Geçen hafta Cuma sabahı Türkiye İstatistik Kurumu, Ocak ayı dış ticaret verilerini açıkladı. TÜİK verisine göre Ocak ayı ihracatı 7 milyar 864 milyon dolar. Ancak Şubat ayı başında Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan Ocak ayı ihracatı 7 milyar 912 milyon dolardı. Yani arada 48 milyon dolara yakın bir fark var. Bu farktan ziyade öne çıkan tezat, TİM verisine göre ihracatımızda geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12 artış varken, TÜİK verisinin binde 3 gerilemeye işaret ediyor olması.
TÜİK verisi ile TİM verisinin aynı olmaması doğal. Çünkü iki kurum farklı ölçüm yapıyor. TİM verisi, ihracatçı birliklerine ait kayıt rakamlarının toplamından oluşuyor. Ancak neredeyse bir ay sonra açıklanan TÜİK verisinin, ihracatçı birlikleri verisinden üç farkı var.
Birincisi, TÜİK verisi gerçeklemiş ihracatı gösteriyor.
İkincisi, TÜİK verisi, birlikler üzerinden yapılmayan altın ihracatını da kapsıyor.
Üçüncüsü TÜİK verisi limanlarda dağıtılan kumanyaları da içeriyor.
İşte bu nedenlerle TÜİK verileri az da olsa, hemen her zaman TİM verisinden daha yüksek oluyor. Fakat geçen hafta bunun tam tersini gördük. Yani, TÜİK verisi Tim verisinden daha düşük çıktı. Görmeye pek de alışık olmadığımız bu tabloyu ortaya çıkaran üç neden var.
2009 yılının ilk ayları krizin en sert dönemiydi. İçeride Dolar/TL kuru oldukça yükselmişti. Bu da dolar bazında yüksek olan altın fiyatlarını daha da yukarı çekmiş ve elinde altın bulunanlar altınlarını satmıştı. Bu nedenle geçen yılın ilk aylarında Türkiye büyük miktarda altın ihraç etti.
Ocak 2009’da bu alandaki ihracatımız 1 milyar 35 milyon dolardı. Ancak, bu yıl Ocak ayında altın ihracatı geçen yıla göre çok daha düşük düzeylere indi ve 233 milyon dolar oldu. İşte bu gelişme TÜİK verisindeki azalmanın en önemli nedeni. Fakat bu yalnız başına aradaki farkı açıklamaya yeterli değil.
TİM’in açıkladığı ihracat verisi, işletmelerin İhracatçı Birliklerine giderek, kabaca: “Biz bu kadar ihracat yapmak istiyoruz” şeklindeki beyanlarına ve kayıt altına aldırdıkları rakamlara dayanıyor. Ancak, nadiren de olsa beyan edilen bu ihracatın hiç gerçekleşmeme olasılı var. Ayrıca, beyan edilen ihracatın ileri bir tarihe, örneğin bir hafta sonraya sarkma olasılığı da var. Söz konusu hafta ay sonuna gelirse, beyan edilen ihracat da sonraki ay gerçekleşmiş oluyor. Dolayısıyla Ocak ayında kayda girdiği için TİM verisinde yer alan, ama Ocak ayında gerçekleşmediği için TÜİK verisinin kapsamadığı bir miktar ihracat söz konusu.
İşte bu nedenlerle, TİM verisine göre 2010 Ocak’ta ihracat 2009 Ocak’a göre 861 milyon dolar artış gösterirken, TÜİK verisine göre aynı dönemde 21 milyon dolarlık gerileme var.
Bu Bir Sorun mu?Kamuoyundaki algılama farkları nedeniyle bu bir sorun. TİM, ihracatımızda artış var derken, TÜİK düşüş var diyorsa, ortada bir sorun var demektir.
Hatırlamakta güçlük çekebilirsiniz ama TİM, Ocak ayının ilk günlerinde 2009 yılı toplam ihracatını açıkladığında, ekonomi haberlerinde ihracatın 100 milyar doların altında kaldığını görmüştük. Oysa ay sonunda TÜİK tarafından resmi veriler açıklandığında ihracatın 102 milyar 160 milyon dolara ulaştığını öğrendik.
TÜİK’in açıkladığı veri, 170 ülkenin üye olduğu Dünya Gümrük Örgütü (WCO) tarafından geliştirilen ve ticarete konu olan malların isimlendirildiği, numaralandırıldığı harmonize sisteme dayanıyor. Bütün ulusal ve uluslar arası resmi istatistiklerde önümüze çıkan veri de TÜİK’in ilan ettiği veri.
İşte bu nedenle TİM tarafından her ay başında önceki aya yönelik olarak açıklanan ihracat verisini bir ‘öncü gösterge’ olarak algılamak gerekir.
TİM bu sabah, Şubat ayı (öncü) ihracat verisini açıklayacak.