11 Temmuz 2020

Fatma’yı kim öldürdü?

Fatma öldü. Helin diye biliyor mahalleli aslında ismini… Ailesinin canı acıyor şimdi yeniden. 12 yaşındaki bir kız çocuğunun neleri yapıp, neleri yapamayacağını biliyor aile zira, diğer anne babalar gibi. Ama sesleri yetmiyor Ankara’ya… Ne söyleseler, bildiklerine inanacaklara yetmiyor sesleri

Fatma Elarslan, 13 yaşına basmasına tamı tamına 1 ay 22 gün kala, 7 Mart 2016’da, hendek operasyonları nedeniyle sokağa çıkma yasağının uygulandığı İdil’de, Turgut Özal Mahallesi’nde öldürüldü.

İdil Savcılığı, küçük Fatma’nın, "Terörist olduğu ve çatışmada" öldüğü gerekçesiyle, Avukat Veysel Vesek’in yaptığı başvuruyu, takipsizlikle sonuçlandırdı. Vesek’in, bu karara yaptığı itiraz da reddedildi. Valilik de tazminat başvurusuna karşılık, yine 12 yaşında bir çocuğun terörist olabileceğini belirterek ret yanıtı verdi. Bu karara karşı yapılan başvuruyu da İdare Mahkemesi, yine Fatma’nın terörist olduğunu belirterek sonuçlandırdı. Avukat Vesek, son çare olarak Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Meçhul bir tarihte çıkacak karar sonucu değiştirmezse, küçük Fatma’nın kayıtlarda "Terörist" olarak yer alması kesinleşecek. Ölümünün nedenleri konuşulmadan, "zaten teröristti" denilip geçilecek. Şimdi olduğu gibi…

* * *

Aslında mahalledeki ismi Helin. Bölgedeki çocukların kaderi bu… Bir isim yazılır nüfus cüzdanında, sonra başka bir isimle çağrılır çocukların büyük bölümü.

Hayatları, iki isim arasında bocalamakla geçer.

Zaten, buralarda doğan çocukların kaderidir bocalamak.

Gördüğüne mi duyduğuna mı inanacağı arasında bocalamak, gelenekler ve hayat arasında bocalamak, çatışmalar ve yaşam arasında bocalamak, gittikleri kentlerde yaşadıkları ile memleketlerinde yaşadıkları arasında bocalamak.

Bocalar bu çocuklar, hayata bu yüzden, düşmemek için sıkı sıkıya tutunurlar.

* * *

Babası Mehmet Elarslan, küçük kardeşine şeker aldığında kendisine alınmadığı için dudağını büzen Fatma’nın "terörist" olarak anılmasına da yazılanlara da söylenenlere de tepkili…

"Acımı tazelediler yeniden ama ne yapalım…" diyor çaresizce… Şöyle anlatıyor çocuğunun ölümünü:

"İstanbul’da amcası vardı. Yanına göndermek istiyordum. Dolmuşa bindirecektik o gün. Kayboldu ortadan. Sokağa çıkma yasağı uygulanacaktı. Çocuk İstanbul’a gitsin istedim. İstemiyordu kardeşlerinden, arkadaşlarından ayrılmayı. Kaçırıldı mı bilemedik. Kayboldu. Küçücük bir kız. 20 gün aradık, bulamadık. 7. sınıfa gidiyordu kızım. 'Ya eve gelirse, evde olmazsak nereye gidecek' dedik, o çatışma ortamında evimizi de bırakamadık. Bu yüzden çıkmadık evden. Terk etmedik burayı. 23 gün sonra kız burada, morgda, diye haber verdiler. İdil’e bile gömemedik. İzin vermediler. Öğretmeni var, müdürü var kızımın, hepsi tanıyor. Terörist diyorlar. Nasıl silah tutacak poşet taşıyamayan kız. Biz bu ülkenin vatandaşıyız. Kedi gibi değerimiz yok. Savcıya da dedim. Senin 12 yaşındaki çocuğun eline silah alabiliyorsa, kullanabiliyorsa, benimki de kullanır. Bir bak bakalım. Çok karışıktı ilçe. Herkes bir yere gidiyordu, erzak alıyordu. Ortalık keşmekeş. Gizli tanık söylemiş güya, terörist demiş. Dedim, getirin yüzleşelim. Ben kabul etmiyorum."

* * *

Fatma Elarslan’ın küçük bedeni, resmi kayıtlara göre sekiz teröristin cesediyle birlikte bulundu. Çatışmada ölmüştü yine kayıtlara göre.

Ancak evraklara göre yakınında birden çok silah olsa da elinde herhangi bir silah yoktu.

Barut izleri vardı sadece ellerinde iddiaya göre…

Yine bir iddiaya göre, üzerinden Öcalan rozeti çıkmıştı. Bir başka iddiaya göre, tam da çatışmanın ortasındaydı. Bir başka iddiaya göre, üzerinde şarjör bulunmuştu silah olmasa da.

