Türkiye’de bireysel yatırımcının üç klasik yatırım aracı vardır: mevduat-repo, altın ve döviz. Haber ve yorumlarda ön sıralarda yer alsa da hisse senedini tercih edenlerin sayısı az.
Son yıllarda ABD ve Avrupa başta olmak üzere hızlı yayılan ve Türkiye’de de dikkat çeken yeni bir piyasa var: Foreks (forex) ya da FX piyasası. Bu piyasa başta ana para birimleri olmak üzere, birçok paranın kendi aralarındaki değer değişimine bağlı olarak alım satımının gerçekleştiği bir piyasa.
Türkiye’de ortalama bir insan, işlerin kötüye gideceğini düşündüğünde, ABD doları ya da euro satın alır. Bunun karşılığında ise banka ya da döviz bürosuna TL ödeme yapar. Çünkü, TL’nin ABD dolarına karşı değer kaybetmesini bekliyordur. Peki, aynı insan, Meksika ekonomisinin krize gireceğini ve pezonun dolara karşı değer kaybedeceğini düşünürse ne yapabilir? Ben cevaplayayım: İsterse uzaktan izlemeye devam eder, isterse foreks piyasasında Meksika pezosu satıp ABD Doları alabilir.
Foreks piyasası, çok sayıda para birimi üzerinden 24 saat işlem yapılan bir tezgahüstü piyasa. Yani kurulu bir borsası yok. Fakat öyle büyük bir piyasa ki; günlük işlem hacminin 2 trilyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Dünyada bir yılda yapılan üretimin değerinin 60 trilyon dolar olduğunu hatırlatmama izin verin; böylece piyasanın ne kadar büyük olduğunu anlatmam daha kolay olur.
Foreks piyasasının bu denli büyük olmasının birkaç nedeni var. Birincisi, herkese açık olması ve kolay bir hesap açma işleminin ardından alım-satıma başlanabilmesi. İkincisi, bu piyasadaki işlemlerin kaldıraçlı olması. Yani örneğin, 3000 euro ile 30.000 euro tutarında işlem yapılabilmesi. Üçüncüsü, piyasanın 24 saat işliyor olması. Böylece, sadece gün içinde değil gece yarısında da işlem yapılabilmesi. TL bazlı işlemlerde de bunu görüyoruz. Bazı kanalların alt köşelerinde gece saatlerinde de TL kurlarının değiştiğinin farkındasınız değil mi? Bunun nedeni birkaç yıldır dolar/TL, Euro/TL işlemlerinin 24 saat yapılıyor olması Buna bağlı olarak dördüncü bir neden ise, bulunulan ülkede piyasalar kapalı olsa bile, o saatte açık olan diğer piyasalardaki gelişmelerin fiyatlanabilmesi. Piyasayı büyüten bir etken ise alım-satım komisyonlarının çok düşük olması.
Şöyle bir örnek vereyim: Diyelim ki, Almanya’da açıklanan büyüme oranı beklentilerin üzerinde geldiği için, sabah saatlerinde 1.33’lerde olan Euro/Dolar paritesi gece yarısında 1.34’e kadar yükseldi. Foreks piyasasında işlem yapan bir yatırımcı 1.33’ten 50.000 euro alsa ve bunu 1.34’ten satıp dolara çevirse 500 dolar kar ederdi.
Bunları söyledikten sonra piyasa hakkında birkaç acı gerçekten de bahsetmem gerekir.
İşlemlerin kaldıraçlı yapılıyor olması, birçok küçük yatırımcı için oldukça çekicidir. Birçok aracı kurum yatırılan paranın 50 katına kadar işlem yapma hakkı tanır. Yatırımcılar da genellikle bunu kullanırlar.
Ancak, kaldıraç karınızın olduğu kadar zararınızın da o kadar büyük olabileceği anlamına gelir. Dolayısıyla aldığınız para %2 değer kaybederse tüm paranız tükenmiş demektir. Ayrıca bu aracı kurumlar üzerinde bir denetim-gözetim mekanizması yok. Şirketin batması, paranın da uçması demek. Birkaç yıl önce birinde olduğu gibi, piyasadaki en büyük şirketlerin bile batma olasılığı var ve bu durumda sizin paranız da onlarla gidiyor.