16 Temmuz 2022

Dargeçit: İnsanlar ve onlardan kalan kemikler nasıl yok sayıldı?

Bir ülkenin uzak bir ilçesinde, varlıkları umursanmayan insanların yokluklarının da nasıl umursanmadığını görüp, sıkılabilir ya da bunu da önemsemeyebilirsiniz. Ama emin olun, göreceksiniz

Mardin Dargeçit'te, 1995 yılının Ekim ayından itibaren insanlar ortadan kaybolmaya başladı.

Küçük, herkesin herkesin tanıdığı bir ilçe.

Köylerden merkeze gelenlerin bile birbiriyle akraba, hısım oldukları Dargeçit.

29 Ekim'deki ilk kayıp vakasından sonra listeye durmadan yeni isimler eklendi.

1996'nın Mart ayına gelindiğinde biri uzman çavuş, üçü çocuk sekiz kişi kayıptı.

Nerede olabileceklerini biliyordu elbette Dargeçitliler.

Ne yapılmış olabileceğini de…

Aslında bütün ülke biliyordu da olağan karşılanıyordu her şey.

Ne de olsa bölgede terör vardı.

İnsanlar ortadan kaybedilebilir, enselerinden vurulabilirdi.

Durup dururken insanlara terörist denilebilirdi.

Ya da böyle bir potansiyelleri olabilirdi.

Mahkemeye, savcılığa, emniyete ne gerek vardı kestirmeden halletmek varken.

Çocuk da olsa söz konusu edilenler, onların da büyüyünce ne olacakları belliydi!

* * *

"Kürt kardeşlerimiz" kaybolunca yargının da acelesi olmaz.

Tam 19 yıl kayıp soruşturmalarında dosyanın kapağı kaldırılmadı.

Ancak kayıpların yakınları ve avukatları da bir an için olsun yaşananların peşini bırakmadı.

Nihayet, cemaat hükümet çatışmasının, Ergenekon, Balyoz soruşturmalarındaki kumpasların birer birer açığa çıkmaya başlamasından sonra, biraz olsun ciddiye alınmak isteyen bazı savcılar dosyaların kapağını açtı.

Sadece Dargeçit'in değil.

Ankara JİTEM dosyasının, Diyarbakır JİTEM dosyasının, Musa Anter cinayeti dosyasının, Vartinis katliamı dosyasının, benzer bütün dosyaların kapakları da açıldı.

30 Ekim 2014'te Dargeçit'teki kayıplarla ilgili olarak ilk iddianame hazırlandı.

Dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin'in "taammüden öldürme" suçundan yargılanmaları talep edildi iddianamede. Ancak şüpheliler arasındaki 16 kişi hakkında takipsizlik verildi.

Bitmek bilmeyen çabayla dosyaları takip eden Avukat Erdal Kuzu'nun itirazları kabul edildi ve ikinci iddianame de hazırlandı.

16 isim de sanık haline geldi.

* * *

Ancak devletin mühim savcıları, yargıçları durmadan değişiyor, devletin istikameti de yön değiştiriyordu.

Diğer bütün davalar gibi dosya daha duruşma yapılmadan güvenlik gerekçesiyle Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi'ne nakledildi.

20 yıldır kimse kimsenin canını yakmamıştı ama güvenlik denilince içini doldurmasanız da olur, naklediverirsiniz.

* * *

Duruşmalar devam ederken Adli Tıp raporu çıktı.

Soruşturma aşamasında, Dargeçitliler'in gösterdikleri kuyular kazılmış, kemikler bulunmuştu. Adli Tıp, bu kemiklerden bazılarının kaybedilen Davut Altınkaynak ve Nedim Akyön'e ait olduğunu kayıt altına aldı.

Ancak sanıklar hâlâ tutuksuzdu ve duruşmalara bile gelmiyordu.

İnsanların öldürülüp kuyuya atıldıkları netti ancak bu tutuklama için yeterli görülmüyordu.

* * *

Dava karar aşamasına gelmişti ama belli ki yargının niyeti davayı böylece bitirmemekti.

Karar aşamasındaki dosya, Ankara'da görülen Kızıltepe JİTEM dosyası ile birleştirildi.

