Dün gece, Tayfun Hoca’nın geçen hafta yorum rekorları kıran “Öyle Güzel Cemile ki” yazısında adı geçen kahramanı bu haftada kaçıracağımı düşünerek eve döndüm. Yine de, bir umutla kanalı aramaya başladım ama gördüğüm Cemile değil, Hüsnü Mübarek’ti. Büyük bir hayal kırıklığı olduğunu söylememe gerek yok sanırım.
“Buna da şükür” dedim çünkü bir haftadır bütün dünyanın konuştuğu yaşlı adam canlı yayında devlet televizyonundan Mısır halkına ve dünyaya sesleniyordu.
Birkaç saat önce Mısır’da tekstil yatırımı olan bir arkadaşımla konuşmuştum. İnsanlar bir haftadır gösteri yapıyorlar ve protesto ediyorlardı ama dediğine göre Mübarek’in istifa edeceğine inananların sayısı giderek azalıyordu. Ben ise tam tersi görüşteydim, bugün ya da yarın istifanın geleceği düşünüyordum.
Mısır’ın otuz yıllık devlet başkanı Hüsnü Mübarek’i konuşurken gördüğümde “Hah” dedim, “İşte istifa ettiğini açıklayacak”. Herkesin sustuğu bir andı. Tahrir Meydanı’nda toplanan 2 milyon Mısırlı da protestolarına ara verdi. Gözler ve kulaklar, 82 yaşındaki Mübarek’teydi.
Beş dönemden beri Devlet Başkanı olan Hüsnü Mübarek, Mısır’a ve halkına yeteri kadar hizmet ettiğini, bir defa daha aday olmayı düşünmediğini, iktidarı huzur içinde devretmek için görev süresinin bitimine kadar görevinin başında kalacağını söyledi.
Altını çizdiği bir nokta da ülkesine hizmet etmiş bir asker ve devlet adamı olarak Mısır’ı terk etmeyi düşünmediği oldu. Konuştu, konuştu, konuştu ama ağzından ‘istifa’ diye bir şey çıkmadı.
Tahrir meydanında suskunluk kısa sürdü. Herkes yeniden Mübarek aleyhine tezahürata başladı, silahlar ateşlendi. Bir süre Mübarek’in konuşmasına bağlanan televizyon kanalları, konuşmanın bitimini takiben kameralarını Mısır meydanlarına çevirdi. Açıklamadan memnun olmayan muhalifler, Cuma günü Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na yürüyecekler.
Bir süre düşündüm. Eğer istifasını açıklamayacaksa Mübarek neden konuşmuştu? Söyleyeceği hiçbir şeyin kendine karşı gelişen tepkileri ortadan kaldırmaya yeterli olmayacağını bilmiyor muydu? Halkın açıkça gitmesini istediğini bile bile neden Eylül ayında seçimler yapılana dek görevde kalmak istemişti? Dahası, yıllardır en büyük müttefiki olan ABD’nin Başkanından gelen “artık görevi bırakmalısın” mesajına rağmen, neden bu yolu seçmişti?
Eğer bir koltuk sevdası yoksa, büyük olasılıkla Mübarek, son bir ayda gelişen tepkilerin zamanla yerini sakinliğe bırakacağını umuyor. Bu umut, sekiz ay daha görevde kalma isteğinden ziyade, kendine duyulan nefretin yumuşamasına yönelik bir umut. Çünkü Mübarek ve ailesinin gayrimenkul, altın, nakit ve banka hesaplarından oluşan 40 milyar dolarlık serveti olduğu ve banka hesaplarının İngiltere, ABD, Dubai, İsviçre ve Almanya’da bulunduğu düşünülüyor.