06 Aralık 2021

2023 seçimi ya da 2022 erken seçimi yaklaşırken...

AKP’nin seçimi kazandığı 2002 yılından bu yana, hem benim, hem de çevremin en çok sorduğu soru şu; “Seçimlerde bir hile, manipülasyon var mı?” Maalesef bu konuda çok önemli eksiklikler oldu ve sorumlusu bence muhalefet partilerinin bizzat kendisidir.

T24’de yine “yıllık” zamanı. Bu yılın yıllığında benim yazımın konusu, 2022’nin muhtemelen en önemli gündem maddesi üzerine oldu; “DİJİTAL SEÇİM”.

Bu yazı ile ilgilenirken, çok önemli bir konuyu fark ettim. O da “VERİ GÜVENLİĞİ”. AKP’nin seçimi kazandığı 2002 yılından bu yana, hem benim, hem de çevremin en çok sorduğu soru şu; “Seçimlerde bir hile, manipülasyon var mı?”

Bu soruyu, YSK’ya, muhalefet partilerine ve SEÇSİS denilen sistemi geliştiren ya da projenin bir yerlerinde olanlara defalarca ben kendim de sordum, başkaları da sordular.

Maalesef bu konuda çok önemli eksiklikler oldu ve sorumlusu bence muhalefet partilerinin bizzat kendisidir.

Buna karşılık AKP’nin teknolojinin önemini çok erken fark ettikleri düşüncesindeyim. 2009 seçimlerinde arayan bir arkadaşım, tuhaf bir durumdan bahsetmişti. Zamanın Turkcell yönetimi seçimin olduğu hafta sonunda çalışanların, Turkcell’in o zaman Tepebaşı’nda olan binasına gelmesini de, şirket içi networke girmesini de yasaklamıştı. Bu olay bir sonraki seçimde de tekrarlandı. Konuyu araştırdık ama 2-3 kişinin dışındakilere kapatılmıştı. Ama sonraları öğrendik ki, AKP Turkcell’in şebekesini seçim takibinde ve belki de anlık aksiyon almakta kullanmıştı. Daha sonra şebekeyi AKP binasına kurduklarını öğrendik.

Buna karşılık muhalefet partilerinin teknoloji konusunda zayıf kaldığı görüldü. Örneğin, Muharrem İnce’nin girdiği cumhurbaşkanlığı seçiminde, CHP’nin oyları takip sisteminin, sayım başladıktan 1 saat sonra çöktüğünü yardıma giden bilgisayarcılar üzüntü ile hâlâ anlatıp dururlar.

“Sandık güvenliği tamam ama veri güvenliği eksik

“Seçimlerde hile/manipülasyon var mı?” sorusuna karşı bulunan cevaplardan birisi, “Sandık Güvenliği” olmamasıydı. Bunun fark edilmesi “Oy Ve Ötesi” ve “İstanbul Gönüllüleri” gibi gönüllü inisiyatiflerin doğmasına neden oldu. Bu aynı zamanda Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in temellerinin ne kadar güçlü olduğunu da gösteren bir örnek.

Çünkü siyasi partilerin (muhalefeti özellikle kastediyoruz), sandıklarda yeterli gözlemci temin etmedikleri ve hatta bazı sandıklarda bulundurmadıkları ya da sandık görevlilerinin sürecin tamamlanmasını beklemeden sandığı terk ettikleri gibi konular hep konuşulageldi.

Sivil toplum buna bir çözüm buldu ve sandık güvenliğine katkıda bulunmaya ve hatta muhalefet partilerini zorlamaya başladı.

Şimdi önümüzde 2.  bir sorunlu konu var ve organize olmak zorundayız. Çünkü muhalefet partilerinin bu konuda zayıf kaldıkları anlaşılıyor. Bir sonraki yazımda buna dair detayları vereceğim.

Bu bir yazı dizisi olacak, seçim öncesinde herkesin durumu, geri kalan boşlukların neler olduğunu daha iyi anlamasını istiyorum. Çünkü iş başa düştü. Sivil Toplumun harekete geçmesi ve verilerin güvenliğini korumayı düşünmeye başlaması gerekli.

Yazarın Diğer Yazıları

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur

Neden internetten bihaber bakanlar atanıyor?

Bu fiber altyapı ile çoktan dijital uçuruma düşmüş durumdayız. AKP ekonomiyi beceremediği gibi, telekom - internet sektörünü yönetmeyi de beceremiyor