İyi Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ bugün yaptığı basın toplantısında, geçen hafta Sabiha Gökçen Havalimanı'nda meydana gelen uçak kazasının her paydaşı ile ilgili sorunları dile getirdi. Bir anlamda uçak kazasını 360 derece yaklaşımla sorguladı.
Hatırlayacağınız üzere 5 Şubat 2020 tarihinde İzmir'den gelen ve Sabiha Gökçen'e inerken pistten savrularak 3'e bölünen PC2193 sefer sayılı TC-IZK kuyruk tescilli Pegasus uçağı, Sabiha Gökçen havalimanını kriz planlamasında zayıf kalması, Pegasus Havayollarını pilot eğitimi, pilotları yakıt tasarrufu konusunda zorlama söylentileri, kuledeki personelin doğru yaklaşım gösterip göstermediği, Ulaştırma Bakanlığı ve SHGM ile DHMİ'nin gerekli denetimleri yapıp yapmadığı ve bu pozisyonlarda liyakata uygun uzmanlar çalıştırıp çalıştırmadığı ile sorgulanıyor.
Ümit Özdağ konuşmasına Ulaştırma Bakanlığındaki liyakatsız kişileri sorarak başladı:
"Öncelikle Ulaştırma Bakanlığı AKP iktidarının başından bu yana gelen profesyonel olmayan bir yönetim anlayışı ile yönetildiği için gerek TCDD kazaları, gerek bu uçak kazaları ile daha sık bir şekilde gündeme gelmektedir. Ulaştırma sektörü çocuk oyuncağı değildir. İnsanların hayatları söz konusudur. Bazıları meseleye teyzemin oğlu, amcamın damadı iş bulsun derken, insanların eli böğründe kalmaktadır."
"Sabiha Gökçen'de 2. pist neden bitirilmedi?"
Özdağ'ın dile getirdiği diğer bir konu Ulaştırma bakanının "pist yorgunluğu" sözleriydi;
"Ulaştırma Bakanı kaza sabahı Sabiha Gökçen Havalimanında kazanın gerçekleştiği pist için "pist yorgunluğu" diye bir kavram ortaya attı. Öncelikle bu kavramın teknik bir kavram olmadığı ve havacılıkta kullanılmadığını belirtelim. Ulaştırma Bakanının pistin bakıma muhtaç olduğunu söylemek istediğini kabul ediyoruz. Biz böyle kabul ediyoruz ancak Ulaştırma Bakanı ne anlamda "pist yorgun" dedi, kamuoyuna açıklamalıdır. Türk kamuoyunun cevabını merak ettiği soru ise şudur: Madem pist yorgun, o zaman neden ihalesi 2014'de yapılan ve bitiş tarihi 2018 olarak verilen 2. pist bitirilmedi.
Ulaştırma Bakanına kamuoyu önünde, basın mensupları aracılığı ile şu soruyu yöneltmek istiyorum; bu ihalesi yapılan pistin bitirilmesini sağlamayarak ve "pist yorgunluğu" açıklayarak yolcuları yeni havalimanına mı yönlendirmeye çalışıyorsunuz?
İhaleye çıkılan pistin ihalesini İstanbul Hava Limanını inşa eden ve yöneten firmaların aldığı ve inşaatını yaptıkları doğru mudur?
Uzmanlar bu pistin 2 yılda tamamlanabileceğini söylüyor. Yani 2014'te ihale, 2016'da bitirilmesi ve dolayısıyla da şimdi kullanılması gerekirdi. O zaman pist de Ulaştırma Bakanının ifadesi ile bu kadar yorulmazdı.
Mevcut pistin bu yorgunluk nedeniyle ne tür komplikasyonlar yarattığı ve hatta bu kazaya etki eden nedenlerden birisi olup olmadığı da açıklanmalıdır. Yani Bakan "kazaya yol açar mı" demek istemiştir. Eğer öyle ise başka kazalara da yol açabilir mi?"
"Kulede çalışanların eğitimlerini kim veriyor? Denetimleri yapılıyor mu?"
Özdağ'ın sorduğu diğer bir grup soru kule ile ilgili.
"Diğer yandan sorulması gereken bir başka soru ise Sabiha Gökçen havalimanında kulede çalışanlar acaba neden —uzmanların ikaz ettiği bu çok kuvvetli rüzgara rağmen— PC2193 sefer sayılı TC-IZK uçağa önce 06 piste yönlendirmişlerdir. Pilotları ıslaklık konusunda neden güçlü şekilde uyarmamışlardır?
Kulede çalışanların eğitimlerini kim veriyor? DHMİ'de denetimlerini kimler yapıyor ve denetim yapanların liyakati nedir? Akraba kontenjanından gelen insanlar mıdır? Sabiha Gökçen'deki kule elemanlarının eğitimi ve psikolojik durumu düzenli denetleniyor mu? Son olarak ne zaman denetlenmiş?"
"Pegasus 31 yıllık firma, neden son 2 yılda 3 pistten çıkma birden yaptı?"
