06 Ekim 2025
Değerli okurlar, 15 Eylül 2025 tarihli yazımda Vergi Denetim Kurulunun (VDK) 1 Ekim 2025 tarihinden itibaren sahte belgeyle mücadele stratejisini değiştireceğini duyurmuş ve bu konuda bazı uyarılar ve değerlendirmelerde bulunmuştum.
VDK, bu konuda hazırlıklarını hızlı bir şekilde tamamlamış olacak ki 1 Ekim’den önce KURGAN kapsamında mükelleflere bilgi isteme yazıları göndermeye başladı. Henüz 160 bin mükellefe gönderilen bu yazıların toplamda 600 bine çıkacağı söyleniyor.
Bilgi isteme yazıları mükelleflere “Sahte Belge ile Mücadele Gözetim Programı” kapsamında gönderiliyor ve varsa mükellefin tam tasdik sözleşmesi yaptığı yeminli mali müşavire (YMM) de bilgi veriliyor.
Bu yazılarda, 1 Ekim 2025 tarihi itibarıyla sahte belge düzenleme ve kullanma ile daha etkin mücadele kapsamında cari denetim, rapor otomasyon sistemi ile hızlı denetim/raporlama ve teminat isteme gibi yeni uygulamaların devreye alınacağı da belirtiliyor.
Özellikle teminat isteme konusunda çok yakın bir zamanda bir yazı yazmayı düşünüyorum. Çünkü mevcut durumda teminat isteme uygulamaları çok istisnai durumlarda ve çok az sayıda yapılıyor.
Cari denetimler ve fiili tespitler yapılmasına imkân sağlayacak bir risk analiz sistemine ihtiyaç duyulması üzerine 2024 yılı başından itibaren geliştirilmeye başlanan Kuruluş Gözetimli Analiz (KURGAN) projesi 2025 yılında hayata geçirilmiş bulunuyor.
KURGAN cari veriler ile çalışan, işlem riskini ölçen, büyük veri analitiğini kullanarak ekonomideki işlemleri anlık olarak tarayan bir vergisel risk analiz sistemi...
KURGAN, Hazine ve Maliye Bakanlığı Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından kurulmuş olan büyük veri platformu ile entegre edilmiş durumda. E-belge verileri gibi anlık veya günlük olarak raporlanan ve Kurul Başkanlığının erişimi bulunan, olabilecek en cari veriler üzerinde çalışmak üzere tasarlanmış bulunuyor.
Sistemde farklı veri türlerinden milyarlarca veri analiz ediliyor. İşlemlerin gerçeklikten uzak olması, miktar veya mahiyet itibariyle gerçek durumu doğru yansıtmaması en temel işlem risklerini oluşturuyor. Ayrıca mükelleflerin ilişkili mükelleflerle emsaline aykırı düşecek şekilde mal veya hizmet alım veya satımında bulunması da riskli bir işlem. Sistem şimdilik işlemlerin gerçekliğine odaklı analizler yürütüyor. KURGAN, mümkün olan en kısa sürede sahte belgeyi tespit etmeye çalışıyor.
Tüm mükelleflerin mal ve hizmet alış ve satış işlemleri anlık olarak taranıyor, çok sayıda kriter ve veri kaynağından toplanan bilgiler üzerinden işlemlerin risk puanları hesaplanıyor. Bir işlemin riskini ölçmek için işleme taraf mükelleflerin geçmiş ve günümüzdeki bilgileri sorgulanarak analize tabi tutuluyor. Ortaya çıkan veriler işlem riski olarak atanıyor. Dolayısıyla sistem, işlem taraflarına bir risk puanı atamaktan ziyade işleme bir risk puanı atıyor.
Uygulama ile mükelleflere risk durumlarına yönelik sinyalleme yapılıyor, yani bilgi veriliyor ve gönüllü uyum çerçevesinde düzeltme yapmasına imkân tanınıyor. Böylece vergi müfettişlerinin iş yükünün azaltılması amaçlanıyor.
Sistemin "KURGAN" kısaltması ile anılması mükellef ve mali müşavirler cephesinde hem esprilere hem de endişelere sebebiyet verdi. Son yıllarda Gelir İdaresi ve VDK’ye yaptığım iletişim konusundaki uyarı ve eleştirilerime bir yenisi daha eklendi.
Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre “kurgan” sözcüğünün iki karşılığı var:
Buradan hareketle, “Yoksa bizi mezara mı gömecekler?” şeklinde espri ve eleştiri yapanlar var. Hatta uygulamayı “URGAN” diye ananlara da rastlanıyor.
Bu örnek de gösteriyor ki, bir uygulamaya isim koyarken dikkatli olmak ve etimolojiden (kökenbilimden) yararlanmak gerekiyor.
Öncelikle belirtelim KURGAN yazıları mükellefler nezdinde bir vergi incelemesine başlandığını göstermiyor!
Bu yazılar 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148 inci maddesine dayanılarak yazılan bilgi isteme yazıları niteliğinde. Yazılar bir tür karşıt inceleme yazısı. Bir müfettiş tarafından gönderiliyor.
