Anayasa Mahkemesini tebrik ediyoruz. Tarihi bir iptal kararı verdi. Çünkü bu karar yasa koyucuya "Kişisel Verilerin Korunması Kanununu çıkar" mesajı veriyor. Bu kanun 10 yıldır TBMM'de ama fişleme - telefon dinleme - internet hareketlerini izleme gibi uygulamaları sonuca erdireceği için çıkarılamıyor. İptal kararı, Referandum ile 2010 yılında Anayasa'ya eklenen Kişisel Verilerin Korunması hakkındaki 20ci madde ile daha eski olan 5809 sayılı kanunda BTK'ya verilen yetki arasındaki çelişkiye işaret eden Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun (İDDK) başvurusu üzerine alındı.
Anayasa Mahkemesi 9 nisanda verdiği kararla, Bilgi Teknolojileri Kurumunun (BTK) elektronik haberleşme sektörüyle ilgili kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunmasına ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi veren 2008 tarihli 5809 sayılı kanun hükmünü iptal etti.
Başvuru sektörde şaşkınlık yarattı ama aslında çok yerinde bir karar olarak alkışlamak gerekiyor.
İptal kararı, Anayasa Mahkemesine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK) tarafından 2013 yılında yapılan itiraz başvurusu üzerine alındı. Bu başvuruda 5809 sayılı EHK’nun “kişisel verilerin korunması ve gizliliğin korunması” başlıklı 51.maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu belirtilmişti.
Ankara Barosu Genel Sekreteri Gökhan Candoğan, Danıştay İDDK tarafından yapılan başvurunun nedenini, 2010 yılında yapılan Referandum ile Anayasa'ya eklenen Kişisel Verilerin Korunması konusundaki madde ile ondan daha önce 2008 yılında yürürlülüğe giren 5809 sayılı Elektronik ve Haberleşme Kanununda yer alan ve BTK'ya yetki veren madde arasında çelişki meydana gelmesi şeklinde belirtiyor ve iptal kararını olumlu olarak şu sözlerle değerlendiriyor:
"Anayasa'ya Referandum ile eklenen "Kişisel Verilerin Korunması" ile ilgili 20ci maddesinde kişisel verilerle ilgili olarak "kanunla düzenlenir" diyor. Referandum ile eklenen bu madde 2010 yılında konmuştu. 5809 ise daha eskiydi. Henüz gerekçeli karar açıklanmadı ama sanırım Anayasa Mahkemesi bu 20ye atıf yaparak, kanunla yapılması gereken bir sürecin kanun altı ile düzenlenmesini iptal etti.
Candoğan'ın belirttiği düzenlemeyi 09.04.2014 tarihinde karara bağlayan anayasa mahkemesi, 51.madde hükmünü Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti. Karar Resmi Gazete'de yayımlandıktan 6 ay sonra yürürlüğe girecek. Bu ertelemenin sebebi ise, TBMM’ye bu konuda yeni bir yasal düzenleme yapabilmesi için süre vermek olarak belirtiliyor.
Anayasa Mahkemesinde karar şu şekilde verildi ;
"2013/122 Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu
|
5.11.2008 günlü, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 51. maddesinin iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemi"
|
Esas - İPTALİNE, - İptal hükmünün, Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince, KARARIN RESMİ GAZETE'DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK ALTI AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, - İptal hükmünün yürürlüğe girmesinin ertelenmesi nedeniyle bu maddeye yönelik yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE,
|
Genel Sekreter Candoğan konuyla ilgili yorumuna şöyle devam ediyor :
Bu iptal kararı çok önemli bir konudur. Anayasa Mahkemesi demek istiyor ki; "Samimiyseniz önce "Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nu çıkarın". Bu kanun 10 yıldır hep konuşuluyor, TBMM'ye de geliyor ve çıkarılmıyor. Anayasa Mahkemesi bu iptal kararı ile yasa koyucuya mesaj veriyor ve "Sen önce vakit geçirmeksizin kanunu çıkar" demek istiyor"
Bu kanun çıkarılırsa, temel kişisel veriler demokratik bir çerçeve içine alınmış ve korunmuş olacak. Anayasa Mahkemesinin kararı da, aslında hükümetin son süreçte belirttiği "özel hayat" iddiasının samimiyet testi olacaktır.
Candoğan BTK yetkisinin iptalini de şöyle yorumluyor;
(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/2 md.) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.
hükmüne dayalı olarak, kişisel verilerin korunması ancak kanun ile olur, BTK’ya düzenleme yetkisi verilemez, denilerek verilmiş bir karar olmalı. son dönemde sektörü oldukça yakından ilgilendiren pek çok hukuki işlem oldu, bu da bunlardan birisi. iptal kararının yayımlanmasından sonra, verilen sürede kanuni düzenleme olmaz ise, BTK’nın şu an yürürlükte olan yönetmeliği de hükümsüz hale gelir. bu açından da önemli.
Özel Hayat İnternet'i Sansürlemekle Değil, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile Korunur
Biz de Twitter ya da YouTube gibi kanalların engellenmesini ve internete sansüre varan uygulamaların getirilmesini "özel hayat" bahanesi arkasına koyanların Anayasa Mahkemesinin bu çok önemli kararına uyup, bir an önce Kişisel Verilerin Korunması kanununu çıkarmalarını ve bu ayıbı ortadan kaldırmalarını istiyoruz.
Kişisel Veriler Kanunu, Fişleme - Telefonların Rahat Dinlenmesi - İnternet Hareketlerin İzlenmesini Sağlaması için Çıkarılmıyor
Türkiye 28 ocak 1981 tarihinde, Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan 108 sayılı “Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tâbi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunmasına İlişkin Sözleşme”yi diğer Konsey üyeleriyle birlikte imzalamıştı. Aradan geçen 33 yılda diğer ülkelerin tamamı Kişisel Verilerin Korunması kanununu çıkarırken, Türkiye önce askerlerin, sonra diğer hükümetlerin, başta "fişleme" olmak üzere pek çok uygunsuz süreçler nedeniyle bu kanunu çıkarmadı.
Son 10 yılda ise TBMM'de bir kanun taslağı var ve taslak gidip, geliyor ama bir şey olmuyor.
Çünkü ironik bir şekilde "özel hayatı koruyacağız" diye ortaya atılan ama aslında "özel hayatların takibi" anlamına gelen yeni internet kanunu, telefon dinlemeler, internet hareketlerini takipler eğer bu kanun çıkarsa bir suç haline gelecek ve yapılamayacak. Yani insanlar fişlenemeyecek, insanların telefonlarının hukuksuz dinlenmesi, kişisel verilerin ortaya dökülmesi gibi konularda ağır cezalar öngörülecek.