19 Şubat 2009 günü Para Politikası Kurulu, faiz oranları 1.5 puan daha düşürerek 11.5’e indirmişti. Geçtiğimiz gün kurulun yaptığı toplantının özeti açıklandı. Toplantı özeti önemli bir belgedir. Hem, faiz politikasının geleceğine yönelik ipuçları verir, hem de enflasyon başta olmak üzere ekonomik gelişmelere yönelik olarak Kurulun görüşlerini yansıtır.
Çarşamba günü açıklanan özette öne çıkanları şöyle sıralayabiliriz
• Enflasyonda düşüş eğilimi devam edecek. Önümüzdeki aylarda düşüş hızlanabilir.
• İşsizlikteki artış devam edecek. Tarım-dışı işsizlik en yüksek değerlerine ulaşabilir.
• İç ve dış talepte toparlanma uzun zaman alacak. Son dönemde Türkiye’de kamu harcamalarındaki artışa rağmen, iç talepte artış yoktur ve canlanma yavaşça gerçekleşecektir.
• Bundan sonraki faiz indirimleri duruma göre, daha küçük olabilir.
• Kamu kesimi borçlanma gereği yükselebilir.
Merkez Bankası ne demek istiyor?
Enflasyondaki gerilemenin birden çok nedeni var. Bunlar kriz nedeniyle talebin gerilemesi, sanayi üretiminin gerilemesi, işsizliğin artması, emtia fiyatlarındaki düşüşler, yatırımların yavaşlaması olarak özetlenebilir. Kurdaki artışın enflasyon üzerindeki etkisi sınırlı kalıyor, çünkü ithalat geriliyor. Türkiye’de ithalatın çok büyük bir bölümünü enerji ve yatırım malları oluşturur. Petrol ve doğalgazın fiyatındaki düşüş, enerji ithalatını parasal anlamda azaltırken; iç ve dış talepteki gerileme ise yatırım malları ithalatını miktar bazında azaltıyor.
Son verilere göre işsizlik oranı %12.3’e, tarım dışı işsizlik oranı %15.4’ yükseldi. 16 Mart’ta açıklanacak olan yeni oranların bunlardan daha yüksek olması bekleniyor. Çünkü Türkiye’de işsizlik oranları üç ay gecikmeli açıklanıyor ve gelecek yeni oranlar Aralık 2008’e ait olacak. İşsizliğin artmaya devam etmesi, tüketimdeki canlanmayı geciktirici bir etkiye sahip.
Son dört ay içinde Kurul, faiz oranlarını 16.75’ten 11.50’ye çekti. Faiz indirimleri, toplantılar öncesi yapılan hemen her ankette ortaya çıkan tahminlerden büyük oldu. Bununla birlikte, bankaların kredi faiz oranlarında henüz bir gerileme yok. İçinde bulunduğumuz ortamda bankaların kredi faizlerini aynı oranda düşürmelerini beklemek zor. Bu tür bir hareket ancak, belirsizliğin ortadan kalkması ile başlayabilir. Söz, banka kredilerinden açılmışken, bir noktayı hatırlatmak isterim.
13 Şubat’ta yazdığımı tekrarlayayım:
Ödeyeceğiniz vadeye kadar hangi paranın değer kaybetmesini bekliyorsanız, kredinizi o para cinsinden almalısınız. O gün, dövizle borçlanmak isteyenler için Japon yeninin uygun bir seçenek olabileceğini söylemiştim. 13 Şubat’ta yen ile borçlanmış olsaydınız, bugün dolar ile borçlananlara göre yaklaşık %10 avantajlı olurdunuz.
Kamu kesimi borçlanma gereğinin yükselmesi, mevcut bono-tahvil faizlerinin fazla düşmeyeceğine işaret ediyor. Borçlanma gereği muhtemelen yaz aylarında artmaya başlayacaktır. Elinizde bono veya tahvil bulunduruyorsanız, birkaç ay içinde size uygun bir fiyattan satıp, faizlerin yeniden yükselmesini bekleyebilirsiniz. Şimdilik, satış için uygun zaman IMF ile anlaşma yapılacak dönemi gösteriyor.