31 Temmuz 2020

Kurban bayramının düşündürdükleri ve birkaç hatırlatma…

Basında bu yıl tatil tarzlarının değiştiği, yazlık ev kiralama yönünde ciddi bir talep oluştuğu yazıyor. Neden birkaç gün de olsa maske ve sosyal mesafeye uyarak büyüklerimizi ziyaret etmeyelim?

Bugün bayram. Covid - 19 salgın ortamında ikinci bayramımızı geçiriyoruz. Ramazan bayramı normalleşme adımlarının daha yeni yeni atıldığı bir dönemde yaşandığı için (kişisel gözlemim) vatandaşlarımız daha dikkatli idi. Oysa kurban bayramı tatil döneminin de etkisiyle rahatlama isteğinin patlama yaptığı, önlemlerin çok ciddi ölçüde aksatıldığı bir döneme denk geldi. Önceki gün gittiğim Bademli sahilinde tanık olduğum görüntüler hiç de iç açıcı değil. Maske ve sosyal mesafeye çok az uyuluyor. Bir de kalabalık bayramlaşmaları düşününce insan endişeleniyor.

Bayramları yaşama şeklimiz zaten zaman içinde değişti/değişiyor. Eskisi gibi geleneksel aile evinde toplanıp bayramı birlikte geçirmek (en azından birkaç gün) özellikle büyük kentlerde yaşayanlar için mazi oldu. Şimdi herkes tatil planları yapıyor. Modern yaşam denilen ve hızlı akan, çabuk tükenen bir yaşam şekli çoğu kimseyi esir aldı. İstesek de eskisi gibi yaşayamıyoruz. Büyük kenti terk edip sakin yaşamı seçen ancak çok geçmeden geri dönen örnekler, bu hayalin de geçici olduğunu gösteriyor. Ancak salgın bu yıl bir fırsat olabilir, krizi fırsata dönüştürebiliriz. Aile büyüklerimizin yanına gidip bayramı birlikte geçirebiliriz. Basında bu yıl tatil tarzlarının değiştiği, yazlık ev kiralama yönünde ciddi bir talep oluştuğu yazıyor. Neden birkaç gün de olsa maske ve sosyal mesafeye uyarak büyüklerimizi ziyaret etmeyelim?

Ben çocukluğumun kurban bayramlarını hem iyi hem de (bana göre) kötü yönleriyle hatırlıyorum. İyi yönleri tüm bayramlarda olduğu gibi yeni bayram kıyafetleri alınması, annemin mutlaka bizi "arife suyu sevaptır" diyerek yıkaması, eğer çok kirlenmişsek şakayla karışık kafamıza sabunla hafifçe vurması, mis gibi sabun kokusu, tabii ki bayram harçlıkları ve kavurma… Kavurmanın sıcakken de soğukken de güzel olduğunun farkına varma…

Kurban bayramının kötü hatıraları ise kurban kesim merasimini çocuk gözlerinin izlemesi, sokaklardaki pislikler ve hiç geçmeyecek sandığım kokular.

Neyse ki artık kurban kesimi düzenlendi, artık sokaklardaki o vahşi görüntüler, pislik ve kokular yok. Geçmişe göre çok daha organize yürüyor bu işler…

Son yıllarda kurban kesmek yerine bağış yapmanın da yaygınlaştığını gözlüyorum. Bu gelişme kurbanın toplumsal dayanışma açısından oynadığı rol yönünden eleştirilse de yardımın gizli yapılması yönünden bakıldığında daha iyi bir pozisyon bence. Online bağış yaptığımızda yardımın kime gittiğini göremiyoruz, alan ve veren birbirini görmüyor, bunun daha zarif bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.

Mevzuat adamı olduğum için bayramla ilgili iki uyarı / bilgi paylaşmadan geçemeyeceğim.

Çevreyi kirletene ceza kesilecek!

Park, bahçe, cadde, sokak, bina önleri, meydan gibi umuma açık ve kurban satış ile kesimine uygun olmayan yerlerde kesim yapanlar ile kesime uygun alanlarda gerekli önlemleri almayanlara, Çevre Kanunu'nun 20. maddesi gereğince 351 lira idari para cezası kesilecek.

Kurban kesim yerlerinde gerekli yasaklara uymayan ve önlem almadan kurban atıklarını toprağa bırakan tesislere, toplu kesimler için 88 bin 499 lira, bu fiilin konutlarda işlenmesi halinde ise 2 bin 199 lira idari para cezası uygulanacak.

Bayram nedeniyle çalışanlara dağıtılan hediyeler gider yazılabilir mi?

Bayram sebebiyle çalışmalara prim, ikramiye vs. adlarla nakit olarak ödenen tutarlar ücret unsurudur ve brüt tutarı üzerinden gerekli tüm yasal kesintiler (vergi, sigorta) yapılır. Peki dağılan küçük tutarlı hediyeler (çikolata vs.) ücret olarak değerlendirilecek midir?

Bence işletmelerin yılbaşı ve bayram gibi özel günlerde çalışanlarına ve iş ortaklarına dağıttıkları küçük tutarlı hediyeler "tanıtım, marka ve kurumsal imaj oluşturma/geliştirme harcamaları" kapsamında genel gider olarak matrahtan indirilebilir. Bu hediyeler çalışalara verilen ücret olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü ücret çalışana hizmeti karşılığında verilen para ve ayınlar ile sağlanan menfaatlerdir. Bayram münasebetiyle dağıtılan küçük hediyelerin menfaat olarak değerlendirilmemesi gerekliğini düşünüyorum. Ancak genel nitelikte olmayan, bazı kişilere yönelik ve yüksek tutarlı hediyeler için durum farklıdır.

Tüm okuyucuların bayramını kutlar, sağlıklı günler dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları

İştirak hissesi satışında uygulanan kurumlar vergisi istisnasının oranı Cumhurbaşkanı kararı ile yüzde 75’ten yüzde 50’ye düşürüldü

Taşınmazlarla diğer varlıkların satışında uygulanan istisna, koşullar ve oran yönünden aynı olmalı...

Yemek kartları ile ilgili yanlışta yargı kararına rağmen ısrar ediliyor!

Yemek kartı/çeki/kuponu gibi araçlarla sadece yemek hizmeti alınabilir. Bunların market ve benzeri yerlerde amaç dışında kullanılması halinde işverenlere yaptırım uygulanması hukuka aykırı olacaktır

"
"