Yazılara verilecek cevaplar risk analiz sistemin bir girdisi olarak kullanılacak. Mükelleflere elektronik ve dijital veriler üzerinden tespiti mümkün veya kolay olmayan fiillere yönelik hususlar soruluyor.
Mükelleflere gönderilen yazılarda 2024 yılına ilişkin yapılan analiz çalışmaları neticesinde tespit edilen ve bir tabloda gösterilen alış faturalarının gerçek bir mal teslimi ve/veya hizmet ifasına dayanıp dayanmadığı hususunda bu işlemlerin riskli bulunduğu belirtilerek formatı yazıda yer alan bir tablo ile 15 gün içinde bilgi verilmesi isteniyor.
Tablo aynen şöyle:

Tablonun en önemli sütunu “Beyanname Durumu” olup tabloda dökümüne yer verilen belgelerin KDV beyannamesinde indirim konusu yapılıp yapılmadığı, indirim konusu yapıldıysa indirim konusu yapılan tutarların düzeltme beyannamesi ile indirimlerden çıkarılıp çıkarılmadığı hususundan şu ibarelerden uygun olanı bu bölüme yazılmak suretiyle bilgi verilmesi konusunda yönlendiriliyor.
“İndirim konusu yapılmadı”
“İndirim konusu yapıldı”
“Düzeltme beyanı verildi”
Buna göre, eğer tabloda yer verilen bir fatura indirim konusu yapılmış ancak bu indirimle ilgili herhangi bir düzeltme yapılmamışsa “İndirim konusu yapıldı” ibaresi, yapılmışsa “Düzeltme beyanı verildi” ibaresi yazılacak.
Bu yazı tebliğ edildikten sonra da ilgili faturaya ilişkin KDV düzeltme beyannamesi verilerek indirim hesaplarından çıkarılabilir. Bu durumda ilgili bölümde “Düzeltme beyanı verildi” ibaresine yer verilecektir.
Yukarıda ifade ettiğim üzere bu yazılar bir vergi incelemesine başlandığı konusunda bir bilgilendirme olmamakla birlikte olası bir denetimin habercisi olarak değerlendirilebilir.
ÇÜNKÜ, bilgi isteme yazısında listelenen faturalara ilişkin indirim konusu yapılmış, ancak düzeltme yapılmamışsa bu alış işleminin gerçek bir alış olup olmadığı konusunda detaylı bir bilgi istenmiyor. Buna karşın eğer bir düzeltme yapılmak istenmiyorsa cevap yazılarında, “İndirim konusu yapıldı” ibaresine yer verildikten sonra işlemin gerçekliğine ilişkin detaylı açıklamalar yapılabilir.
Eğer düzeltme yapmak istiyor, ancak şüpheli duruma düşmek de istemiyorsanız, cevap yazısında “Düzeltme beyanı verildi” ibaresine yer verdikten sonra; detaylı bir şekilde satın alma işleminin gerçek olduğu, dolayısıyla söz konusu faturanın sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olmadığı açıklamalarına yer verip, sonra gönüllü uyum çerçevesinde ve ihtilaf yaşamamak adına bu düzeltme beyannamesinin verildiğini ifade edebilirsiniz.
Rakamın büyüklüğü, devreden KDV durumu, inceleme ve dava süreci ile masrafları, hapis cezası olasılıkları vb. hususların mali müşavirinizle birlikte değerlendirilerek bilgi isteme yazısına cevap vermenizi öneririm.
Yazıdan diğer vergiler bakımından bir düzeltme talep edilmediğini anlıyorum. Ancak yaptığınız değerlendirme sonucunda tabii ki başka vergiler için de düzeltme yapabilirsiniz.
Şahsi kanaatim; bu bilgi isteme yazılarının düzeltme beyannamesinin verilmemiş olması veya yazının tebliğinden sonra verilmemesi halinde çoğu mükellefin vergi incelemesine sevk edileceği yönünde!
Bence KURGAN yazılarında somut bir tespite yer verilmeyip, şüpheli bir işlem bildirimi yapıldığından düzeltmelerin pişmanlık yoluyla yapılmasına engel bir durum yoktur. Kaldı ki İdare farklı görüşte olursa beyanı kanuni süresinden sonra (KSS) düzeltme beyanı yönünde tadil etmekte ve vergi ziyaının söz konusu olduğu durumlarda yüzde 50 vergi ziyaı cezası kesmektedir.
Bu nedenle önerim, eğer düzeltme beyanında bulunacaksanız bunu pişmanlık yoluyla yapmanız yönündedir.
Tabii ki düzetme beyanları ihtirazî kayıtla yapılıp 30 gün içinde dava açılabilir. Ancak bu davanın yargıda kabul görmesi için düzeltme konusunda İdarenin yönlendirmede bulunmuş olması gerekir. Yani dava konusu yazının müeyyideli bir yazı olması gerekmektedir.
