Beşiktaş’ın seyirci yasağı sürüyordu ve tribünlerde sayısı çok fazla olmayan kadın ve çocuk taraftar topluluğu vardı.
Ama bu kez Beşiktaş Olimpiyat Stadında değil Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan stadındaydı.
Bu da canla başla takımlarını desteklemeye çalışan kadın ve çocukların seslerini çok daha etkin bir şekilde duyurmaları demekti.
Ayrıca mükemmel bir zeminde oynanacaktı maç.
Ve Beşiktaş’ta Oğuzhan, Sivok ve Atiba’nın ilk on birde olması da Siyah-beyazlıların avantajları içindeydi.
Süper Lig’in en sempatik takımlarından Karabük zor geçen haftaların ardından moral maçı olarak Beşiktaş maçını görüyordu.
Karşılaşmanın ilk 25 dakika Beşiktaş’ın hakimiyetinde geçti.
Ama bu hakimiyet Siyah-beyazlılara gol getirecek düzeyde değildi.
Topu alan her Beşiktaşlı oyuncu Oğuzhan’ı aradı. Tamam Oğuzhan topu ileri taşımada çok etkiliydi ama ilerde çabuk çoğalabilmek için arkadaşlarının da organize olmasına ihtiyacı vardı. Kendisinden çok şeyler beklenen Fernandes aldığı topları ezdi daha çok. Sezona kötü başlangıç yapan Olcay da durgundu ancak top kendisine gelince hareketlendi.
Biliç’in oyun anlayışı araya uzun paslara dikine futbol. Almeida ilerde şişirme toplar bekleyince Olcay gibi Gökhan gibi hızlı oyuncuların performansını düşürüyor, Biliç’in anlayışı da suya düşüyor.
Ama elinizde Almeida tarzında bir oyuncu varsa başka çareniz de yok; Almeida’nın uzun şişirme toplarla buluşturulması gerekiyor. Tabi ofsayta düşmemişse.
İlk 25 dakika geçilince Karabük önce oyuna ortak oldu ardından da ilk yarının son dakikalarında gole çok daha fazla yaklaşan taraftı.
42’de o zamana kadar neredeyse tüm Karabük akınlarının içinde olan LuaLua topu ceza alanına taşıdı, İlhan’ı gördü; İlhan’ın vuruşunu Atiba önledi.
Siyah-beyazlıların ilk yarıdaki en etkili pozisyonunda ise Oğuzhan beş metreden topu kalenin dışına vurdu. İnce vuruş yapma isteğinin kurbanı oldu genç oyuncu.
İkinci yarıya Biliç, atağa hiç katkısı olmayan Veli’yi kenara alarak başladı. Serdar’ı sağ beke aldı, Atiba’yı ise Veli’nin yerine yerleştirdi.
Değişen bir şey olmadı. Yeterli baskıyı yine kuramadı Beşiktaş. Hatta daha da yavaşladı oyun. Üstelik kaptırılan toplarla kendi kalesinde tehlikeler yaşadı.
Biliç Almeida’ya 65 dakika sabredebildi. Yerine Eneramo’yu aldı.
Beşiktaş galibiyet için gol aradı ama bunu o kadar ağır ve kopuk kopuk yaptı ki rakibin önlem almaması mümkün değildi.
Maçın son on dakikasında Beşiktaş bırakın gol bulup üç puan kazanmayı neredeyse beraberliğe sevinecek hale geldi.
Maç Karabük’ün istediği gibi gidiyordu artık. 87’de İlhan Parlak’la maçın en net bir pozisyonunu yakalayan ve gole yaklaşan da konuk takımdı.
Böylece Beşiktaş bu haftayı da iki puan kaybederek kapattı.
Geçen hafta da Akhisar’la berabere kalmıştı Kartal. 3-3’ lük o beraberlik pozisyon ve gol zenginiydi. Hatta ben de Arsen Wenger’in “gollük beraberliklere iki puan verilmeli” önerisini hatırlatmıştım.
Ama bu maçta, Beşiktaş’ın oyununu seyredince, bu kez bu maça bir puan bile fazla diyorum.
Sorunlar
Beşiktaş’ın şampiyonluk yarışında olabilmesi için sahasında bu tür maçları rahat alması gerek. Oysa Beşiktaş’ta duraklama devri sürüyor. Seyircisizlik tabii olumsuz bir etken. Ama yeniden yükselişe geçme konusunda umutlar da azalıyor.
Çünkü Beşiktaş takım olarak oyuna egemen olacak bir güç üretemiyor. Genele bakarsak Beşiktaş:
1. Almeida olduğu sürece maçların çoğu bölümünde 10 kişi ve dengesiz oynuyor,
2. Fernandes’e hala alternatif üretilememiş durumda.
3. Ön liberolar sadece savunma yaparken kanat oyuncuları savunmada yok.
4. Savunma göbeğinde istikrar ve uyum yok.
Biliç’in ve Önder Özen’in daha yapacak çok işi var kısacası.