İnsan ilginç bir varlık.
Kendini bildiği an itibarı ile her gece merak, hayret, heyecan ve korkuyla gökyüzünü seyretti.
Yaratıcılarını orada bulmayı umdu.
Ve sonra onları kendi aklıyla yarattı.
Daha sonra da her keşfettiği gök cismine bir tanrısını yerleştirdi: Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn, ilk yerleşenler. Merkür, tanrılar kralı Jupiter'in en genç ve en hızlı oğlu. Venüs, Roma mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçası. Jüpiter ve Juno'nun oğlu Mars, Roma savaş tanrısı. Satürn, Jüpiter'in babası; tarım, bereket ve bilgelik sembolü.
Tüm gezegenler içinde sadece Dünya tanrı ismi değil. O, insanın evi.
Gökyüzünü kendi yarattığı tanrılarına adaması, ilk dönem insanının en sıradışı yaratıcılığı olmalı.
İlk başlarda çıplak gözle görülen gezegenlere Roma tanrıları yerleşti. Daha sonra yerleşenlerden Uranüs ise ilk Yunan tanrısı.
Uranüs’ten uranyum, Pluton’dan plutonyum!
Ama tanrılar çok!
Diğerleri de sıralarını beklemeye başladılar. Teleskop yardıma koştu, yıl 1600 lerin başı.
Yoksa o kadar tanrı nasıl yerleştirilecekti?
Keşfedilen yeni gezegen ve uydular da tanrılarındı. Bazıları Roma tanrılarının, büyük çoğunluğu da Yunan tanrılarının oldu.
Günümüz bilim insanları da bu insani geleneği bozmadı. Keşfettikleri gök cisimlerini hatta elementleri tanrılarla ölümsüzleştirdiler. Uranüs-Uranyum, Pluton-Plutonyum gibi.
Teleskop bulunmadan çok önceleri çıplak gözle görülebilen gezegenlerin yıldız oldukları sanılırdı. Çok da haksız bir yargı değildi bu insan için, çünkü bu gezegenler ışığı yansıtarak yıldız taklidi yapıyorlardı. Teleskop bu aldatmacayı bozdu, gökyüzünü daha ulaşılabilir, daha anlaşılabilir yaptı.
Gezegenler kısmen bilinse de bilimsel olarak teleskop yardımıyla keşfedildiler. Çıplak gözle izlenen beş gezegenin dışında resmî olarak keşfedilen ilk gezegen Uranüs oldu. Kâşifi Sir William Herschel, yıl 1781. Uranüs, Yunan mitolojisinde cennetin tanrısı.
Uranüs'ün keşfinden sonra 1846 yılında 8. gezegen de keşfedildi, Alman astronom Johann Galle tarafından. Neptün adı verildi. Jüpiter ve Plüton'un kardeşi, deniz tanrısıdır Neptün.
Ardından karanlıklar içinde Pluton geldi, Roma yeraltı tanrısı. Pluton önceleri Güneş sisteminin 9. gezegeni olarak tanımlandı ama şimdi artık bir gezegen değil, Güneş sistemi içinde bir gök cismi olarak misafir statüsünde bulunuyor.
Galileo, Kopernik, Curie
O malum yıllarda gökyüzü ile ilgili her gözlem ve bilgi paylaşımı Kilise ile çatışmak demekti.
Galileo'nun hikayesini herkes bilir, yaşamı boyunca dünyanın döndüğünü kanıtlamaya çalışan inatçı bir İtalyan.
15 Şubat 1564'te İtalya’nın Pisa şehrinde, o zamanın tanınmış müzisyenlerinden, Vincenzo Galilei'nin altı çocuğundan biridir Galileo. Tıp eğitimi alır ama onun asıl tutkusu gökbilimdir.
Hemen öncesinde Avrupa'da bir "Kopernik Devrimi" yaşanmıştır ve karşıtlar ayaktadır ve de zalimdirler.
Kopernik, o da Marie Curie gibi bir Polonyalı. Ortak yanları sadece Polonyalı olmakla sınırlı değil. Onlar bilim tarihine isimlerini kazıtmış akıl yolcuları. Kopernik, kilisenin baskısından kurtulmanın yolunu din adamı olmakta bulmuş, bir de o alanda kariyer yapmış ve rahat da etmiş dahi bir gökbilimci.
Yolu Krakow'a düşenlerin onun heykelinin önünde mutlaka bir resmi vardır.
