Sanırım 7-8 yıl öncesiydi; henüz Akşam Gazetesi’ndeydim o zamanlar. Yabancı futbolcu sınırlamasına dair yazdığım yazıda “Ne kadar düşünsem Aziz Yıldırım’la aynı görüşü paylaşacağım aklıma gelmezdi” cümlesini kullanmıştım. Aziz Yıldırım, bugün tersini savunuyor olsa da o zaman yabancı sınırlamasına karşıydı.
Ben o gün bu gündür aynı görüşü savunuyorum; sınırlamalarla yasaklarla işler düzelmez.
Üstelik futbol enternasyonal bir oyun. Dolayısıyla enternasyonal normları kullanmanız gerek. Avrupa’ya çıktığınızda bazen on biri de yabancıdan oluşmuş rakiplerin karşısına çıkıyorsunuz. Onlar hem futbolda ileriler hem de kendilerini bağlayacak kurallar koymamışlar. Ve siz onlarla aynı platformda mücadele ediyorsunuz. Bu eşit koşullarda rekabet olmaz.
Peki yabancı futbolcu sınırlaması getirilirken amaçlanan neydi bizde?
Biliyorsunuz ülke futbolu olarak en büyük sıkıntı kaliteli futbolcu yetiştirememiz. Hatta belli noktaya gelmiş genç oyuncuları bile ilerletememiz.
Daha da özetlersek alt yapıda yetersiz olmamız. Bu gün gibi açıkken alt yapıya dair hiç bir kayda değer yatırım yapmamamız. Alt Yapı için Federasyon tarafından verilen paraları yabancı transferinde harcamamız.
Bizim en önemli sorunumuz bu: Uzun vadeli ve ciddi yatırımlarla alt yapı oluşturamamız ya da oluşturmamamız.
Öte yandan şu veya bu şekilde yetişmiş genç futbolcuya da güvenmiyoruz, ona ilk 11 şansı vermiyoruz. İngiltere’de bir futbolcu mesela Rooney, 16-17 yaşında takıma yerleşirken bizde 25 yaşına gelmiş futbolcu hâlâ “gelişmeye açık”, “genç” oyuncu oluyor.
Kulüpler yabanci futbolcu çöplüğüne döndü
Peki bunun çözümü yabancı futbolcu sayısına sınır getirmek mi? Garabet 6+0+4 formulü mü?
Önce dök paraları yabancılara sonra dört tanesini tribünde oturt. Yeni yabancı oyuncuya yer açmak için elindekilerin esiri ol. Kulüpleri yabancı futbolcu mezarlığına çevir.
Yabancı futbolcuya sınır getirilince kulüplerin birden bire kafalarını değiştirip alp yapıya yöneleceklerini mi sanıyorsunuz?
Yönelecekleri yeri ben söyleyeyim size; gurbetçiler. Çünkü gurbetçilerin yaşadıkları ülkelerde futbol ciddi bir iş. Kulüpler gençlerin yetişmesine emek ve para harcıyorlar.
Ve tabi arada sırada ülkemizde de ortaya çıkan yerli yetenekler olursa onları rakiplere kaptırmamak için değerinin çok üstünde ücretlerlelerle transfer etmek de boynumuzun borcu olacak. Sonra tam olmamış o yeteneklerin nasıl da kaybolup gittiğini izlemek de cabası.
Tüm bunlar da yetmezse geçmişte üç yabancı sınırlaması olduğu dönemde olduğu gibi yabancı oyuncuları TC vatandaşı yapabilmek için yeni yollar geliştirmek de bir başka çıkar yol.
Ne o, yabancı futbolcuya sınırlama getirerek yerli oyuncuların önünü açıyoruz!
Meselenin o kadar dışında dolaşıp duruyoruz ki.
Önce ortaliği temizleyin
Futbolumuzun sorunu yabancı futbolcu sorunu falan değil.
Futbolda var olan sistemin kökten değişmesi gerek. Oya Baydar’ın T24’de bugünkü yazısında ifade ettiği gibi; bir kova kirli suyun içine bir bardak temiz su dökerek kirliliği temizleyemezsiniz. Kovayı tamamen döküp temiz suyla yeniden doldurmanız gerek.
İşin aslı şu: Futbola havadan gelen büyük paralar var. Bu paranın kullanımını kimse başkasına bırakmak istemiyor. Bu yüzden kulüplerde yetkili olanlar bir daha o pozisyonu bırakmak istemiyor.
Hazır parayı kullanmak kadar, hesap vermeyeceğin parayı kullanmak kadar tatlı başka ne olabilir?
Sistem yerli yerinde duruyor
Yani yabancı sınırlamasıyla ülke futbolunun kalkınacağı falan yok.
Kimsenin böyle bir derdi de yok. Herkes sistemden gayet memnun. Hiç bir şeyin değişmesini istemiyor. Zaten bu yüzden yabancı sınırlaması gibi konularla bizi oyalıyorlar. Bir şeyler yapıyormuş gibi gözüküyorlar. Gündemi kendi istedikleri gibi belirliyorlar.
Ne varki muktedirler bu konuda bile kendi aralarında fikir ayrılığına düşebiliyorlar. Dün yabancı sınırlamasına karşı olanlar, sırf rakiplerinin önüne bir engel çıksın diye bugün savunucu olabiliyor. Çünkü kendi menfaatleri o gün öyle bugün böyle tutum almayı gerektiriyor. Baksanıza Türkiye’de yabancı sınırlamasına karşı olan ilk bir kaç kişiden biri olan Aziz Yıldırım bugün Galatasaray’ın itirazına destek vermiyor.
Fenerbahçe yönetimi, sırf Galatasaray fazla yabancı almasın diye yasağı savunuyor. Yarın tersi olsa belki de bu kez Galatasaray yönetimi, Fenerbahçe kadrosunu güçlendirmesin diye aynı tavrı alacak.
Yani yarın belki aktörler değişecek ama esasta değişen bir şey olmayacak.
Zaten biz kimden ne bekliyoruz ki hala?
Biraz saflık değil mi bu? Çözümler çok belliyken, örneğin Almanya bu konuda epey yasakçı hatanın ardından teşvik edici bir programı başarıyla uygulamışken, biz mevcut sistemden beslenenlere, bu sistemi ayakta tutanlara, “bilmiyorsunuz, başkalarının deneyimlerinden yararlanın’diyoruz.
Çok safız gerçekten.
Çünkü “bir sorunu asla onu yaratan kafa çözemez.”
Bunu ben söylemiyorum; yıllar once Albert Einstein söylemiş. Ben sadece onun yalancıyım…