Euro Bölgesini oluşturan on altı ülkenin maliye bakanları, büyük olasılıkla bugün, Yunanistan için yardım paketini açıklayacaklar. Böylece Yunanistan’ın uzun zamandır devam eden ve üç aydır ciddi bir beklentiye dönüşen dış destek talebi de gerçekleşmiş olacak.
Şimdiye dek Yunan hükümetine ne miktarda destek verileceği konusunda somut bir rakam hiç dile getirilmemişti. Hafta sonu ilk kez İngiltere’den the Guardian, ülkeye 25 milyar euroya varabilecek bir yardım yapılabileceğini yazdı.
Ancak büyük olasılıkla bugün yapılacak açıklamada bir rakam telaffuz edilmeyecek. Bugün duyacaklarımız muhtemelen detaylı bir yol haritası ve bu haritada yer alan politikaların her bir adımı gerçekleştiğinde AB’den bir yardım geleceği ifadeleri olacak. Bunun görünüşteki nedeni, Yunanistan’ın mali yardım istemiyor olması. Ama gerçek neden farklı olabilir. Çünkü özellikle Almanya’nın Yunanistan’a nakit para vermek istemediği aşikar.
AB’den gelecek yardımın net bir tutar içermeyecek olması bile Yunan ekonomisi için sorun olmayabilir. Çünkü, zaten borçlanabilen hükümetin yaşadığı önemli bir sorun borçlanma faizinin çok yükselmiş olması.
Bu yıl 53.2 milyar euro borçlanma ihtiyacı olan Yunanistan’ın mevcut kredi notları, Fitch ve Standardard&Poors tarafından BBB+, Moody’s tarafından A2. Yunan hükümeti hala AB içinde en yüksek faizle borçlanan hükümet. Bugün gelecek açıklamanın en büyük faydası, borçlanma maliyetlerinin aşağı inmesi olacaktır.
Yunanistan bir taraftan 300 milyar euroya ulaşan dış borçlarını indirmeye bir taraftan da bütçe açığını azatlaya odaklanacağı yakın dönemde, diğer Avrupa ülkelerine göre daha zor bir yıl geçirecek. Zira hem hükümetin eli bağlı, hem de alınan tedbirler nedeniyle halkın harcanabilir geliri azalıyor.
Hafta sonu The Guardian’da yazan başka bir şey ise, AB’nin tek başına bir mali yardım vermeyeceği, ancak üye ülkelerin ayrı ayrı krediler ya da kredi garantileri vereceği idi. Daha önce bu konuda yazdıklarımı okuyanlarınız hatırlayacaktır; ben baştan beri bu tür bireysel (her ülkenin ayrı ayrı) bir hareketin daha doğru olacağını düşünüyorum.
AB’nin toplu halde yardım yapma gibi bir görevi yok. Görevi olmadığı gibi, bu tür bir desteğin başarısız olması sonucunda birliğe zararı büyük olacaktır. O nedenle ta en başından bu tür bir yöntem seçilmeliydi.
Bakalım, beklendiği gibi, bugün bir açıklama gelecek mi?
İyi haftalar