15 Ocak 2021

İktidar ucuz ekmek satışını neden engeller ki?

Meclis'teki iktidar çoğunluğunun üzerinde düşünmesi gereken, "ucuz ekmek satışını nasıl engelleriz" olmamalıydı. Aksine halkı ucuz ekmek kuyruğundan kurtarmanın yolları üzerine düşünmeleri ve Belediye Başkanı'na yardımcı olmaları gerekirdi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, halka ucuz ekmek satabilmek için belediye meclisindeki iktidar çoğunluğuna karşı mücadele ediyordu.

İktidar partilerinin oluşturduğu belediye meclisindeki çoğunluk, Ekrem İmamoğlu'nun, halkan gelen talep üzerine, halk ekmek büfelerinin sayısının artırılmasına ilişkin ilk önerisini reddetti.

Bir iktidar vatandaşın ucuz ekmek almasını neden engeller ki?

İktidar çoğunluğu İmamoğlu'nun önerisini komisyona havale ederek engelleme girişiminden sonra gelen tepkilerin yoğunluğunu görmüş olacak ki bu hatalı kararından dün vazgeçmek ve 142 yeni büfe açılmasını kabul etmek zorunda kaldı. 

Halkın, en temel ihtiyacı olan ekmeğin fiyatını hesaplaması, geçim sıkıntısının, yoksulluğun ve hatta açlık riskinin en önemli göstergesidir.

Bu nedenle, halkın temel gıda ihtiyaçlarını ucuza sağlamasını sırf CHP'li Belediye Başkanı başarılı gözükmesin diye engellemek, en hafifinden yetkinin kötüye kullanılmasıdır.

İstanbul'da, zengin-fakir birçok kentte ekmeği ucuza alabilmek için kuyruklar oluşuyor. Korona salgınının yarattığı işsizlik ve gelir kaybı, eskiden ihtiyacı olmayan birçok aileyi de ucuz ekmek peşinde koşar hale getirdi.

İstanbul'da, ihtiyaç olan 142 yerde daha halk ekmek büfesi açılması önerisi reddedilince, İmamoğlu, çareyi 26 ilçede 40 minibüsle seyyar ekmek büfesi uygulamasına geçmekte bulmuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin iktidar çoğunluğu şimdi de bunu engellemeye çalışıyor.

Meclis'teki iktidar çoğunluğunun üzerinde düşünmesi gereken, "ucuz ekmek satışını nasıl engelleriz" olmamalıydı. Aksine halkı ucuz ekmek kuyruğundan kurtarmanın yolları üzerine düşünmeleri ve Belediye Başkanı'na yardımcı olmaları gerekirdi.

Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Aydın, Edirne gibi Milet İttifakı'nın belediye başkanları tarafından yönetilen illerde, ucuz ekmek ve ucuz temel gıda maddelerinin satıldığı halk marketler büyük ilgi görüyor.

Bunun nedeni Türkiye'nin her geçen yıl biraz daha yoksullaşmasıdır.

İstanbul'da sabit ve seyyar büfelerden satılan günlük ekmek sayısı 1 milyon 340 bin. Bu sayı Ankara'da 800 binin üzerinde. İstanbul'un 26 ilçesinden ucuz ekmek talebi var. Bu durum Ankara'nın ilçeleri için de geçerli. Ankara Halk Ekmek Fabrikası ilçelerde de ekmek satış büfeleri üzerinden satış yapıyor.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, halk ekmek büfeleri açmayı sürdürüyor. Büfeler, başvuranlar arasında noter huzurunda yapılan çekilişle teslim ediliyor.

Bu tablo, aslında Türkiye ekonomisinin geldiği yeri gösteriyor. CHP'nin yaptığı araştırmalara göre Türkiye'de 22,5 milyon kişi yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

İstanbul ve Ankara belediyelerinin başlattıkları halk marketlerin yanı sıra halk lokantaları projesi de sosyal demokratların savunduğu kamucu ekonomi politikasının örneklerinden biri.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bu yaklaşımı şöyle açıklamıştı:

"Bu şehrin onlarca noktasına Halk Market'i açacağız. İnsanların ihtiyaç duyduklarında, oradan ürün alabildikleri, aynı zamanda satın da alabildikleri, bizim kayıtlı kartlarımızın geçtiği ve hiç hissettirmeden, veren elin alan eli görmediği bir biçimde sağlıklı gıdaya eriştikleri Halk Marketler'i harekete geçireceğiz. Bu şehirde, 'Param yok, sağlıklı beslenemiyorum' diyen, başta öğrencilerimize, asgari ücretli çalışıp evine ekmek götürmeye çalışan düşük ücretli vatandaşlarımıza, Halk Lokantaları'mızı hizmete geçireceğiz. Bu şehrin yoksulluğuyla, dayanıklı bir şekilde mücadele edeceğiz. Ama bütün bunları yaparken sadece gerçekten ahlakımızla, inancımızla, vicdanımızla hareket ederek, hiç kimsenin kalbini kırmadan, hiç kimseyi rencide etmeden, sadece insanların bugünlerini atlatabilmesi için mücadele edeceğiz."

Bu yaklaşım Ankara'da ihtiyacı olan vatandaşlara verilen alış-veriş kartlarıyla hayata geçiyor. Kimse kuyrukta beklemiyor. Alışverişini kartıyla yapıyor.

İstanbul ve Ankara belediyelerinde gördüğümüz bu uygulamalar kamucu ekonominin başarılı örnekleridir.

Bu örneklerin yayılması belediye olanaklarıyla yoksulluğun, açlık sınırında yaşamanın ortadan kaldırılmasında çok büyük katkı sağlayacaktır.

Özelleştirmelerin yarattığı maliyetler, Türk Lirası'nın döviz karşısında hızla değer kaybetmesi ve yüksek kârlar nedeniyle, mutfaktaki ihtiyaçlarını karşılamayan alt gelir grubundaki vatandaşların elektrik ve doğalgaz faturalarını ödemekte zorlandıkları biliniyor. Bu nedenle tıpkı ekmek ve temel gıda ürünlerinin halk marketlerde ucuza satılması gibi elektrik ve doğalgaz dağıtımındaki fahiş faturaların düşürülmesi için de hizmetlerin belediyelere devredilmesi en doğru çözüm olur.

Kamucu ekonomi ve hizmet anlayışına sahip belediyecilik anlayışı, ekonomik krizde yoksullukla mücadelede en etkili yoldur.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.