23 Kasım 2020

Hamamböceği bıyığı ve Opis gezegeni

Sürgünde kendi şairini öldüren Sovyetler'e nispet gibi, dünya şairini kendi memleket topraklarında toprağa vermeyen bir ülke olarak; hapislikleri, sürgünleri, yaşamları ve şiirleri adına kim ne zaman özür dileyecek?

Pardon…

"Özür dilerim, affedersiniz", anlamında kullanılan sözcük…

Acaba "pardon" deyince insanlardan aldıklarınızı geri verebiliyor musunuz?

Sovyetlerde 20. yüzyılın en başarılı üçüncü lideri seçilen Stalin kitlesel baskılar, sürgünler uygulamakla milyonlarca insanın ölümü ile sonuçlanan kıtlıklara sebep olmakla ünlü bir yöneticidir. Aralık 1965 tarihli gizli bir Sovyet İçişleri bakanlığı raporuna göre, 1940 - 1953 arasında 46 bin kişi Moldova'dan, 61 bin Belarus'tan, 571 bin Ukrayna'dan, 119 bin Litvanya'dan, 53 bin Letonya'dan ve 33 bin kişi ise Estonya'dan sürgün edilmişti…

Zamanımızda; AİHM’de sürgünlerin, baskıların, yargısız infazların davaları görülüyor.

Sürgünde kendi şairini öldüren Sovyetler'e nispet gibi, dünya şairini kendi memleket topraklarında toprağa vermeyen bir ülke olarak; hapislikleri, sürgünleri, yaşamları ve şiirleri adına kim ne zaman özür dileyecek?

Pardon….

1913’te "Taş" 1922’de "Tristia" (Hüzünlü Şiirler) kitabı yayımlandı. Karı koca kavga ederlerdi ama açlık ve para yüzünden değil, kayıp şiirler yüzünden. Nadejda şiirleri kopyalıyor, saklıyor, arkadaşlarına dağıtıyor, ezberliyordu.

1917 Ekim Devrimi'ne karşı olmayan şair…

Ülkeyi yönetenlerin parti politikasına güdümlü bir sanat anlayışını egemen kılması üzerine kendi bağımsız görüşlerinden ödün vermeyen birisi…

Karşı devrimci olmakla suçlandı… Artık yazdıkları yayımlanmayan lanetli şairdir…

"Daha yayımlanmamış bir şiirin insanı sürgün ettiğine nasıl inanılır ki.

Kremlin Dağcısından başka kimsenin sesi duyulmuyor 

O katilin ve insan yiyenin…"

"Şiirlerim yayımlanmadığı sürece ölmeyeceğim" diyen oydu, "Hatıraları görebildiğim sürece ölmeyeceğim" diyen de…. 

Yayımlanmamış şiirleri yüzünden öldü…

1934 yılında Stalin için Mandelştam şöyle yazar:

"Hamamböceği bıyığı sırıtıyor

Her ölüm kararı bir şenlik

Ve iştahı hep kabarık"

Ona sürgüne aktarma kampında ölmek üzereyken "Kalk kampta kalman yasak. Stalin’in izni olmadan ölmen yasak" diyorlardı. Delirmiş olması önemli değildi, hâlâ hayatta olduğunu biliyordu ve şair olduğunu bilmesi ona yetiyordu[1]

Çağdaşları şair Osip Mandelştam’ı (1891-1938) şöyle anlatıyor; "tuhaf..., garip..., çetin..., dokunaklı..., ve tabii ki deha" …Ayasofya’ya, Notre Dame Katedrali’ne, Kazan Katedrali’ne yazdığı şiirlerde "zamanın ve kültürün ayrılmaz olduğunu" göstermiştir. Osip Mandelştam geçmişi ve geleceği bir araya getirmeye çalışmıştır.

"Mandelştam için taş sözcüklerdir, şair de sözcükleri bir araya getiren bir mimardır. Dünya değiştikçe yapıtların ayakta durmasını ve farklı halklara hizmet etmesini şair sanatta ölümsüzlük, kültürel süreklilik olarak nitelendirmektedir."

Sanatta ölümsüzlük nedir?

"Ayaklarımız altında ülke hissetmeden yaşamaktayız" diyen ve dünyadaki değişikliklerin "hiç de güzel olmadığının farkına varan" Mandelştam; "ülkede yapılan yanlışları söylemenin herkesin bir vatandaşlık görevi olduğuna" inanmaktadır.

"İnsanlar aç… Ama ülke daha da aç. Ama ondan daha da aç olan bir şey var: O da zamandır. Zaman ülkeyi yemek istiyor. Kelimeleri reddeden ülkeye acımak çağdaş şairin vatandaşlık görevi ve şecaatidir"[2]

Osip Emilyeviç Mandelştam 1933 sonbaharında yazdığı ve dostlar arasında okuduğu Stalin Epigramı yüzünden ihbar edilmişti ve Çerdin’e sürgüne gönderildi.

