Günümüzden tam 74 yıl önce Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan iki atom bombası ile 300 bine yakın insan kurban edildi.
Ne adına?
Herkesin bir yanıtı var. Ama en çarpıcı olanı ABD Başkanı Truman'dan gelir: "Bilim tarihinin en büyük kumarını oynadık ve kazandık!"
Bilinenin aksine hikâye Leo Szilard ile başlıyor.
O Yahudi asıllı bir Macaristan göçmeni, bilim insanı. Bu özellikler İkinci Dünya Savaşı'na giden yolda Avrupalı bir bilim insanını nelerin beklediğinin habercisi gibidir.
1930'lı yılların Avrupası, bilimsel çalışmaların baş döndürücü hızla ilerlediği, bilim insanlarının her yeni güne yeni bir buluşla uyandığı bir yer.
1932 yılında İngiliz fizikçi Chadwick'in nötronu keşfetmesinin ardından Avrupalı bilim insanları yeni ve daha ağır elementler elde etmeyi amaçlayarak uranyum gibi ağır elementleri nötron bombardımanına tutarlar. Çünkü nötron yüksüzdür ve bir engele takılmadan atom çekirdeğine girebilmektedir.
Umduklarını pek bulamazlar ama bulacakları şey, hiç kimsenin öngöremediği ölçüde büyük, dünyayı derinden etkileyecek olağanüstü bir şeydir: Fisyon ve beraberinde nükleer enerji!
Olayın özü şu: Uranyum atomunun çekirdeğine nötron gönderilmiş, daha büyük bir atom çekirdeği beklenirken uranyum atomu çekirdeği daha küçük iki parçaya ayrılmış, beraberinde 2-3 nötron ve 200 MeV enerji ortaya çıkmıştır. Atom çekirdeğinin bu şekilde bölünmesi "fisyon" olarak adlandırılacaktır. Ama daha önemlisi reaksiyon sonrası salınan nötronlar başka uranyum atomları tarafından yutulup bir reaksiyonlar zincirine neden olabilmekte ve açığa çıkan enerji katlanarak artmaktadır. Bu ürkütücü büyüklükte bir enerjidir.
Ve bilim insanları nükleer enerji ile tanışır.
Bu alanda başı çeken bilim insanları: İtalyan Enrico Fermi, Alman Otto Hahn, Avusturyalı Lize Meitner ve Macar Leo Szilard. Bunlardan Lize Meitner, Leo Szilard ve Enrico Fermi'nin eşi Laura Yahudi kökenlidir.
1938 yılı sonrasında Otto Hahn dışındakiler kıta Avrupa'sından ayrılmak zorunda kalırlar.
Enrico Fermi ve Leo Szilard Avrupa'yı terk ederek ABD'ye giderler. Zihinlerinde deli sorular da onlarla birliktedir.
Enrico Fermi (solda) ve Leo Szilard (sağda)
Bu yeni enerji türünün bir biçimde Almanlar tarafından silah olarak kullanılabileceği fikri onları olağanüstü rahatsız etmektedir. Ve sonunda Leo Szilard, Einstein'ı yazlık evinde ziyaret ederek Avrupa'da yapılan çalışmalarının sonuçlarını ve kaygılarını dile getirir, onu Başkan Franklin Roosevelt'e bir mektup yazma konusunda ikna eder.
Einstein, Başkan Roosevelt'e yazdığı 2 Ağustos 1939 tarihli ünlü mektubunda bilim insanlarının kaygılarını ve olası bir bombaya gidebilecek süreci dile getirir. Almanya'nın bu yöndeki çalışmalara ağırlık verdiğini ve bu nedenle zaman geçirmeden gerekli çalışmaların başlatılmasının Dünya'nın geleceği açısından hayati önem taşıdığını vurgular.
ABD savaşta değildir ama Einstein'ın uyarıcı mektubu üzerine Roosevelt, 11 Ekim 1939'da bir danışma komitesi kurarak çalışmaları başlatır.
Ancak 7 Aralık 1941 de Japonya'nın Pearl Harbour saldırısı sonucu ABD savaşa dahil olur.
Ve 13 Ağustos 1942'de fizikçi Robert Oppenheimer başkanlığında tarihin en büyük bütçeli projesi devreye girer: Manhattan Projesi, ya da Truman'ın dediği gibi tarihin en büyük kumarı.
Roosevelt sonrası yeni Başkan Truman'ın verdiği rakamlara göre projede 125 bin kişi çalışmıştır. Ülkenin birbirinden farklı bölgelerinde ve üniversitelerinde araştırma tesisleri, reaktörler kurulur. Projenin iki ortağı daha vardır: Kanada ve İngiltere. Onlar da projeye aktif olarak katılırlar.
