Geçtiğimiz günlerde TPAO Genel Müdürü, Karadeniz’de 2018-2019 gibi üretime başlanırsa 2023’te, petrol ithal etmeyen bir ülke haline gelinebileceğini açıkladı. Bu açıklama, ithalatının %20’sinden fazlası enerji ürünlerinden oluşan Türkiye için oldukça ilgi çekici bir haberdi.
Varlığı mı dert, yokluğu mu? Hiç kaynak laneti diye bir terim duymuş muydunuz? İşte şimdi duydunuz. Kaynak laneti basitçe, maden, petrol, doğalgaz gibi kaynaklar açısından zengin ülkelerin, bu kaynakların nadir olduğu ülkelere göre daha az büyüme ya da daha zayıf kalkınma eğilimine sahip olduğunu ifade etmek için kullanılan bir terim.
Bunu okuyunca eminim aklınıza gelen ilk örnek petrol rezervlerinin bolluğu açısından Orta-Doğu ülkeleri olmuştur. Haklısınız, hemen herkesin aklına gelen ilk örnek bu. Dünya petrol rezervleri sıralamasında Suudi Arabistan, İran, Irak, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri en başta gelen ülkeler. Dünya ham petrol rezervlerinin yaklaşık %56’sının Orta-Doğu bölgesinde olması, ancak bu ülkelerin yüksek milli gelirlerine rağmen gelişmişlik açısından nispeten geride kalmaları insanların aklına gelen ilk örnek olmasının ana nedeni sanırım. Tabii ki; buna başkalarını da eklemek mümkün. Ama, yazının konusu bu değil.
Enerji faturası Türkiye’nin 2008 yılı ham petrol ithalatı yaklaşık 15,6 milyar dolar. Buna, benzin, motorin, fuel oil, yağlar, doğalgaz ve lpg eklenince fatura 44 milyar dolara yükseliyor. Diğer bazı kalemleri hariç tutarsak, toplam enerji ithalatımızın 44 milyar dolar olduğu söylenebilir. Bu kısaca, toplam ithalatın %22’si, ihracatın %33’ü, 2008 yurtiçi hasılasının %6’sı demek. Yani oldukça yüksek bir tutar.
2000 yılında 8.6 milyar dolar olan enerji ithalatımız 2008 yılına dek yaklaşık beş katına ulaşmış durumda olmasına rağmen, bu miktar bazında da aynı oranda artış anlamına gelmiyor. Çünkü uluslar arası piyasada enerji fiyatları ABD Doları ile belirleniyor. Ancak son yıllarda hem enerji fiyatlarının artması, hem de Doların değer kaybetmesi, Türkiye’nin enerji faturasını daha da kabarttı. Aşağıdaki grafikte bunu daha açık görebilirsiniz. Dolar bazında ithalatımız 44 milyar dolara yükselmiş olmasına rağmen, Euro bazında30 milyar Euro’ya çıkmış.
Son yıllarda enerji faturasındaki artışın, fiyata bağlı olduğunun bir göstergesi de ham petrol ithalatmızın miktar olarak düşüyor olmasına rağmen, değer bazında yükselmesi. Enerji ithalatı içindeki en önemli kalem ham petrol denebilir. 2000 sonrası dönemde hep 20 milyon tonun üzerinde ithalat yapılmış. Miktar bazında en çok ithalat 2003’te yapılmış ve bundan sonra gerilemeye başlamış. Ancak fiyatlardaki hızlı yükselme nedeniyle, daha miktarda ithalata rağmen, ham petrol için geçen yıl yaklaşık 16 milyar dolar ödenmiş.
Şimdi gelelim 2023’eBir an için TPAO Genel Müdürünün söylediklerinin gerçek olduğunu varsayalım. Hatta bunun 2023’te değil, 2008’de olduğunu varsayalım. Sadece ham petrol değil, işlenmiş ürünlerde, doğalgaz ve lpg’de de tüm üretimin içeride yapıldığını düşünelim. Bu durumda, dış ticaret açığı 70 milyar dolardan 35 milyar dolara, cari açık 0’a inerdi. IMF’den gelmesi beklenen krediden daha fazlası sadece bir yılda tasarruf edilirdi.
Türkiye şu ana dek kaynak zengini bir ülke olsaydı, bunun lanetinden etkilenir miydi bilinmez. Biz önce kaynağı görelim, lanetini sonra düşünürüz.
İyi Bayramlar!