Osip Emilyeviç Mandelştam

Şimdi Sözcükler Yayınları (2016) tarafından "Osip Mahdelştam. Vedalaşmaların İlmini Yaptım Ben" adıyla yayımlanmış kitapta yer alan Cevat Çapan çevirisiyle Stalin Epigramı…

"286

Yaşıyoruz, ama hissetmiyoruz artık bastığımız toprağı.
On adım öteden duyulmuyor konuştuklarımız.

Oysa ne zaman iki çift laf edecek olsa birileri,
Kremlin’in dağcısını anmadan edemiyorlar.

Parmakları kalın tırtıllar gibi
ve ağır kurşun gibi dökülüyor ağzından kelimeleri,

Hamamböceği bıyığı sırıtıyor
ve pırıl çizmelerinin üstleri.

İnce boyunlu adamları sarmış çevresini,
bu insan bozuntularının soytarılıklarıyla oyalanıyor.

Biri ıslık çalıyor, biri miyavlıyor, biri inliyor.
Yalnız o, parmağını sallayarak kükrüyor.

İnsanın karnına, alnına, şakağına, gözüne
nal fırlatır gibi durmadan emirler yağdırıyor

Bu geniş omuzlu Kafkas Kocası, tatlı bir meyve gibi
dilinin üstünde yuvarlıyor her idam kararını.

(Kasım 1933)"

Nikolay Buharin sayesinde cezası hafifletildi. Şiirlerini ezberleyerek koruyan ve yıllar sonra Voranej Defterleri olarak yayımlanmasını sağlayan karısı Nadejda Yakovlevna Mandelştam’la birlikte Sibirya'ya Vorenej’e sürüldü.

27 Aralık 1938’de Vladivostok yakınındaki "Vtoraya Rechka" adlı aktarma toplama kampında 48 yaşında öldü.

Pardon…

Stalin öldükten sonra 1956’da Sovyetlerde saygınlığını yeniden kazandı. Anna Ahmatova ve Boris Pasternak ile 20 yüzyıl Rus şiirinin en büyük üç şairinden biri olarak kabul edilen Mandelştam’ın şiirleri ölümünden 35 yıl sonra Kruşcev'in gelişiyle yayımlandı. 

1977 yılında bir astronomun keşfettiği küçük bir gezegene onun adı verildi. 1987’de Gorbaçov zamanında kendisine yöneltilen suçlamaların tümünden aklandı, Voronej’de heykeli dikildi.

Zaman ve kültür birbirinden ayrılmaz oldu, yaşananlar geçmişte kalmadı.

Ne kadar acı, baskı ve sürgün varsa geçmiş zamanda, geleceğe taşındı.

Önce Kremlin Dağcısının sesinden başka ses duyulmuyordu…

Sonra hamamböceği bıyığının aksi, parlayan çizmelerin yansıdı ve sırıtıyor gibiydi… 

İnce boyunlu adamlar vardı etrafında, soytarıları…Onlarla eğleniyordu, halkın açlığına inat!

Parmakları kalın tırtıllara benziyor, kükrüyor, nal fırlatır gibi emirler yağdırıyordu.

Geçmiş zamanda yaşananlar bunlardı…

Geleceğe aktarılan kültürde ne var? İnsanlar aç kaldı, memleket aç…

Zaman açlardan daha aç, açların hepsini yemek istiyor.  

Zaman ve kültür; değişmemiş gibi! Zamanda şiirlerin ölümsüzlüğü, sanatta süreklilik sanki…

Zamanında şiirlerini işitemeyen şairler yaşıyor, yaşadıkları şiirleri ve süreklilikleri… 

Stalin Epigramı; şairin ölümü oldu.  

Sonra ezberlenmiş, küçük küçük kağıtlara yazılı şiirleri toplandı, yayımlandı…

Sonra sürgün yeri Vorenej’de heykeli dikildi, küçük bir gezegene onun adı verildi… 



Bianet'te yayımlanmıştır.


[1] Venus Khoury-Ghata. Mandelştam’ın Son Günleri. Yapı Kredi Yayınları. 2020 Eylül

[2] (Mandelştam, 1987, 170-171) (Makbule Sabziyeva. Rus Şairi Osip Mandelştam’ın Şiirlerinde Kültürler Arasılık Anadolu Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü. VI- Uluslararası Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi Kongresi 12-14 Ekim 2016 Konya. Nobel Akademik Yayıncılık.

Yazarın Diğer Yazıları

İnsan haklarının vicdanı

Çocuklar yıkılmış, yakılmış evlerin, okulların, hastanelerin yıkıntıları arasında aç, yoksul, susuz ve ayakları çıplak oynuyorlar….

Matbuatın kahırlı evlatları

“Her şey” mümkün olduğunda her şeyi yapanların kötülüklerine karşı ne demeliyiz?

Gazeteciler tehlike altında

Haberler ve gazeteciler tutukludur, özgürlükleri ceza tehdidi altındadır

"
"