Savaş bütün hızıyla sürüyor görünürken 1944 yılına gelindiğinde ABD, Almanya tehlikesinin kalmadığını anlar ama atom bombası çalışmaları da hız kesmeden sürdürülür.
Atom bombasına giden yolu açmış olan Szilard, bu kez atom bombası çalışmalarının sürdürülmesine karşı çıkar. 1945'in Mart ayında atom bombasının kullanılmaması için Başkan Franklin Roosevelt'e verilmek üzere bir uyarı bildirgesi hazırlar. Ancak Roosevelt birkaç hafta sonra, 12 Nisan 1945'te hayatını kaybeder. Szilard, yeni başkan Truman'a ulaşmak ve uyarı metnini vermek için bir çok girişimde bulunsa da sonuç alamaz.
Birkaç hafta sonra Hitler, 2 Mayıs 1945'te intihar edecektir. Beş gün sonra da Almanya teslim olur ama Manhattan Projesinde de sona gelinmiştir ve proje aynı hızla bitirilmeye çalışılır.
Bilim insanları bu son durumdan rahatsızlık duymaya başlarlar, çünkü zamana karşı atom bombası yapma çabasının nedeni, Almanların bu kıyamet silahına onlardan daha önce sahip olma olasılığıdır. Ama şimdi Almanya teslim olduğuna göre böyle bir tehdit kalmamıştır ve atom bombası yapımı dünyanın geleceği açısından durdurulmalıdır.
Ancak bomba artık hazırdır.
Bu kez farklı merkezlerde sürdürülen çalışmalara katılan bilim insanları, bombanın kullanılmaması için girişimde bulunurlar. Dilekçeler hazırlanır. Szilard'ın da aralarında bulunduğu birçok kişi, savaş sonrası durum için de uyarılarda bulunurlar: Dünya bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak ve bir nükleer silahlanma yarışı başlayacaktır. Nitekim ilerleyen zamanda öyle de olur!
Ama farklı düşünenler de vardır: "Japonya'ya karşı kullanılmadıkça Dünya'ya atom bombasının ne kötü bir şey olduğunu anlatamayız" diyenler olduğu gibi "Bir kez meskun bir yerde patlatarak gücümüzü gösterelim" diyenler de.
Szilard, dilekçeleri ve raporlarını ulaştırmak ve bir sonuca varmak için didinirken başka yerlerde başka hazırlıklar yapılmaktadır.
16 Temmuz 1945 sabah saat 5.30. Hitler'in ölümünden 44 gün, Almanya'nın teslim olmasından 39 gün sonra, tarihin ilk atom bombası "Trinity" New Mexico Alamogordo'da denenir. Sonuç korkutucudur.
Bir nükleer silah için yapılan ilk denemeden sonra Alamogordo'da inşa edilen anıt
5 Ağustos 1945 günü öğleden sonra, Başkan Truman atom bombasının Japonya'ya karşı kullanılması kararını onaylar.
Hemen ertesi gün 6 Ağustos 1945, saat 02.45, Enola Gay, Paul Tibbets ve mürettabetı ile birlikte havalanarak yönünü Hiroshima'ya çevirir.
Saat tam 09:15, yerel saat ile 8.15, Paul Tibbets, Enola Gay'in kapaklarını açar ve "little boy" bırakılır!..
Bomba atıldıktan 15 saniye sonra patlar. 70 bin kişi anında ölür..
Sağ kalan Hiroşimalılar, daha sonra ölenler kadar şanslı olmadıklarını söyleyeceklerdir. Ayakta kalabilenler, radyasyon kaynaklı ve daha önce görülmemiş hastalıklarla savaşırlar. Bazıları birkaç ay dayanabilir, 3 aylık sürede 60 bin insan daha ölüme yenilir; izleyen ilk beş yıl içinde bir o kadar Japon, büyük acılar çekerek hayatını kaybeder.
Ağır radyasyon altında toprak kavrulmuş, bitkiler buharlaşmış, sular kirlenmiştir. Şehrin üzerine haftalarca radyasyon serpintileri yağar!..
Hikaye Leo Szilard ile başlar ama Hiroşima'da Enola Gay ile son bulur.
Bombayı taşıyan uçağın pilotu Paul Tibbets, uçağına annesinin adını vermiştir: Enola Gay.
Adının yüz binlerce insanın katliamıyla birlikte anılacak olması, Enola Gay için ne büyük bir talihsizliktir!