Bu açıdan değerlendirildiğinde KURGAN yazılarının müeyyideli olmadığını, başka bir ifade ile cebri nitelikte bulunmadığını düşünüyorum. Çünkü mükellefler istedikleri şekilde davranmakta özgür bırakılmaktadır. Herhangi bir şekilde veya herhangi bir yöntemde düzeltme yapması veya beyanname vermesine yönelik açık bir talep içermemektedir. Esasen dolaylı bir düzeltme beyanı içerdiği söylenebilirse de yargının bu değerlendirmeyi kabul etmesi mümkün gözükmemektedir.
Yazıların mahiyeti bilgi isteme yazısı olduğundan, istenilen bilgilere tebliğ tarihinden itibaren süresi içerisinde cevap verilmemesi, eksik ya da yanıltıcı bilgi verilmesi durumunda VUK’un 355’inci maddesi kapsamında özel usulsüzlük cezasının kesilmesi söz konusu olabilir. Tabii ki cevap vermek için ek süre talep edilmesi mümkündür.
KURGAN sisteminde ilk gönderilen yazılar işlemlerin gerçekliğine odaklandığından muhtemel bir denetim sürecinde işlemlerin gerçekliğini ispata yönelik delillerin toplanması gerekir. Bu kapsamda çıkarılan 18.04.2025 tarihli “Sahte ve Muhteviyatı İtibarıyla Yanıltıcı Belge Kullanma İncelemeleri İle VUK’un 160/A Maddesi Kapsamındaki İncelemeler Hakkında Genelge”de vergi müfettişleri tarafından yapılacak değerlendirmelere ilişkin hususlara yer verilmiştir.
Bu Genelgede söz konusu hususlar aşağıda aynen yer verdiğim 13 başlıkta açıklanmıştır (Mükellef ve mali müşavirlerin bu başlıkları dikkatli bir şekilde değerlendirmeleri gerekir. Aksi durumda hapis cezası gibi çok ağır sonuçlarla karşılaşılabilir):
“1. Sahte belgeyi düzenleyen mükellef hakkında tanzim edilmiş olan Vergi Tekniği Raporunda söz konusu belgenin bilerek kullanıldığına yönelik bir tespit bulunup bulunmadığı,
Diğer taraftan sahte belgeyi kullanan mükellef tarafından, sahte belgede yer alan mal ve hizmetin gerçekten hiç alınmadığının tespit edildiği, belgeye dayanak olarak kayıtlara yansıtılan tutarların maliyet ve gider olarak kabul edilmediği durumlarda bu belgenin kasten ve bilerek kullanıldığı tabiidir.
Ayrıca, bilerek sahte belge kullanma sonucuna ulaşılan durumlarda, kullanılan sahte belgelere isabet eden maliyet ve/veya giderlerin karlılığa etkisi değerlendirilerek maliyet ve/veya giderlerin buna göre yeniden belirlenmesi gerekmektedir.”
Genelgede henüz kesin olarak ispatlanmamış bir aşamada “sahte belge düzenleyen veya kullanan” ifadeleri yer almaktadır. Bence bu ifadeler hatalıdır. “Sahte belge düzenleme ve kullanma şüphesi bulunan” ifadeleri kullanılsaydı daha doğru ve hukuka uygun olurdu.
Erdoğan Sağlam kimdir?Erdoğan Sağlam Ankara'da doğdu, ancak nüfusta doğum yeri olarak Çorum görünüyor. Liseyi İstanbul Maliye Okulu'nda yatılı okudu. Böylece mesleğe çok erken bir giriş yaptı. Ardından Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü'nü bitirdi. Üzerinde lise ve fakülteyi ikincilikle bitirmek gibi bir lanet vardır. En birinci ikincidir. Üniversiteyi bitirmesinin ardından Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Kurulu sınavını kazandı. Yedi yıl Hesap Uzmanı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında ayrılarak özel sektöre geçti. Bir yıl süreyle bir şirketler grubunun mali işler direktörlüğünü yaptı. İzleyen dönemde uluslararası danışmanlık ve denetim şirketlerinden BDO Türkiye'ye (Denet) katıldı. Halen ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetine devam ediyor. Eşini ve işini çok seviyor. Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor. 2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020'den itibaren T24'te yazmaya başladı. Teknik bir kitap yazmak istemediği için henüz bir kitabı yok. İleride en azından bir şiir kitabı, bir de polisiye roman yazmak istiyor. Yeminli mali müşavirlik ve bağımsız denetçilik lisanslarına sahiptir. |
Yatırım fonu katılma belgeleri hangi tarihte iktisap edilmiş olursa olsun elden çıkarılmaları halinde yeni hüküm uygulanacak, dolayısıyla geçmiş dönemlere ilişkin olarak işlemiş gelirler de stopaja tabi tutulacak
Bankadan kredi alıp vergi borcunu ödeyen mükellef kredi faizini gider yazabilirken, gecikme zammı ve tecil faizinin vergi matrahından indirimine izin verilmemesi kabul edilemez. Bu hatadan da bir an önce dönülmelidir!
Tür değiştirmenin devir sayılmasının sonuçları neler?

© Tüm hakları saklıdır.

