Günlerdir Türkiye ekonomi gündeminin ilk maddesini döviz kurlarındaki artış oluşturuyor. Ben de son günlerde bu konu hakkındaki düşüncelerimi yazdım. Bugün, hem bunları toparlamak, hem de geleceğe yönelik daha sistemli tahminler yapmanıza yardım etmek amacıyla döviz kurlarını yükseltebilecek ve düşürebilecek muhtemel gelişmeleri sıralamak istiyorum.
Yeni Banka Haberleri: Şu ana kadar dünya mali sektöründe kan kaybını durdurmak için 10 trilyon dolara yakın fon ayrıldı. Buna rağmen, kötü haberler gelmeye devam ediyor. Önümüzdeki haftalarda banka ve şirketlerdeki görünüm, Türkiye’deki döviz kurlarını etkileyecek en önemli faktör. Kötü haberler kurları yukarı itecek, iyi haberler aşağı çekecektir.
Yerel Seçim Sonuçları: Gündem yavaşça erken seçime doğru dönüyor. Özellikle kriz nedeniyle AKP oylarına gerileme olması şaşırtıcı olmaz. Ancak bu gerileme beklentilerin çok üzerinde olursa, erken seçim söylentileri artacaktır. Erken seçim olsun olmasın, bu yöndeki söylentiler, kuru bir miktar yukarı itebilir.
IMF: IMF anlaşması, döviz kurları açısından, yurt dışı haberlerle birlikte en önemli faktör. Büyük olasılıkla Nisan ayı sonunda IMF ile bir anlaşma yapılacaktır. Bu da kur baskısını hafifletecektir. Ancak, bugünkü verilerle, anlaşma yapılmaması durumunda, bu durumun iç piyasalardaki tansiyonu çok yükselteceğini söyleyebilirim.
Yabancı Yatırımlarda Azalma: Bu yıl mali kriz nedeniyle tüm dünyada gelişmekte olan ülkelere gidecek yatırımların 160 milyar dolar civarında olması bekleniyor. Dolayısıyla Türkiye’ye gelecek yatırımlarda da önemli bir düşüş olacaktır. Bu, kur üzerinde yükseliş yönlü bir baskı yaratabilir.
Ekonomik Önlemler: Şu ana dek krizin etkilerini hafifletmek amacıyla, irili ufaklı kırka yakın önlem açıklandı. Bunlar içinde en fazla öne çıkanlar cansuyu kredileri, sosyal güvenlik işveren priminin indirilmesi ve kısa çalışma ödeneği. Oysa piyasa daha geniş kapsamlı paketler bekliyor. Gelen işaretler bu tür önlemlerin iki ay içinde açıklanabileceğini gösteriyor.
Merkez Bankası: Merkez Bankası’nın döviz satış ihalelerine yeniden başlaması kurdaki yükseliş baskısını hafifletecektir. Satışların günlük 50 milyon dolarla sınırlanması piyasa dengesinin sağlanması açısından yeterli görünüyor. Zaten, önemli olan satışın miktarından çok, bankanın varlığını hissettirmesi. Ancak, düşürülen faiz oranları, gelecek aylarda kuru düşük tutma konusunda geçtiğimiz yıllardaki gibi koruyucu bir etki yapmayacaktır. Bununla birlikte, düşük faiz oranı, hem yurt içi üretimi destekleyecek hem de ihracatçıların önünü açacaktır. Gerileyen dış talep ihracatı azaltıyor olsa da, kurda aşırı dalgalanma yaratmayan bir yükseliş ihracatçının lehinedir.
Mevcut Kur Seviyesi: Yaz aylarında dolar/TL 1.15’e kadar gerilemişti. Pazartesi 1.8250’ye kadar yükseldi. Dün, 1.7350’den kapandı. Mevcut durumda, dolar zaten %50 yükselmiş ve tüm zamanların en yüksek değerine çıkmış durumda. Bu durum, kesinlikle doların daha fazla yükselmesine engel değil. Ancak, yükselişin sürekli olmayacağını göstermesi açısından önemli.
Nisan-Mayıs Beklentisi: Geçmiş veriler, uluslar arası piyasanın Mart ayında kötü, Nisan ve Mayıs aylarında iyi performans gösterdiğini ortaya koyuyor. Gelecek ne gösterir bilinmez ama şu anda Türkiye’de de beklentiler seçim sonrasında piyasalarda iyileşme olacağı yönünde.
Dövizi yükseltecek faktörler |
Dövizi düşürecek faktörler |
Yeni banka batışları |
Dışarıdan gelecek iyi haberler |
Erken seçim olasılığı |
IMF ile anlaşma yapılması |
IMF ile anlaşma yapılmaması |
Ekonomik önlemler |
Yabancı yatırımlarda azalma |
Merkez Bankası müdahalesi |
|
Mevcut kur eviyeleri |
|
Nisan-Mayıs beklentisi |
Şimdi bu faktörlere göre bazı senaryolar kuralım:
Senaryo 1: En iyimser senaryoya göre, bu aydan itibaren yurt dışından yeni banka batışlarına yönelik kötü haberler gelmeyecek. Nisan ve Mayıs aylarında mali piyasalarda toparlanma başlayacak. Seçim sonuçları erken seçimi gündeme getirmeyecek ve hükümet, IMF ile anlaşma yapmanın yanında, iç talebi canlandırmaya yönelik yeni önlemler alacak. Bu senaryoya göre yaz aylarında dolar 1.40’a, euro 1.85’e kadar gerileyebilir.
Senaryo 2: En kötümser senaryoya göre, alınan tüm önlemlere rağmen, bazı büyük bankalar ya iflas isteyecek ya da kamulaştırılacak. Resesyon çok daha uzun sürecek. Merkez Bankası’na rağmen, Türkiye’de döviz talebi artacak, para çıkışı hızlanacak. AKP, yerel seçimlerden önemli oy kaybıyla çıkacak ve erken genel seçim gündeme gelecek. IMF ile anlaşma yapılmayacak. Bence bu senaryonun olasılığı düşük. Fakat yine de gerçekleşirse, dolar yaz aylarında kısa zamanda 2.30, euro ise 3 TL’ye yükselebilir.
Senaryo 3: Bana göre gerçekleşme olasılığı en yüksek olan senaryo bu. Nisan ve Mayıs aylarında dış piyasalarda geçici bir iyileşme görülecek. Yaz aylarında sert olmayan yeni bir gerileme süreci başlayacak. Sonbahardan sonra ise mali piyasalarda orta vadeli ve ılımlı bir iyileşme göreceğiz. Bununla birlikte, reel sektörde toparlanma daha geç olacak.
Türkiye’de seçimden sonra hükümet IMF ile anlaşacak ve yeni önlemler açıklanacak. Bu önlemler daha çok yurt içi talebi artırmaya yönelik olacak. IMF anlaşması arifesinde ve anlaşmayı izleyen ilk günlerde dolar kurunda ve bono-tahvil faizlerinde bir gerileme görülecek. Dolar kuru o dönemde 1.50’nin altına sarkabilir. Fakat dış etkiler ve kamunun borçlanma ihtiyacı nedenleriyle yaz aylarında döviz ve faizlerde sert olmayan yeni bir yükseliş başlayacak.
Piyasaları etkileyen birçok faktör var. Ben, güncel ve kendimce önemli olanlara göre en iyi, en kötü ve en olası senaryolarımı kurmaya çalıştım. Kendinize göre bunları çeşitlendirebilir ya da değiştirebilirsiniz. Ancak önemli olan, farklı senaryolara göre beklentileri şekillendirmektir.