Birkaç yıl önce, Paraguay’a, Pedro Juan Cabellero kentine gitmiştim. Kentin en önemli yeri “Shopping China” idi. Brezilyalılar buraya geçerek, ucuz olan elektronik eşya, kozmetik ve birçok farklı ürünü satın alabiliyorlar. Brezilya’dan çıkıp Paraguay’a girdiğinizde, kendinizi sanki elli yıl geriye gitmiş gibi hissediyorsunuz. Belirgin bir yoksulluk hemen ayırt ediliyor. Burası, Bolivya ile birlikte, denize kıyısı olmayan iki Güney Amerika ülkesinden birisi.
Paraguay Devlet Başkanı Fernando Lugo, eski bir katolik rahibi. Lugo, Hugo Chavez’den etkilendiğini söylemesine karşın, popülist politikaları izleyen bir kişi. Televizyonda izlemiştim, Paraguay’ın bir kuruluş yıldönümünde yapılan bir toplantıya katılan Chavez, Lugo ile birlikte “Paraguay” adlı şarkıyı söylüyordu. Lugo, ülkede bir tarım reformunu gerçekleştirmek istediğini söylüyor ve bu vaatle işbaşına geldi.
Ülke, 1814-1840 yılları arasında diktatör Francia’nın baskıcı yönetimi altında kalmış. Paraguay’ın, Brezilya, Arjantin ve Urugay’a karşı tek başına girdiği savaşta erkek nüfusunun çoğunu kaybettiğini anlatıyorlar. Bu, Güney Amerika’daki halklar arasında yapılan en büyük savaş. 1865’te başlayıp 1870’e kadar sürüyor. Savaşta çoğu Paraguaylı üç yüz bin kişi hayatını kaybediyor. Günümüzde bile bu savaşın olumsuz etkileri ülke uzerinde hissediliyor ve ülkenin yeterince gelişememesinin ana nedenlerinden birisi olarak gösteriliyor.
Paraguay ekonomisi, daha çok tarım ekonomisi üzerine kurulu. Soya, başlıca ürünlerden birisi. Endüstri gelişmemiş ve fabrika sayısı ise az. Ayrıca fason üretim gelişmiş. Brezilya sınırındaki nehrin kıyısında sigara fabrikalarında üretim yapılıyor ve buradan kaçak olarak Brezilya’ya gönderiliyor. Fabrikalar nehrin kıyısına kurulmuş, çünkü Brezilya pazarına yönelik üretim yapıyorlar. Bu sigaralardan, deneme amaçlı ben de içmiştim. İçimi son derece kötü sigaralar. Brezilya’da sigara yaklaşık üç real iken, bu sigaralarin paketi bir real’e satılıyor. Buradaki bazı kaynaklara göre, Brezilya’da satılan esrarın da yüzde sekseni Paraguay’dan geliyor.
Brezilya’da, Paraguay ile ilgili şu öykü anlatılır: Bir Paraguaylı, bir televizyonun üzerine “Sony” yazısını yapıştırır ve satmaya çalışır. Brezilyalı sorar:
“Bunun garantisi nerede?”
“Garantisi benim, garantisi Jo!”
Ayrıca adli suçlar çok yüksek oranda görülüyor. İnsan kaçırma, soygun, hırsızlık ve cinayet oranları çok yüksek. Bu oranlar, sadece Paraguay’da degil, tüm Latin Amerika ülkelerinde yüksek aslında.
Brezilya’lar ülkelerinden çalınan arabaların önemli bir kısmının Paraguay’a kaçırılarak orada parçalara ayrıldığına inanıyorlar.
Pedro Juan Cabellero’da bir taksiye bindik. Taksinin içinde kablolardan başka, ne kilometre, ne benzin göstergeleri, hiçbir gösterge yoktu. Araba en az elli yıllık idi. Orada “Avenida Internacional” olarak adlandırılan uluslararası bir cadde var. Caddenin bu tarafı Brezilya, karşı tarafı Paraguay.
Paraguay tarafına geçtiğimizde yaşlı taksi şoförü bize döndü ve:
“Burası benim toprağım, benim ülkeme geldik.” dedi.
Shopping China (Çin Alışveriş Merkezi) ‘daki ürünlerin özelligi orijinal ve ünlü markalar olması, yalnızca fiyatları daha ucuz. Burası 2009, 2010 ve 2011 yıllarında Güney Amerika’nın en iyi ticaret merkezi seçilmiş. Paraguay’ın önemli gelir kapılarından birisi, turizm ile birlikte.
Ünlü Foz do Iguaçu şelalalerinin bir bölümü Paraguay’a ait, Ayrıca dünyanın en büyük tatlı su alanı olan Pantanal’in bir bölümü de bu ülkeye ait. El sanatları da gelişmiş.
Paraguay’dan dönerken Perla’nın “Mi Terra (Benim Toprağım) adlı şarkısı kulaklarımızda yankılanıyor:
“Üç renkli bayrağımı taşıyarak
Hep mutlu yaşayacağım.
Yüce gökyüzü kırmızı, beyaz ve mavi renklerle bezeli
Paraguaylı yerli Amerikalı olmanın onuruyla...”