13 Mart 2015

'HDP, AKP ile anlaştı' demek kimin işine yarıyor?

AKP’den kurtulmak isteyen bir CHP’linin HDP’yi seçimlerde güçsüzleştirmeye çalışması çok anlamsız olmuyor mu?

“HDP, AKP ile anlaştı, Meclis’e girdiklerinde Erdoğan’a başkanlık verecekler, karşılığında da Kürtler için bir şeyler alacaklar.” Bugünlerde bir sürü insan “ben aslında HDP’ye oy vermeyi düşünüyorum, ama” deyip yukarıdaki cümleyi tekrarlıyor. Hem de aynı şekilde tekrarlıyor. Bir sosyal bilimci olarak beni şaşırtacak kadar aynı vurgularla ve aynı heyecanla tekrarlıyor hem. Kulaktan kulağa yayılan bu komplo teorisi bir çok insanın dilinde bir şehir efsanesine dönüşüyor.

Ben bu iddianın doğru olup olmadığı hakkında yazmayacağım. İddianın doğruluğunu gösteren hiç bir maddi kanıt olmadığı gibi bu iddianın tersine HDP tarafından yapılan onlarca açıklama da var. Ancak, zaten iddianın kendisi ampirik nesnel bir gerçeğe dayanmadığı için, bütün komplo teorileri gibi yanlışlanamaz nitelikte. Ortaya bir kanıt atılmadığı için o kanıtı çürütme şansınız da olmuyor. Takdir edilir ki yemin billah edip kimseyi inandırma durumu da yok.

Benim bu yazıda asıl vurgulamak istediğim başka bir şey: bu komplo teorisini ortaya atmanın ve dolaşımda tutmanın mantıksızlığı. Eğer olayı yanlış anlamadıysam bu iddia CHP’den HDP’ye oy geçişinin önüne geçmek amacıyla gündemde tutuluyor. Yani bir savunma stratejisi. Yerel seçimlerdeki “tatava yapma bas geç”in 2015 versiyonu. Ancak burada şöyle bir mantıksızlık var. Eğer korkulduğu gibi, HDP CHP’den yüzde bir ya da iki oy alırsa ve barajı geçerse, bunun CHP’ye vereceği zarar, AKP’ye vereceği zararın yanında bir hiç kalıyor. Şöyle daha somut anlatayım. Sabancı Üniversite’sinden bir araştırmacı arkadaşımla hazırladığımız bir seçim simülasyonu programı var. Bu bilgisayar programı, seçimlerde hangi parti yüzde kaç oy alırsa mecliste kaç sandalye alacak, bunu hesaplıyor.  Şöyle iki senaryo ortaya çıkıyor:

 

Birinci senaryo:

 

Oy Oranı                               Vekil Sayısı

AKP: 45,2                                          AKP: 326
CHP: 24                                             CHP: 130
MHP: 18,2                                         MHP: 94
HDP: 9                                               HDP: 0
Diğer: 3,6

 

İkinci Senaryo:

 

Oy Oranı (%)                                  Vekil Sayısı

AKP: 44                                             AKP: 274
CHP: 23,2                                          CHP: 116
MHP: 18,2                                         MHP: 90
HDP: 11                                             HDP: 70
Diğer: 3,6

Gördüğümüz gibi HDP’nin yüzde 11 alıp barajı geçtiği ikinci senaryoda, ilk senaryoya göre AKP 52 vekil kaybediyor ve tek başına hükümet kuramaz hale geliyor. Buna karşılık CHP 14 vekil kaybediyor. O zaman şu iki basit soruyu yanıtlayalım:

1. HDP’nin meclise girmesi AKP’ye mi CHP’ye mi daha fazla zarar veriyor: AKP’ye

2. HDP’nin meclise girememesi AKP’nin mi CHP’nin daha fazla işine yarıyor: AKP’nin

Dolayısı ile rasyonel bir hesaplama yapacak olursak, AKP’den kurtulmak isteyen bir CHP’linin HDP’yi seçimlerde güçsüzleştirmeye çalışması çok anlamsız olmuyor mu? Velev ki CHP, HDP’ye yüzde bir oy kaybetmiş olsun. Bu yüzde bir HDP’deyken mi yoksa CHP’deyken mi AKP’ye daha fazla zarar verecektir? Tabii ki HDP’deyken. Üstelik yapılan bir sürü anket çalışması, HDP’nin kazandığı oyların CHP’den daha çok AKP’den geldiğini gösteriyor. HDP, AKP’ye oy veren Kürt emekçilerin oylarını alıp büyüyor ve bu HDP için de CHP için faydalı oluyor. HDP güçlendikçe CHP’nin asıl düşmanı olan AKP zayıflıyor. Bu hem aritmetik, hem de sosyolojik bir gerçek.

Bu komplo teorisi yayılırken bir yandan da bir süredir CHP’ye yakın bir çok kesimde HDP’ye oy vermeye çağıran sesler de yükseliyor. Bu da bahsettiğim aritmetik ve sosyolojik hesaplamanın bir sonucu. Cumhuriyet Gazetesi’nde arka arkaya Cüneyt Arcayürek, Hikmet Çetinkaya ve Aydın Engin’in HDP’ye oy vermeye yönelik yazılar yayınlamasını böyle okumak gerekir. Son derece rasyonel bir tutum bu, aritmetik gerçeklik, HDP’nin sosyolojik potansiyel tabanı ve bu tabanı çekecek olan siyaseti, AKP’den HDP’ye oy kayışları, bu argümanı mantıklı kılıyor. Aklın yolu bu.

Buna karşılık, ısrarla ve ısrarla “HDP, AKP ile başkanlıkta anlaştı” komplo teorisini yaymanın ise AKP’den başka hiç kimseye bir faydası yok. Yukarıdaki tablolar bunu gösteriyor. Bu teorileri inananların demiyorum, ama bu teorileri bilinçli olarak yayanların AKP’ye büyük avantaj sağladıklarını görmeleri gerekiyor. CHP’den HDP’ye oy geçişinin böyle komplo teorileri kullanarak engellemeye çalışmak, asıl olarak AKP’nin iktidardan düşmesini engelliyor.

Dolayısı ile, insanların seçimlerde oy verirken komplo teorilerine değil, partilerin ne dediklerine, tavırlarına, vaatlerine, yani siyasetlerine bakarak oy vermesine izin vermemiz gerekiyor. Komplo teorileri bu siyaset alanını bulanıklaştırıyor, bu da en çok AKP’nin işine geliyor. 7 Haziran seçimleri 12 yıldan sonra yeni bir olanak açıyor önümüze. 12 yıl sonra AKP’yi iktidardan indirme olanağı ayağımıza gelmişken, HDP’ye vuracağım diye bu şansı tepmek hiç mantıklı değil. Muhalefet partilerinin yapması gereken bu olanak için üç ay boyunca her gün daha fazla çalışmak, AKP’nin oylarını azaltmaya çalışmak olmalı, birbirlerinin altını oymak değil.

Yazarın Diğer Yazıları

Özgür Özel’e çağrımdır: Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı ilan edin

Ekrem İmamoğlu, Erdoğan ile yarışırsa kazanır. Hem anketler hem kamuoyu algısı hem de kendisinin siyasi enerjisi bir siyaset sosyoloğu olarak bana bunu söylüyor

Karşı propaganda başladı: Muhalefet ne yapmalı?

Karşı propaganda kampanyasına karşı, karşı-karşı söylem geliştirmek muhalefetin işi. Burada ne denmeli üzerine bazı önerilerim olacak

Anksiyete ve eleştirellik krizinde bir muhalif seçmen

Seçimlere 3 ay kala, muhalif seçmenin bir anksiyete krizi yaşamakta olduğunu düşünüyorum. Ve bu da, seçimi muhalefetin kazanacağı gerçeğini görmemizi engelliyor

"
"