Dünden bu yana "Adil Kullanım Kotası" konusunda bir karmaşa yaşanıyor. Şöyle sorular sıralayabiliriz..
1. Adil Kullanım Kotası kalktı mı, kalkmadı mı?
2. Adil Kullanım kotası kalkmadı ise, değişen nedir?
3. Gece 02:00-08:00 arası kullanılan kotadan düşmeyecek ne demek?
4. Turk.net ve Superonline'ın duyurduğu AKK kaldırma kampanyaları ne anlama geliyor?
5. Fiber yatırım neden yapılmıyor?
6. Firmalar Tarifelerini neye göre değiştiriyor ve neden fiyat artıyor?
7. Adil Kullanım Kotası ne zaman kalkacak ve kalkınca ne olacak?
8. 600 TL'lere ulaşan faturalar iddiası ne anlama geliyor?
Anlaşılan kafalar karışık. Çünkü internet işleri karışık ama biz 2 cümle ile özetleyelim;
"Tekelin sürdüğü bir ülkede Adil Kullanım Kotası kaldırılması iyi bir şey değildir. Tarifelerin yükselmesi ve yetmiyormuş gibi üstüne faturalara ilave rakamlar gelmesi anlamına gelir".
Soruların cevaplarına gelince;
1. Adil Kullanım Kotası henüz kalkmadı. Geçen yıldan beri UDH Bakanlığı tarafından, 2018 sonunda kaldırılacağı duyuruluyor.
2. 1 Mayıs itibariyle değişen; kota dolduğundaki düşülen internet hızı. Daha önce tarife ne olursa olsun kota aşıldıktan sonra hız saniyede 3 Mbps’e düşüyordu. Şimdi bu alınan paketin büyüklüğüne göre değişiyor. Yeni düzenlemeyle birlikte, örneğin,16 Mbit/s hızında AKK’li paketi bulunan bir abone, AKK veri miktarına ulaştığında indirme hızı en düşük 5 Mbit/s olacak ve abone fatura dönemi sonuna kadar bu hızda internet hizmeti alabilecek.
3. Mevcut İnternet tarifeleri paylaşımlıdır. Tarifelerimiz bu nedenle "16 MB'e kadar" diye satılır. Yani aynı bant genişliğini bir kaç kişi kullanırız (operatörün tercihine göre 50-60 kişi olabilir). Bu nedenle internetin yoğun kullanıldığı saatlerde payımıza düşen internet hızı azalır. Ama gece 02:00-08:00 saatleri arası internetin en düşük kullanıldığı saatler olduğu için, indirmelerin bu saatlere çekilmesini teminen, böyle bir tanımlama yapılmış.
4. Adil kullanım kotası kendi şebekesi olmayan firmalarda zor. Rekabette öne geçmek isteyen Turk.net 1 ay kadar önce Adil Kullanım Kotasını kaldırdığını duyurdu [1] ama bu kendi şebekesi ile sınırlı. Yani ancak kendi YAPA santrallarının olduğu yerlerde ve en fazla 16-24 Mbps yapılabilir. Ama genellikle 8 Mbps ve altı için geçerlidir. Çünkü YAPA dediğimiz şey, bakır altyapının paylaşımı olduğundan sadece ADSL'de AKK kaldırılmış oluyor. Fiberde olmuyor. Çünkü fiber yatırım yapmanın önü 2010'dan bu yana tıkalı. Türk Telekom'dan alınıp, satılan hatlarda AKK kaldırmak zor çünkü risk büyük(madde 7'ye bakın).
Arkasından 2-3 gün önce de Superonline aynısını duyurdu [2]. Ancak her 2 firmanın da Adil Kullanım Kotasını kaldırdığı bölgeler YAPA çerçevesinde yatırım yapabildikleri bölgeler. Superonline'ın fiber yatırımı bir miktar var. Özellikle İstanbul dışında.
