05 Ekim 2020

HDP operasyonunun sonuçları

HDP - PKK üzerinden kurulan seçim stratejisi AK Parti açısından bumerang etkisi yaratabilir

Son operasyon gösteriyor ki, iktidar seçim stratejisini HDP karşıtlığına oturtacak.

Cumhur İttifakı yöneticilerinin söylemlerine bakılırsa, bu karşıtlık, HDP - PKK üzerinden bir yandan İyi Parti’yi veya İyi Partilileri Millet İttifakı’ndan koparmayı, bir yandan da milliyetçilik üzerinden kendi oylarını artırmayı hedefliyor

Cumhur İttifakı’nı oluşturan partiler açısından bu politika AK Parti’den çok MHP’nin görüşlerine ve beklentisine daha uygun görünüyor. Bu politika, MHP’nin, Türk milliyetçisi bir parti olarak HDP karşıtlığı nedeniyle kaybedeceği bir destek olmadığı gibi aksine tabanını bir arada tutma ve genişletme olasılığını artıracak bir yaklaşımdır.

Türk milliyetçisi kimliği ön planda olan MHP’nin Güneydoğu’dan ve Kürt seçmenden yüksek bir destek beklentisi yoktur. Nitekim, Güneydoğu illerindeki seçim sonuçlarına bakıldığında bu tablo görülmektedir. Örneğin 2018 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminde, MHP’nin Diyarbakır’da aldığı oy oranı yüzde 1,18, Hakkari’de yüzde 3,51, Van’da yüzde 2,89, Şırnak’ta ise yüzde 3,85’tir.

Benzeri durum CHP için de geçerlidir. CHP de bu illerde ciddi bir desteğe sahip değildir. Aynı seçimde CHP’nin aldığı oylar; Diyarbakır’da yüzde 2, Hakkari’de yüzde 2,97, Van’da yüzde 2,14, Şırnak’ta ise yüzde 2,23’tür.

İyi Parti ve Saadet Partisi’nin bu illerde varlık gösterdiği söylenemez.

Güneydoğu’da varlık gösteren iki parti, AK Parti ve HDP’dir. HDP birinci, AK Parti ikinci partidir. HDP’yi desteklemeyen Kürt seçmen, AK Parti’yi tercih etmektedir.

2018’de yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi sonuçlarına göre iki partinin bu illerde aldığı oy oranları şöyledir:

Cumhurbaşkanı adayı olarak Tayyip Erdoğan Diyarbakır’da yüzde 27,34, AK Parti yüzde 20.31, Hakkari’de Erdoğan yüzde 22.79, AK Parti yüzde 18.84, Van’da Erdoğan yüzde 35,43, AK Parti yüzde 30,80, Şırnak’ta Erdoğan yüzde 21.21, AK Parti yüzde 16.99 oy almıştır.

Cumhurbaşkanı adayı olarak Selahattin Demirtaş ise Diyarbakır’da yüzde 64.34, HDP yüzde 67,03, Hakkari’de Demirtaş yüzde 70,82, HDP yüzde 71,80, Van’da Demirtaş yüzde 58,38, HDP yüzde 60,62, Şırnak’ta Demirtaş yüzde 72, HDP yüzde 71,88 oy almışlardır.

Seçim sonuçlarından görüldüğü gibi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin Güneydoğu’da önemli bir oyu vardır. Erdoğan’a ve AK Parti’ye verilen desteğin dindar - muhafazakâr Kürt seçmenden geldiği bilinen bir gerçektir.

31 Mart 2019 yerel seçimleri ile 23 Haziran 2019 İstanbul seçim sonuçlarına bakıldığında ise Millet İttifakı’nın başta İstanbul olmak üzere 11 büyük kentte seçimleri alması ve bu illerde AK Parti iktidarını yenilgiye uğratmasında HDP’li seçmenin verdiği desteğin önemi büyüktür. Güneydoğu illerinde ise yerel seçim sonuçları genel seçim sonuçlarından farklı değildir. Türkiye’de HDP’nin kazandığı il ve ilçe belediyelerinin büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu’dadır.

Ancak en son Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in de tutuklanması ve yerine kayyım atanmasıyla, HDP’nin 66 belediyesinden 53’nün belediye başkanı görevden alınmış ve yerine vali veya kaymakamlar atanmıştır.

Bu uygulamanın HDP’li seçmende büyük tepki yarattığı ve HDP tabanının saflarının sıklaşmasına yol açtığını tahmin etmek zor değildir.

Bu operasyonla birlikte HDP üzerine kurulan baskının daha da artırılacağı anlaşılıyor. PKK’yla organik bağı veya terör eylemleriyle ilişkisi delile dayanmayan HDP’lilerin 6 yıl önceki bir olay nedeniyle mahkûm edilmesi, “HDP’siz siyaset ve seçim” ortamı yaratılması algısını güçlendirecektir. Böyle bir durum, Kürt seçmenin AK Parti’ye Güneydoğu’da ve büyük kentlerde verdiği desteği düşürebilir.

Ayrıca HDP’ye oy veren ve vermeyen Kürt seçmenin tepki olarak önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı’nın adayına yönelmesi olasılık dahilindedir.

Böyle bir halde ise HDP - PKK üzerinden kurulan seçim stratejisi AK Parti açısından bumerang etkisi yaratabilir.

PKK terör örgütü ve teröristlerle mücadele elbette sürdürülmelidir. Bu, devletin görevidir. Ancak bu mücadelenin, hukuk zorlanarak, seçmen üzerinde sürekli baskıya dönüştürülmesinin sandığa yansıması hesap edildiği gibi olmayabilir.

Yazarın Diğer Yazıları

Atatürk’ten kaçış nereye kadar?

Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’ndan sonra görev yapan Diyanet İşleri Başkanları da mümkün olduğunda Atatürk’ün adını ağızlarına almıyorlar. İktidarın Atatürk’ü yok saymaya çalışan çabasında ısrar etmesi Türkiye için zaman kaybıdır.

Önünü göremeyen Türkiye

Türkiye, Afganistan konusundaki politikasını Kabil Havaalanı politikasına indirgememelidir.

Türkiye’nin Aşil topuğu

Türkiye’de iktidarın laikliği korumak gibi bir derdi olmadığı sır değil. Koç Üniversitesi’nden değerli bilim insanı Murat Somer’in önerdiği gibi muhalefet, güçlendirilmiş parlamenter sistem programı gibi güçlendirilmiş laik sistem programı üzerinde de çalışmalıdır.