Bütün bu iddialar tutanaklardan yansıdı savcılık evrakına. Ancak o tutanakların nasıl düzenlendiğini bilen yok. Sokağa çıkma yasaklarının katı biçimde uygulandığı İdil’de, Fatma’nın öldürüldüğü gün yapılmış bir keşif, savcı incelemesi yok farklı tanıkların anlatımlarına göre. Dikkate alınmayan bu tanıklara göre, keşif yapılmadan, ölüler traktörle toplanıp getiriliyor birlikte. Fatma’nın bedeni de içlerinde.

Otopsiye girenlerin anlatımı, henüz ergenliğe bile girmemiş bir çocuk olduğu yönünde.

Gizli tanık ise çatışırken gördüğünü söylüyor, zaten gizli tanıklar her zaman ne isteniliyorsa tam da onu söylüyor ne hikmetse…

İdil’de o dönemde, yaklaşık 16 çocuk öldürüldü. Bütün dosyalar birbirine benzer garip biçimde.

Barut izleri, şarjörler, gizli tanık ifadeleri. Özenle hazırlanmış, aksini araştırma imkânının olmadığı dosyalar…

Ancak ne garip ki devletin aynı saatte yaşananlarla ilgili düzenlediği tutanaklarda, o bölgede bir çatışma olduğuna dair kayıt yok.

Fatma’nın çatışmaya girdiğine dair kayıt olmadığı gibi. Merak edilmeyenler ise çok…

Fatma’nın silah taşıyıp taşıyamayacağının, çatışmaya girip giremeyeceğinin araştırılmaması gibi.

Sadece Fatma’nın değil, ilçede herkesin tanıdığı birçok çocuğun o çatışma bölgesinde neden olduğunun, nasıl ortadan kaybolduklarının araştırılmaması gibi…

Bu çocukların kaçırılıp kaçırılmadığının, bir yerde bulunmaya zorlanıp zorlanmadığının araştırılmadığı gibi.

Çocukların her şartta korunmasının zorunluluk olduğunun dikkate alınmaması gibi…

Bütün bunlar yok.

Nasıl oluştuğu belirsiz izler, kimin tespit ettiği belirsiz rozetler, gizli tanık ifadesi var.

Boyu yetmese de silah tutmaya, Fatma terörist bütün bunlara göre…

Zaten böyle olmasa da birileri terörist diyerek küfür edecekti, birileri çocuklarının ölmesine ağlayacaktı. Değişmeyecekti bir şey. Neden değişsin ki?

* * *

Ama garip bir kayıt daha var devletin arşivlerinde.

Aynı bölgede başka çocuklar da bulunuyor, üstelik "öldürülmemiş" biçimde. Bu çocuklardan bazıları tutuklanıyor, bazıları tutuksuz yargılanıyor.

Ve bu çocuklar beraat ediyor dava sonunda.

Terörist olmadıkları devletin kayıtlarına geçiyor. Çocuk oldukları vurgulanıyor o kayıtlarda. Kod isimlerinin olduğu iddia edilse de emniyet tutanaklarında hiçbir çatışmaya girmediklerinin anlaşıldığı vurgulanıyor kararlarda.

Mümkün demek ki…

* * *

Fatma öldü. Helin diye biliyor mahalleli aslında ismini…

Ailesinin canı acıyor şimdi yeniden.

12 yaşındaki bir kız çocuğunun neleri yapıp, neleri yapamayacağını biliyor aile zira, diğer anne babalar gibi.

Ama sesleri yetmiyor Ankara’ya…

Ne söyleseler, bildiklerine inanacaklara yetmiyor sesleri.

Birileri ise neler olup bittiğini biliyor aslında o bilinmezde.

Ve bilenler de susuyor.

Fatma ölmüş, ne olacak?

Arşivlerde "terörist" diye kayıtlanmış, yüzlerce çocuğun ismi duruyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Umut hakkı, “Ankara’da villa” iddiaları ve Suriye’ye uzanan yol

İmralı’dan PKK’nın tasfiye edilmesi ve Suriye’nin kuzeyinde yapılacak hamlelerin Türkiye’ye yansımasının önlenmesi bekleniyor. Ankara ayrıca İsrail-PYD komşuluğunu istemiyor, bu temasın büyük sorunlara yol açacağını düşünüyor; PYD’yi sınırdan uzaklaştıracak bir askeri operasyon hazırlığını yapmış olduğu da biliniyor

13 yaşındaki çocuğun ölümünün hesabını kim verecek?

Cihat’ın, cenazesinin bulunduğu tarihte, cesetlerin enkazdan çıkartıldığı gün, güvenlik güçlerine karşı silahlı eylemde bulunması sonucu, ateşli silah yaralanması ile öldüğü tespiti yer aldı kararda. Ceset çürümüş, enkazdan çıkartılmış ama nasılsa aynı gün 13 yaşındaki çocuk silahla çatışmaya girmiş!

Depremler için “sus” emri yargıdan: “İnsanlara yardım gitmedi” diyene hapis cezası

Devletin dava açmaya doyamadığı, cezaevi operasyonunda kepçeyle kolunu kopartması yetmiyormuş gibi yıllarca mahkeme mahkeme süründürdüğü, bütün engellere rağmen okuyup memur olan ve nedensiz biçimde OHAL döneminde memuriyetten de ihraç edilen Veli Saçılık’ın artık felaketlere tepki göstermesi de yasaklandı!

"
"