5. Fiber yatırım yapılmıyor çünkü İstanbul Belediyesi tarafından fiber döşemek için gerekli olan "kazı izni" 2010'dan bu yana ya verilmiyor [3] ya da 2014'deki gibi sadece 17 km --sadece 17-- için veriliyor [4]. BTK ve Ulaştırma Bakanlığı ise, bunu düzeltmek yerine, "omurga tek kalsın" stratejileri yapıyor. Dolayısıyla fiberde sadece Türk Telekom'un ellerindeyiz. O da rekabet olmadığından fibere yeterli yatırımı yapmak yerine, defalarca yazdığımız gibi "Ronaldo" ile hız algısı yaratmakla meşgul.
6. Başta Türksat olmak üzere firmalar tarifelerini yeni hızın kendilerine getirdiği maliyet artışı çerçevesinde yapıyorlar. Ancak şu anda AKK sonrası kullanım için faturaya yansıyan bir fiyat artışı henüz yok. Bazı operatörlerin tarifelerinde yer alan "ek kullanım ücreti" gibi tanımlar, telefon açıp herhangi bir anda kotanızı arttırmanıza olanak sağlar ama bugün (2019 öncesinde) bilginiz dışında fiyat artışı olmaz.
7. En dikkatli okumanız gereken madde bu; Adil kullanım kotası kalktığında, internet tarifelerine zam ve ayrıca faturalara ilave rakamlar gelecek. Halen tekel sürdüğü için tüm firmalar, satacakları internet erişimini çoğunlukla Türk Telekom'dan almak zorundalar. Kullanıcılarının aşırı internet kullanımı durumunda, birden bire kendilerinin fazla fatura/maliyet ile karşılaşma olasılıkları var. Dolayısıyla tarifelerine bu riski yansıtacaklar. Yani 2019'da fiyatlara zam geliyor.
Diğer bir deyişle, bant genişliği kendi kontrolünde olmayan, yani kendi transmisyon olanakları (YAPA) bulunmayan ya da sınırlı olan firmalar, Türk Telekom'dan alacakları bant genişliğinde, aşırı kullanım riskini hesaplayarak tarife yapmak zorunda kalacaklar. Yani internet fiyatları yükselecek. Bunun sonucunda muhtemelen rekabet daha da kötüleyecek ve sonuçta tüketicilerin karşılaşacakları internet fiyatları yeniden yükselecek.
Bunu operatörler "az kullananlar, çok kullananları finanse edecek" şeklinde yorumluyorlar.
1. Sosyal medyada karşınıza çıkacak olan 600 TL'lere ulaşacak faturalar tartışması ile adil kullanım kotasının kaldırılacağı 2019 sonrası dönem kastediliyor. 3G olayının başında karşılaşıldığı üzere, kullanıcılar örneğin film izlerken ipin ucunu kaçırırlarsa, aşırı faturalarla karşılaşıyor olabilecekler.
Bunun sınırlandırılması durumunda ise operatörlerin maliyetleri karşılayamayabilecekleri görülüyor. Bugün son $ değişiklikleri sonrası operatörlerin tarifeleri 10-15 $'larda. Bu fiyatlarla firmaların $ bazlı yatırım yapıp, TL bazlı kazanç sağlamaları ve sağladıkları kazançlarla yatırım yapmalarını beklemek "hesap bilmemek" oluyor. Ancak süregiden seçimler içinde hükümet internet fiyatlarını arttırmak yanlısı olmadı. AKK hükümete de, operatörlere de bu anlamda iyi bir fırsat vermiş olacak. 2019 ile birlikte firmalar zam yapıyor olacaklar.
Özetlediklerimiz, 1 mayıs itibariyle internet erişimine gelen ya da gelmeyen değişiklikler. Olayın daha detayını anlamak isteyen aşağıdaki bilgileri okuyabilir.. Umarız bu aşağıdaki bilgiler, olayın daha iyi anlamanıza ve tekelin hala sürmesi durumunda neden sorun yaşanacağına dair farkındalığı arttırır.
Adil Kullanım Kotası neden var?
Burada olayı tam anlatabilmek için, azıcık tarih dersi vermek lazım. Malum, yaklaşık 1,5 yüzyıl boyunca telekom işleri tüm ülkelerde devlet tekeli idi. 1970'lerde oluşmaya başlayan katma değerli telekom hizmetleri (fax gibi) konusunda devlet tekellerinin hantal kaldığı görüldüğünde, serbestleşme ve özelleştirme düşünceleri oluştu.
