Bundan tam on yıl önce bugünlerde Türkiye’nin 2000 yılı ihracatının 28 milyar dolara yaklaştığı haberleri yapılıyordu. 2002’de 36 milyar doları, 2005’te 73 milyar doları aşan ihracat 2008 yılında 132 milyar dolar ile zirvesine ulaştı. Sonra kriz geldi ve 2009 ihracatını102 milyar dolara düşürdü. 2010’da ise Avrupa’daki krize rağmen OVP hedefini aşan ihracat 114 milyar dolara ulaştı.
Aynı süreçte Türkiye’nin ithalatında da ciddi bir artış yaşandı. 2000’de 54 milyar dolar ithalat, 2010’da 183 milyar dolar civarında bir büyüklüğe ulaşmış (henüz açıklanmadı); Türkiye 2010’da mal ticaretinde 70 milyar dolara yakın açık vermiş olacak.
70 milyar dolar Ermenistan milli gelirinin 8 katına, Gürcistan milli gelirini 7 katına, Bosna-Hersek’in 4 katına, Ürdün ve Güney Kıbrıs ekonomilerinin 3 katına denk gelen bir büyüklük.
70 milyar dolar, Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımların neredeyse dörtte üçüne denk gelen bir büyüklük.
70 milyar dolar ile İş Bankası, Akbank, Garanti Bankası ve Yapı Kredi Bankasının tamamı alınabilir.
70 milyar dolar ile Güneydoğu Anadolu Projesi gibi iki proje daha tamamlanabilir.
70 milyar dolar Türkiye’nin 2010 yılı dış ticaret açığı…
Neden Açık Veriyoruz?
Herşeyden önce şunu bilmek gerekiyor: Türkiye ilk kez dış ticaret açığı vermiyor. 88 yılın 72’sinde açık verdik. Ayrıca sadece 2010’da değil, 2008’de açığımız 70 milyar dolardı.
İkinci olarak, Türkiye dünya üzerinde dış ticaret açığı veren tek ülke değil. Ülkelerin neredeyse yüzde 60'ı dış ticaretinde açık veriyor. Bu oran gelişmiş ülkelerde daha da yükseliyor.
Ancak bunlar Türkiye'nin verdiği yüksek açık için bir mazeret olamaz.
Kayserililerin söylediği çok sayıda şey arasında birini çok beğenirim. Derler ki: “Mal satılırken değil alınırken para kazanılır”.
Ama biz, Türkiye'de yaşayan 73 milyon kişilik aile, giderek sattığımızdan fazlasını almaya başladık.
Dün, Dış Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, daha önce hiç yapılmamış birşey yaptı ve Türkiye'nin ithalat yapısını, ithalatın nedenlerini ve bunu azaltmak için neler yapıldığını anlattı. Oysa genellikle bir Dış Ticaret Bakanından alışık olduğumuz şey ayda bir kez ihracatın ne kadar arttığını dinlemek olurdu.
Dış ticareti sadece ihracat ve ithalattan ibaret görmememiz gerekiyor. Özellikle ithalat bir ekonominin sanayi üretiminden istihdam piyasasına, devletin ve halkın ödemek zorunda kalacağı yüksek faiz oranından vergilere kadar herşeyine etki ediyor.
Bakın, Çin Devlet Başkanı dün ABD'ye gitti. Bu ziyaretin neredeyse tek bir amacı var; o da Yuan'ın değerine odaklanan dış ticaret ilişkileri. Bugün birçok anlaşmanın imzalandığını göreceksiniz.
Dünya artık ticaret etrafında dönüyor.