Kopernik devrimi bilim tarihinde kozmolojik olduğu kadar düşünsel bir devrim olarak geçer. Kopernik, Dünya merkezli ve durağan bir evren yerine, merkezde Güneş'in olduğu bir evren fikri ile zihinlerin kurgusunu ters yüz eder. Dahası gök cisimlerinin durağan olmadığını, Dünya ve diğer gök cisimlerinin Güneş etrafında hareket ettiğini söylemektedir.
Bu devrimsel görüş ve ortaya konulan kanıtlar, sadece bilimi değil, tüm düşünce sistemlerini de derinden etkileyecektir.
Avrupa bir akılcılık dalgası sarhoşudur artık.
Bilimin uslanmaz çocuğu Galileo
Galileo, Kopernik sistemini savunması nedeniyle kilise tarafından suçlanır ve savunması için 1615 yılında Roma'ya çağrılır. 1616'da Papa V. Paul tarafından kitaplarını tetkik için bir komisyon kurulur. Kitapları yasaklanmaz ama Dünya'nın döndüğü iddiasından vazgeçmesi istenir.
Galileo evine döner, bir müddet sessiz kalır ama huylu huyundan vazgeçmez derler ya, öyle de olur.
1632'de yayınladığı "İki Kainat Sistemi Üzerine Konuşmalar" adlı kitabı nedeniyle tekrar Roma’ya çağrılır. Bu kez Engizisyon mahkemesine çıkarılır ve müebbet hapse mahkûm edilir. Kitabı yasaklanır. Müebbet hapis cezası daha sonra kendi evinde göz hapsine çevrilir. Artık çok yaşlıdır, sonrasında kör olur ve 1642 yılında hayata veda eder.
Her ölüm erken ölümdür denir ya, Galileo'nin ki gerçekten erken ölümdür.
Sıra dışı hikayesi, bilime tutkusu, doğrular karşısında duruşu, korkusuzluğu en az bilime yaptığı katkıları kadar değer bulacaktır insanın zihinsel yolculuğunda.
Gaz devi Jupiter
Evet, ilk insan her gece merak, hayret, heyecan ve korkuyla gökyüzünü seyretmişti. Ama Galileo'nun gökyüzüne bakışı derin bir hayranlık ve tutku doludur. Ölümünden yaklaşık 30 yıl önce geliştirdiği bir teleskop ile 1609-1610 yıllarında bir dizi buluş gerçekleştirmiştir.
Buluşları arasında Jüpiter'in uyduları da vardır.
Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmuş bir gaz devi olan Jüpiter, Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni ve bu nedenle mitolojideki en güçlü tanrıya ev sahipliği yapmaktadır. Jüpiter'in Yunan mitolojisindeki karşılığı ise Zeus.
1610 yılında Galileo Galilei, Jüpiter etrafında dört uydu keşfeder. Onlar da geleneğe uygun olarak tanrılara tahsis edilir. Ancak bu kez tüm uydular Zeus'a verilir. O da onları Io, Ganymede, Callisto ve Europa arasında paylaştırır.
Io, Yunan mitolojisinde nehir tanrısı Inakhos'un kızıdır, Zeus ondan hoşlanır ancak eşi Hera şüphelenir ve Zeus, Io'yu beyaz bir ineğe dönüştürür. Io, Galileo tarafından bulunan dört büyük uydudan gezegene en yakın olanıdır.
Ganymede, Truva kralı Tros'un oğludur ve Zeus daha sonra onu ölümsüz yapar. Onu tanrılara içki dağıtmakla görevlendirir. Keşfedilen dört büyük uydudan en büyüğüdür. Hatta Güneş sistemindeki uydular içinde de en büyük olanıdır.
Callisto ise ismini bir peri kızından alır. Mitolojide Arkadya Kralı Lykaon'un kızıdır. Zeus'un Arkas isimli oğlunun annesi. Ve kıskanç eş Hera onu bir ayıya dönüştümüştür.
Prenses Avrupa!
Jüpiter'in Galileo tarafından keşfedilen bir diğer uydusu olan Europa, bize çok tanıdık bir isim. Europa, Fenike'nin Sur Kralı Agenor ile Telephassa'nın kızı. Zeus onu Girit Adası'na kaçırır. Ondan 3 çocuğu olur.
Avrupa kıtası, ismini işte bu güzel prensesten alır.
Evet, insan masallarla büyür.
Çocuklar için; inanılırlığı en az olanlar, en çok sevilenlerdir.
Hayal gücümüz onlarla gelişir, algılarımız onlarla pekişir.
Masallar çocuklar içindir diyorsanız, yanılıyorsunuz.
Mitoloji, büyüklere masallarla dolu!..
En inanılmazları da en çok beğenilenleri…
İnsan gerçekten ilginç bir varlık!