destekleyen iktidar çevrelerinin 12 yıllık sürekli yükseliş çizgisi bir anda tersine döndü. Bir önceki seçimlerde oyların üçte ikisini alan Birleşik Rusya Partisi, bu kez yüzde 49 civarında seçmen desteği buldu. Pek çok ülkede iktidar partileri açısından çok ciddi bir başarı sayılabilecek bu oran, her ne kadar
“hukuki zafer” anlamına gelse de, Putin açısından
“moral ve siyasi bakımdan bir yenilgi”, ya da en azından
“halktan ciddi bir uyarı” olarak değerlendirildi.
Anlaşılan halk, yıllardır
“istikrarlı gelişme” ve
“yönetilebilir demokrasi” olarak savunulan gidişten yorulmuştu. 24 Eylül 2011’de Başbakan Putin’in Devlet Başkanı
Dmitriy Medvedev’le tekrar yer değiştireceğinin açıklanması, birkaç gün sonra da Putin’in
“Biz kendi aramızda buna dört yıl önce karar vermiştik” demesi, siyasi süreçte zaten fazlaca bir ağırlığı olmayan halkın, sistemden iyice soğuması ve iktidara tepkisinin artması sonucunu doğurdu.
Sonuçta bir önceki dönemde olduğu gibi Duma’ya yine dört (aynı) parti girdi; ama Birleşik Rusya’nın azalan sandalye sayısı (238), geçmişte kritik durumlarda iktidarla uzlaşabildiklerini defalarca kanıtlayan öteki partilerin temsilci sayısının yükselmesine yol açtı (
Gennadiy Zyuganov’un Komünist Partisi 92,
Sergey Mironov’un Adaletli Rusya Partisi 64,
Vladimir Jirinovski’nin Liberal Demokratik Partisi ise 56 milletvekili çıkardı).
* * *
Sağ, liberal ve Batı yanlısı güçler yenildi. Ancak demokratik özgürlük talepleriyle ortaya çıkan ve birçoğu internetten beslenen yeni bir muhalefet doğdu. Siyasi çizgisi net olmayan ve kendi içinde liberallerden milliyetçilere kadar çok farklı güçleri birleştiren bu muhalifler, Duma seçimlerindeki hileleri ve iktidarı protesto etmek için birçok kentte ve defalarca sokağa döküldü. Özellikle Moskova’daki 10 Aralık ve 24 Aralık mitingleri, uzun yıllardan sonra ilk kez on binlerce muhalifin alanlarda gövde gösterisi yapması olarak tarihe geçti.
İktidar saflarında belli belirsiz bir panik gözlendi. Yer yer muhaliflere yönelik eleştiri ve küçümsemelerin (Putin’in
“maymun adamlar” benzetmesi ve
“sokağa dökülenler Batı’dan para alıyor” açıklaması gibi) yanı sıra, Medvedev ve başka iktidar temsilcilerinin ağzından
“meydanların sesinin duyulduğu ve gerekli önlemlerin alınacağı”, “siyasi özgürlüklerin genişletileceği ve parti kuruluşundan başkan adaylığına kadar birçok prosedürün kolaylaştırılacağı”, “cumhuriyet ve yerel yönetim seçimlerinin tekrar başlatılacağı” yolunda açıklamalar geldi. İktidarın bazı önemli temsilcileri koltuklarını kaybetti, bazılarıysa yer değiştirdi. Bunlar içinde belki de en önemlisi,
“Putin döneminin siyasi sisteminin mimarı” ve
“yönetilebilir demokrasi” tezinin yaratıcısı olarak bilinen
Vladislav Surkov’un Kremlin danışmanlığından alınarak Başbakan Yardımcılığı görevine kaydırılmasıydı.
* * *
Şimdi gündemde 4 Mart devlet başkanlığı seçimleri var. Seçimlerin en güçlü adayı olan Putin’in - olağanüstü bir gelişme olmazsa - kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ama yüzde kaç oyla? Eğer
“yüzde 50+1 oy” alamazsa, ikinci tur düzenlenecek. Bu ise, iktidarın güç kaybının ve muhalefetin güçlenişinin önemli bir göstergesi sayılacak.
Daha sonra
“Arap baharı Moskova’ya ulaşır mı?”, “ekonomik krizle birlikte Kremlin de sarsılır mı?”, “Rusya Federasyonu parçalanır mı?” gibi sorular daha yakıcı olarak gündeme sürülecek.
Şu anda meydanlardaki tüm hareketlenmeye rağmen kendi içinde bölük pörçük durumdaki ve güçlü bir lidere sahip olmayan parlamento dışı Rusya muhalefeti, bu süreçte nasıl bir gelişme kaydeder; bunu zaman gösterecek.
Ama artık kimse 4 Aralık seçimleri öncesinde olduğu gibi, (1999’un son günü başa gelen ve iki dönem başkanlık yaptıktan sonra dört yıl da Medvedev’in gerisinden ülkeyi yönettiği savunulan) 59 yaşındaki Putin’in önümüzdeki iki dönem de Kremlin’de kalarak
“Brejnev’in rekorunu kıracağı” yolundaki siyasi bahislere kolayca giremiyor.