1990lardan itibaren tüm dünyada telekom sektörlerinde serbestleştirilme başladı. Her yerde devlet telekom firması dışında da özel firmalar oluştu. Yanısıra bu süreci tüketici lehine dengelemek için her ülkede düzenleyici kurumlar oluşturuldu. Ülkemizde BTK bu nedenle 2000 yılında kuruldu.
Türkiye'de Serbestleşme 2004'de başladı. 2005'de de Türk Telekom özelleştirildi. Ancak 13 yıl geçmesine karşın, tekel hala kalkmış değil. Bunu ana omurganın ve diğer operatörlerin oluşturdukları şebekelerin büyüklüklerini kıyaslarsanız görebilirsiniz (Adil kullanım kotasız internet ilan eden Turk.net açıklamalarına bakarsanız ne dediğimizi anlayabilirsiniz).
Ülkelerin yıllar içinde (Türkiye'de bu 177 yıl oluyor) vergilerle ve telefon ücretleri ile oluşturduğu ve toprağın altından evlere giden telekom kablolarının maydana getirdiği bir ana omurga oluyor.
Bu ana omurganın yeniden meydana getirilmesi, para-emek-zaman olarak yeni bir 177 yıl değilse bile epeyce zaman alacağı için, ana omurga imtiyazı bir firmaya tahsis edilmekle birlikte, diğer firmaların bu omurgaya ücreti karşılığında bağlantı kurması bekleniyor (YAPA - yerel ağın paylaşıma açılması). Ama Türkiye'de bu yıllardır olamıyor.
Türkiye'de ana omurganın yönetilme imtiyazı özelleştirme sırasında 2026 yılına kadar yani 21 yıllığına Türk Telekom'a verilmiş durumda. YAPA kuralları ise BTK tarafından güya 2006 yılı sonunda oluşturuldu [1]. Ama Türk Telekom VDSL'e yatırım yaptı ve saha dolabından vermeye başladı. Bunun gerektirdiği VULA düzenlemesi de yapılmayınca, Koç, Turkcell gibi firmaların yaptıkları YAPA yatırımları boşa çıktı.
Dolayısıyla internet erişimi satan firmalar bant genişliklerini Türk Telekom'dan almak zorundalar (YAPA ile çok az miktarda oluşturulan şebekeler haricinde).
Firmalar tarife oluştururken, maliyetlerine bakar ve belli kabuller yaparlar. Bu kabullerin en önemlisi tabi ki kullanıcı başına MB tüketimidir. Ama kullanıcıların kullanımı dalgalanırsa yani çok yükselirse, tarife zarara dönüşür. Bu nedenle kullanıcının yükselebileceği bant genişliğine ait risk faktörünü de hesaba almak gerekir.
Adil Kullanım Kotası denilen şey ise, bunu rahatlatan bir unsurdur. Çünkü internet firmasının kullanıcı başına MB tüketimini bilebilmesi ve tarifeyi rahatlıkla hesaplaması anlamına gelir.
İşte Adil Kullanım Kotası bu nedenle var. Yani tekel olan firmadan satın alınan bant genişliğinin fiyatı ile son kullanıcıya satılan fiyat arasında korelasyon kurmak için. Tüketiciler tarafından hoşlanılmasa da, tekel sürdüğü sürece olması tüketici lehinedir.
Bugün tekel olmayan ülkelerde Adil Kullanım Kotası bulunmaz. Çünkü o ülkelerde çeşitli firmaların kendi şebekeleri vardır. Eski devlet tekeli ise, çeşitli firmalara rekabet edebilmek için ve düzenleyici kurum tarafından zorlandığı için eşit şartlarda fiyat uygular ve adil kullanım kotasına ihtiyaç kalmaz.
Türkiye'de Adil Kullanım Kotası neden düşük?
Eğer Akamai'nin çeyrek raporlarına bakarsanız[2], Güney Kore'de kullanıcı başına ortalama internet kullanımı 26,1 MB'lerdedir. Türkiye 2016'nın son çeyrek raporuna bakılırsa, 7,6 Mbps ile dünya 71cisidir. Yani Türkiye'deki altyapı zayıf durumdadır.
