26 Ekim 2013

İki takım da üç puanı hak etti

Biliç’in tribünden değil kenardan takımını yönetmesi önemliydi Beşiktaş için

Harika bir maç izledik. Önce bunu söyleyeyim. İki takım da kaliteleri oranında olumlu oynadı. Kolaya, sahtekarlığa kaçmadı, atağı ve golü amaçladı. Heyecan vardı, seyir zevki vardı, harika altı gol vardı.

Maç öncesi bunu bekliyordum açıkçası… Akhisar ligin en olumlu top oynayan takımıydı zaten. Hamzaoğlu’nun damgasını vurduğu örgütlü ve kolektif bir takımdı.

Duraklama dönemine giren Beşiktaş ise lige başladığı düzeyi arıyordu.  Biliç cezasını tamamlamış kulübeye dönmüş, Oğuzhan sakatlıktan ve gripten kurtulmuş ve ilk on birde yerini almıştı.

Biliç’in tribünden değil kenardan takımını yönetmesi önemliydi Beşiktaş için.

Keza Oğuzhan bugünün Beşiktaş’ında hücum hattında verimliliği arttıran, takım kalitesini yükselten çok önemli bir oyuncuydu.

O ilk haftaların iyi oynayıp kazanmasını da bilen takımı şu veya bu nedenle havasını kaybetmişti. Bunun yeniden kazanılmasının tek yolu galibiyetlerin yeniden başlamasıydı.

Bu arada kadroda eksiklikler hala tamamlanamamıştı.

Mesela Atiba sakatlıktan yeni çıkmış ve hala ilk on birde yer alabilecek durumda değildi.

Akhisar evelemeden, yerlerde yatmadan, tek paslı basit oyunuyla başladı maça. Beşiktaş’a göre daha akışkan, daha hızlı ve organizeydiler.

Ama karşılaşmanın ilk golü konuk takım Beşiktaş’tan geldi;

17’de Oğuzhan hızlandı, onun bitirici pasını iyi değerlendiren Olcay Beşiktaş’ı öne geçirdi: 0-1.

Bu maçın çok gollü geçeceği sanki o dakikada belli olmuştu.

Akhisar topu aldığında oyunu da hızlandırıp doğrudan kaleye yönelerek kararlı futboluyla ardı ardına goller buldu.

23 dakikada tam beş gol izleyecektik.

24’de Bruno Güray’dan aldığı topu voleyle ağlarla buluşturdu: 1-1.

35 de yine Bruno sahnedeydi. Akhisar kornerden paslaşarak topu ceza alanına taşıdı, Bilal’den aldığı pası düzgün bir vuruşla kaleye gönderen oyuncu yine Bruno’ydu: 2-1.

 37 de bu kez son vuruşu yapan Akhisar’lı oyuncu Bilal oldu. Sağ kanattan yapılan atakta Kenan’ın yerden pasını sert vuruşuyla tamamladı: 3-1.

Beşiktaş ardı ardına gelen bu gollerle adeta şoka girmiş gibiydi.

Zaten sıkışık ve kopuk oynuyorlardı. En önemlisi savunma kendi onsekizi içine çok kolay çekiliyordu.

40’da Oğuzhan’la gelen gol Beşiktaş’ı bir anda ümitlendirdi, Kartal’ın maça dönmesine neden oldu.

Gökhan Töre, Almeida’ya verdi, onun güzel pasını Oğuzhan çok sert ve düzgün vurdu: 3-2.

Tam Almeida için olumsuz birkaç şey daha söyleyecektim ki 54’de Fernandes’in korner yakınından verdiği pası kafasıyla yere vurdurarak skoru eşitledi: 3-3.

Ve kendisini biraz olsun affettirdi.

Üçer gol atan taraflar beraberliğe razı görünmüyorlardı. Top bir o kalede bir bu kaledeydi artık.

Ama skor ne olursa olsun daha organize daha uyumlu daha hızlı olan taraf hep Akhisar’dı.

Son 20 dakikaya girerken Beşiktaş’ta yorgunluk belirtileri de başladı. Top kaptırmalar arttı. Bilinçsizce top uzaklaştırmalar da.

Daha sonra Akhisar da yavaşlayınca ve oyunu kendi alanında karşılamaya başlayınca oyunun temposu düştü.

Biliç Oğuzhan - Atiba değişikliğiyle defansa takviye yaptı gibi gözüktü ama aslında Atiba topun ileriye taşınmasına yardımcı oldu daha çok.

Son dakikalara girerken Beşiktaş son bir umutla rakip kalede baskısını arttırdı. Zaten bu dakikalarda Akhisar neredeyse durmuştu.

90’da ve 90+2’de Fernandes’in yakın mesafeden vuruşları zayıf kaldı ve kaleci Oğuz’un ellerinde eridi.

Böylece bu futbol dolu maçta taraflar üçer golle puanları paylaştı.

Arsene Wenger yıllar önce “gollü berabere kalan takımlara ikişer puan verilsin” demişti. Gerçekten de Beşiktaş-Akhisar maçını izledikten sonra bu dileğe katılmamak mümkün değil.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Oynamadan üç puan

Balıkesir karşısında yavaş, dağınık, çabuk unutulacak bir top oynadı Beşiktaş. Buna rağmen 3 puan aldı

Tottenham-Beşiktaş: 1-1'e üzüldük

Deplasmanda elde edilen puan açısından bakıldığında sevindirici bir beraberlik ama oynanan futbola ve elde edilen pozisyonlara bakınca üzülmemek elde değil

Futbol durarak oynanınca

Tribünlerin boş olduğu futbol karşılaşmaları TV'den izlenirken bile zevksiz. Ama ne gam! Yeter ki tribünlerden istenmeyen sesler çıkmasın

"
"