Geçen yıl 110 milyar euro ile tarihin en büyük kurtarma yardımını alan ülke, bugün yardımın üzerinden sadece bir yıl geçmesine rağmen, yeniden sırat köprüsüne çıktı. Aslında çıkarıldı demek gerekiyor belki de.
Son iki hafta içinde uluslararası medyanın bir numaralı gündem maddesi haline gelen Yunanistan ekonomisi için yeni bir dönüm noktasına yaklaşıyoruz.
Doğrusu, ben hala Yunanistan’ın ne euro bölgesinden ayrılacağını ne de borçlarını ödeyemez duruma düşeceğini düşünüyorum. Bu inancım, ekonomisinin güçlü olduğunundan değil, diğer euro bölgesi üyelerinin buna izin vermeyeceğinden kaynaklanıyor.
Yunanistan’ın iflası kendinden çok Euro Bölgesi üyelerine zarar verecektir. Doğrudan zarar, ödenmeyecek olan 400 milyar dolara yakın borcun büyük kısmının Avrupa bankaları, emeklilik fonları ve sigorta şirketlerini etkileyecek. Tabii Yunanistan’ın yeni para babası olan Avrupa Merkez Bankasını da unutmamak gerek. Borçların ödenmemesi, bu kurumların da alacaklarının buharlaşması demek. O zaman kendi mali tablolarını iyileştirmek için sermaye artırımı yapmak zorunda kalacaklar ve bunun için birkaç yıl boyunca sadece maliyeti fonlamak için çalışacaklar.
Euro Bölgesinden ayrılıp eski para birimi olan drahmiye dönmek ikinci ihtimal. Normal şartlar altında çok da mantıklı görünüyor. Ama, bunun için Euro Bölgesi üyelerinin bir seçim yapması gerekir: tamam mı devam mı seçimi! Çünkü Yunanistan’ın ayrılması bir taraftan üzerinde on yılların emeği olan sistemin yıkılmasının önünü açacak, bir taraftan da, diğer ülkelerin de sistemden ayrılmasına zemin hazırlayacak.
Bir ihtimal daha var. O da yeni tasarruf tedbirleri alınmasına mütekabil, borçların yeniden yapılandırılması. Benim için en olası seçenek baştan beri bu. Aksine işaret eden tüm açıklamalara şu ana dek mesafeli yaklaştım. Ancak, dün Avrupa Komisyonu’nun Yunan üyesi Maria Damanaki’den gelen açıklama büyük bir soru işareti bıraktı kafamda: “Ya yeni tasarruf tedbirleri alacağız ya da drahmiye döneceğiz” Her ne kadar kendisi Yunan hükümetini temsil etmese de Damanaki’nin sözleri şimdiye dek en üst düzey açıklamayı yapan kişi olması açısından önemli. Ama yine de ben yunan tarafı istese de drahmiye dönüşün mümkün olmayacağını düşünüyorum.
Ve kendi kendime soruyorum...
Acaba son iki haftadır Yunanistan hakkında yapılanlar manipülasyonla karışık bir spekülasyon mu? Bunlar, ülkeyi ve halkını daha sert tasarruf tedbirlerine zorlamak için girişilen bir göz korkutma operasyonu olabilir mi? Bunu yaparken piyasada oluşturulan dalgalanma ile kısa dönemli bir vur-kaç hamlesine girişilmiş olabilir mi?