İstanbul Milletvekili Özdağ, kaza konusunda Pegasus firması ile ilgili sorular da sordu:
"Pegasus Havayolları konusunda da cevaplanması gereken iddialar vardır. Pegasus havayolları 1989 yılında Aer Lingus, Silkar Holding ve Net Holding ortak girişimiyle kurulmuş. Daha sonra Çukurova grubuna geçmiş. 2005 yılında da Esas Holding tarafından satın alınmış.Şirketin bu 31 yıllık hayatının içinde 25 yıl kaza yok. Son 5 yılda bilinen 3 pistten çıkma kazası gerçekleşmiştir.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) bu kazalar hakkında soruşturma yapmış mıdır?
Pilotların kendi aralarındaki konuşmalardan duyduğumuza göre, pilotların "yakıt tasarrufu" baskısı altında oldukları iddiası var. Doğru mudur?
SHGM yakıt tasarrufu baskısı konusunda soruşturma yapmış mıdır? Yaptıysa sonuç ne olmuştur?
THY'de de benzer bir baskıdan bahsedenler var. SHGM THY için soruşturma yapmış mıdır?
Bir diğer sıkıntı, Pegasus'un uçak başına sefer sayısı. Günlük uçuş sayısı / aktif uçak durumuna bakalım. Çok bacak yapıyor. Sonuçta hem personel, hem uçak yoruluyor. "Pist yorgunluğu" diye bir havacılık terimi yoktur ancak "metal yorgunluğu" diye bir sorun, İngiliz "de Havilland" uçak şirketinin 1954'de 2 uçağı bu nedenle düştüğünden beri biliniyor. Bu konuda bir denetim var mıdır?"
"Pegasus işe alacağı pilotlardan neden para alıyor?"
İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, Pegasus pilotları konusunda da bazı eksikliklere dikkat çekti. İşe alacağı pilotların önceden eğitilmiş olsa bile yeniden "parayla" eğitilmesi konusunun hassas olduğunu söyledi:
"Pilot Eğitimleri de Olayın bir başka Boyutu; Basında PC2193 sefer sayılı TC-IZK kuyruk tescilli Pegasus uçağının pilotun pistin yarısından sonrasına uçağı indirdiği haberleri çıkmıştır. Neden? Eğitimi mi eksik? Cihazlar mı bozuk?
Pilot eğitimleri konusunda bir başka uyarı şudur; Pegasus pilotları işe alırken, para ile eğitim veriyor. Şirket kendi pilotundan para kazanıyor. Sonra bu pilotları saat doldursun diye, tam bilgisi olmadan uçurduğu iddiası var. Bu acaba hiç denetlendi mi?
SHGM, şirkete "neden pilottan para alıyorsun" diyor mu? Ya da o para alınan pilotun eğitim sonrası uçuşuna dikkatle bakılıyor mu?
SHGM, pilot eğitimi konusunda denetim yapıyor mu? Yapıyorsa, Pegasus havayollarında ne zamanlarda denetim yaptı? Bunun sonucunda kaç pilotu yetersiz buldu. Bu husus açıklamalıdır.
SHGM acaba hangi havayolu firmalarının pilotlarını hangi aralıklarla ve hangi konularda denetliyor? Pilotların psikolojik durum inceleniyor mu?"
"Sabiha Gökçen Havalimanı kriz yönetiminde sınıfta kaldı"
Ümit Özdağ, havaalanının da kriz yönetimi konusunda zayıf kaldığına işaret etti;
"Sabiha Gökçen Havaalanı yönetimine gelince kaza ortaya çıkarmıştır ki,havaalanının "kriz yönetimi" planı yokmuş. Yolcular zavallı şartlar altında kaza mahallinden uzaklaştırılmıştır. Travma geçirmiş yolcu otobüste yerde yatıyor. Öbürünün ağzı burnu kan içinde ve otobüsün içinde zıplaya zıplaya getiriliyorlar. Nerede ambulans?
İnsanlar kaza geçirmiş, millet uçaktaki yakınını arıyor, nereyi arayacağını bilemiyor. Bir kriz merkezi kurulup, şu hasta şurada denmez mi? İnsanlar oradan oraya mı koşsun ya da uzaktaysa eli böğründe haber alamadan kalsın mı?
SHGM'nin kendisinin ya da havalimanının etraftaki hastanelerle ilgili bir kriz planlamasını önceden yapması gerekmez mi? Burası bir havaalanı, hep "ya kaza olursa" diye düşünülmesi gerekiyor.
Diğer yandan pistin diğer ucunda kaza meydana gelseydi, orada yağ tanklarının olduğu bir fabrika görülüyor. Acaba bunun oluşturduğu risk hiç hesaba alındı mı? "
Ümit Özdağ sözlerini şu şekilde bitirdi:
"Özetle sivil havacılık alanında yaşanan sorunların çözülmemesini vatandaş canı ile ödemektedir. Bu son kaza, kapsamlı bir inceleme yapılmasını gerekli kılmaktadır."