Yıllar önce Türkiye’de yaşarken, insan hakları, edebiyat, sanat konulu söyleşiler ve kitaplarımın imza günleri etkinlikleri için sık sık Avrupa’ya gidip gelirdim. Bu geliş gidişlerde, Doğan Akhanlı ile tanıştım. Hatta bir keresinde yanılmıyorsam Ragıp ağabey (Zarakolu) ile birlikte Doğan’ın evinde kaldık. Ondan sonra Almanya’ya gidişlerimde karşılaşır, sohbet ederdik. Kendisi de yazıyor ve araştırmacılık yapıyordu. Yayınlanmış romanları ve yazıları vardı.
En son T24 yazarı Aydın Engin de dün bu konuda yazmıştı (okumak için tıklayınız). Kendisi 12 Eylül darbesinden sonra yurtdışına çıkmak durumunda kalmış sürgün insanlardandı. Bu yüzden yıllarca Türkiye’ye gelememiş, geldiğinde de tutuklanmış, daha sonra serbest kalmıştı. Ama davası bitmedi. En son yapılan duruşmada Akhanlı için kırmızı bülten düzenlenmesine ve gıyabi tutuklama kararı verilmesine karar verildi. Yazar, delil yetersizliğinden beraat ettiği davaya ilişkin hükmü Yargıtay'ın bozması üzerine yeniden yargılanmıştı.
Gazetelerde yer alan habere göre Akhanlı’nın avukatı Ercan Kanar, Yargıtay bozma ilamının bozma kararının usul ve yasaya uygun olmadığını, mahkemece verilen beraat kararının dosya kapsamına ve bilimsel gerçekliğe uyduğunu ifade etti.
Elinde pala ile halka saldıranlar serbest bırakılıp kaçarken, yıllardır yazmayla, çizmeyle ve araştırma ile uğrasan bir insanı Interpol aracılığıyla aramak adil bir uygulama değildir.
12 Eylül sistemi, hâlâ kurbanlarının peşini bırakmıyor. Sürgüne gitmek zorunda bıraktığı insanları, otuz yıl sonra hâlâ izliyor, yargılıyor ve cezalandırıyor. Sivas davasını “zaman aşımı” gerekçesiyle sona erdirenler, (ki insanlık suçlarında zaman aşımı olmaz), Sivas katliamından daha önce gerçekleşmiş bir soygun olayına “zaman aşımı” kriterini uygulamıyor.
Akhanlı, bu olayla uzaktan yakından ilgisi olmadığını söylüyor. 1989 yılında gerçekleşen bir olaya katıldığı iddiasıyla yargılanan yazar, delil yetersizliğinden beraat etmişti. Zaten bu olaya katıldığını gösteren bir delil olsaydı, daha önce serbest de bırakılmazdı.
Umarım alınan bu son karardan hukuki olarak vazgeçilir ve Akhanlı kitaplarıyla, araştırmalarıyla rahat bırakılır. Bu olayda, adalet yerine işte o zaman gelecektir.