Ses aktarımı için 150+ yılda döşenen bakır kablolar, veri aktarımı için uygun değildir. Veri iletimi için fiber optik kablolar kullanılması gerekir. Ancak bir anda tüm bakırları veri aktarımına uygun olan fiber optik kablolarla değiştirmek para-emek-zaman açısından zor bir operasyondur. Yıllar içinde yapılması gerekir (zaten bu arada yetersiz bir teknoloji de olsa, bakir kablolar üzerinden veri aktarımını sağlayan DSL teknolojisi geliştirilmiştir).
Dolayısıyla tüm ülkelerde fiberler belli bir plan çerçevesinde bakırların yerini alır. 2005 yılında 30 milyon km bakır kablo ile teslim edildiği raporlanan Türk Telekom'un bugün aradan geçen 12 yılda ve öncesinde döşediği tüm fiber kablo miktarı 220 bin km civarıdır. Oysa olması 30 milyon km bakır yerine 3-5 milyon km fiberdi. Şu anda bu yok. Tüm Türkiye'de, alternatif telekom firmalarının döşedikleri ile beraber 280 bin km fiber kablo var. Bu da bant genişliğimizin düşüklüğünün bir nedenidir.
Adil Kullanım Kotası 2018'de kalkınca ne olacak?
Operatörler kapalı kapılar arkasında kendi aralarında, BTK ve Ulaştırma Bakanlığı ile bunu tartışıyorlar. Yukarıdaki bölümleri dikkatle okudunuzsa, tekel olan bir ülkede, yani operatörlerin kendi transmisyon olanaklarına sahip olmadığı ya da transmisyon olanaklarının sınırlı olduğu ülkelerde, adil kullanım kotası olmadan tarife yapmak bir risk anlamına geliyor. Kullanım aniden patlarsa, tarifelerin de aynı anilikte değişmesi mümkün olmayacağı için bir sorun yaratacak.
Operatörler bu nedenle 2018 sonunda tarifelerini AKK'siz durumun riskleri oranında yükseltmek zorunda kalacaklar. Bir tek Türk Telekom (kendi omurgasına ve fiyatlarına sahip olduğu için) fiyatlarını istediği gibi ayarlayabilir, düşük kalabilir. Tabi bu da diğer operatörler üzerinde başka bir baskı unsuru ve rekabette bozulma anlamına gelecek.
Kim kazanacak? Kesinlikle kullanıcılar değil. Çünkü tekel = fiyatlarla istediği gibi oynamak ve kaliteye aldırmamaktır. AKK'nin kaldırılması dengeyi iyice bozarak, tekeli daha da ağırlaştırabilir.
Çözüm nedir?
Çözüm tek cümle ile : "Tekelin Kalkmasıdır". Aksi takdirde Adil kotanın kaldırılması, durumun ne olduğunun farkında olmayan tüketiciyi sonradan "yandım allah" diye bağırtacak fiyat artışları ve faturalar ile karşı karşıya bırakacaktır.
Telekomünikasyon sektörünü tüketici lehine düzenlemek ve pazarı oluşturmakla görevli olan BTK, bu sene 17 ci yılını dolduruyor ama sektörün ana yapısını düzenlemek yerine, tarifeleri filan düzenliyor. Halbuki altyapı yapmanın önünü açsa, yani alternatif şebekelerin önünü açsa, hem telekom firmaları rahatlayacak, hem de tüketiciler rekabet içindeki sektörde fibersiz kalmadan, iyi bir fiyatla kaliteli hizmet alabilecek. Piyasaya bir müdahele yapılmasına da gerek kalmayacak..
Siyaset, popülist bir yaklaşımla ya da farkında olarak, "internet için iyi bir şey yapıyorum" diyerek aslında fiyat artışlarına zemin sağlıyor. Adil Kullanım Kotası bu altyapı ve tekel durumunun sürmesi durumunda, tüketicinin lehine değil, aleyhine bir durumdur. Bunu farkında olmak lazım..
[1] Dr.Acarer : 2006 Sonunda Yürürlülüğe Giren YAPA Önemli Bir Adım - 3
[2] akamai’s [state of the internet] Q4 2016 report