Ancak daha sonra Yargıtay'ın kararıyla birleştirmeden vazgeçildi.

JİTEM araştırması da yapılmadı dosyada.

Örgütlü bir suç işlenip işlenmediği de araştırılmadı.

Kemiklerin bulunduğu bölgenin devamına bile bakılmadı.

* * *

Ekim 2018'de dosyaya bir belge daha girdi.

Mardin İl Jandarma Komutanlığı, yaralı olduğu için söz konusu tarihlerde görevde olmadığını iddia eden sanıklardan Mehmet Tire'nin yaralandığı askeri sığınak ile kemiklerin bulunduğu mağaranın koordinatlarının aynı olduğunu bildiriyordu.

Ve sonra yeni kanıtlar dinlendi.

Aralarında eski Dargeçit Kaymakamı'nın da olduğu tanıklar; JİTEM tarafından resmi kayıtlara geçmeyen gözaltılar yapıldığını, gözaltına alınanlardan infaz edilenler olduğunu ifade etti.

Mahkeme heyeti sanık Mehmet Tire'nin yaralandığı yer ile maktullerin kemiklerinin bulunduğu yer arasındaki mesafenin tespiti için bilirkişi heyeti kurularak keşif yapılmasına ve rapor düzenlenmesine karar verdi.

* * *

Ancak bunlar da eksik gedik halledildi.

29 Mart 2021'de savcı esas hakkındaki görüşünü okudu.

Savcıya göre, ölümler vardı, kayıplar vardı, cinayet beyanları, kemikler vardı ama JİTEM'le ilgili iddialar duyumdan ibaretti.

Maktulleri dosya kapsamındaki sanıkların öldürdüğüne ilişkin doğrudan bir kanıt da yoktu.

Ve Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi, delil karartan eski savcının, eski kaymakamın, diğer tanıkların dinlenilmesi kararından vazgeçerek, karar verdi.

Tüm sanıklar beraat etti.

Diğer bütün davalarda olduğu gibi.

Bir bölümü zamanaşımına sokulan, bir bölümü beraatle bitirilen "90'lar" davaları nasıl kapatıldıysa, Dargeçit dosyası da öyle bitirildi.

"failibelli.org" sitesini açıp, duruşma duruşma inceleyebilirsiniz tutanakları, neler olup bittiğini görebilirsiniz.

Gördüklerinize çok şaşırabilir, hiç şaşırmayabilirsiniz.

Bir ülkenin uzak bir ilçesinde, varlıkları umursanmayan insanların yokluklarının da nasıl umursanmadığını görüp, sıkılabilir ya da bunu da önemsemeyebilirsiniz.

Ama emin olun, göreceksiniz.

Memleketin referans gösterilen kurumlarının "bunlar bu insanların kemiği" tespitinin nasıl göz ardı edildiğini, insanları öldürüp kuyulara, mağaralara atanların nasıl elini kolunu sallayarak gezebildiğini net biçimde göreceksiniz.

Ve görmelisiniz.

Ve bunları görmeden meseleye dair ne diyorsanız, eksik kalacağından emin olabilirsiniz.

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997’den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş’la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. 

İlk romanı Mühür, 2018’de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.  

Yazarın Diğer Yazıları

Cezaevi, dava ve yasaklar ülkesinde seçim sonrası "kulisleri": Erdoğan AKP'yi, Çukurambar Erdoğan'ı bırakır mı?

AKP'nin hikâyesi çok uzun bir zaman önce gecekondu mahallelerinden Çukurambar'a taşındı

Deprem skandalı: Her şeyden sorumlu Cumhurbaşkanlığı, İsias Otel'de, yıkılan tüm binalarda sorumsuz

Kentler yıkıldı, binlerce insan öldü ancak uçan kuştan bile sorumlu Cumhurbaşkanlığı'nın hizmet kusuru olduğunu iddia etmek bile mümkün değil

Devlet, ağzındaki baklayı çıkardı: "Ölmeniz, tedaviden daha ucuzsa…"

Devlet, ölüm durumunda ödeyeceği tazminat yüksek değilse, ilaç bedelini ödemek yerine ölmemizi tercih ediyor