22 Nisan 2025

Stabil: Hem sevindiren hem de “sabır lazım” dedirten kelime

Herkes birbirine şunu söylüyor: Bu uzun bir süreç. Sabır lazım. Ayrıca durumunun stabil gitmesi kötü gitmediği anlamına geliyor. Ziyaretler devam ediyor. Kan vermek isteyen bir grup ülkücü, Muhsin Yazıcıoğlu’nun eski koruma amiri, Gülten Kaya ve Cumartesi Anneleri… Sana da böyle bir ziyaretçi listesi yakışır valla Sırrı Abi

Stabil. Bu aralar en sık duyduğumuz kelime bu. Aşk ve nefret ilişkisi içindeyiz bu kelimeyle.

Bir yandan durumunun stabil olması iyi bir şey abi. Çünkü biliyoruz ki kötüye giden bir durum yok.

Diğer yandan doğal olarak istiyoruz ki, her gün bir iyi haber duyalım senden.

Lakin hastanede herkesin birbirine sık sık hatırlattığı bir nokta var: Bu uzun bir süreç olacak.

Ve evet. Bugün de ben bu yazıyı yazana dek senin açından stabil bir gündü.

Hafif hafif ECMO’yu devre dışı bırakmak istiyor doktorlar. Bu nedenle de makinenin “ayarını” azar azar kısıp kalbinin daha fazla devreye girmesini sağlamaya çalışıyorlar.

Ziyaretçilerin devam ediyor. Bugün Gülten Kaya hastanedeydi. Senin odanda Ahmet Kaya şarkıları dinlediğini ona da anlattık. Hatta hemşirelerin dayanamayıp ağlamaya başladığını da…

Siyasilerden gelenler devam ediyor. Cumartesi Anneleri bugün de geldiler.

Bir de çok sevdiğim bir arkadaşım var ilk günden bu yana hastanede olan. Baran Seyhan. Baran zaten nerede bir hasta var, nerede bir ihtiyaç var, ben tanıdığımdan bu yana mutlaka oradadır. İlk gün hastanede sabahladı, sonrasında da istisnasız her gün uğruyor sana. Sen Kandıra’dan tahliye olduğunda da oradaydı. Tam bir kötü gün dostu sahiden. Baran bir de CHP’de Parti Meclisi’ne girdi geçenlerde. “Zaten az yetişiyordun her yere, PM’ye girdin, artık yüzünü göremeyiz” diye takılıyorum. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de günlük olarak Baran’ı arayıp durumun hakkında bilgi alıyormuş.

DEM Parti heyeti tam kadro yukarıdaki ziyaretçi alanında misafirleri ağırlamaya devam ediyor.

Bugün de tavla maçlarınızı dinledim Müslüm’den (Yücel).

Nesine iddiaya girerseniz kaybeden değil, kazanan alıyormuş. “Kaybeden adama bir de bir şey ısmarlatmak olmaz” diyormuşsun. Hiç böyle düşünmedim ama haklısın galiba.

“Kazanan ısmarlar” mantıklı bir iddialaşma şekli olabilir. Ve tabii yine tam sana yakışan bir akıl yürütme…

Bu yazıları takip edenlerin sayısı günbegün artıyor anladığım kadarıyla Sırrı Abi. E-posta gönderenler, sana sevgi dileklerini iletenler oluyor.

Hatta geçenlerde bir fotoğraf geldi, sana iletmem için. İletiyorum.

Fotoğraf ilk kez vekil seçildiğin zamanlardan. Kucağında bir kız çocuğu. İsmi Medine’ymiş. Sen ona bakıyorsun, o sana bakıyor. Çok güzel bakıyorsunuz birbirinize. Senin bir elinde de muhtemelen o gün yapacağın konuşma.

Medine büyümüş, lise çağına gelmiş. Şimdi sana gelmek istiyormuş. “Sırrı Amcama gideceğim” diyormuş. Biraz toparlan da getirelim Medine’yi sana. Bu hasret bitsin.

Bir de hastanenin karşısındaki parmaklıklarda her gün yeni bir pankart görüyoruz. Orası adeta sana mesaj panosu oldu.

Amedspor tribünlerinin pankartını es geçmek istemem. Barikat İstanbul grubu “Diren” diyor sana.

Son olarak ben bugün yazacaktım, Ali Abi dün gazetecilere de söylemiş, iyi yapmış. Hastaneye birkaç gün önce beş ülkücü gelmiş. Gelenlerin hepsi aynı kan grubundan. Zaten önceden senin kan grubunu sorup soruşturup öyle seçmişler aralarından kimlerin geleceğini.

Senin kan grubundan beş kişi gelmiş ve “Sırrı Abi’ye kan vermek istiyoruz” demişler. Acil bir kan ihtiyacı olmadığını söyleyip, misafir edip, uğurlamış akrabalar.

Bir de yine Ali Abi anlattı, Muhsin Yazıcıoğlu’nun koruma amirliğini yaptığını söyleyen bir kişi daha hastaneye ziyaretine gelmiş. Meğer sen 12 Eylül’den sonra Yazıcıoğlu’yla aynı hapishanede yatmışsın. Bir hukukunuz varmış. Koruma amiri de bu nedenle seni ziyaret etmek istemiş.

Vaziyetler böyle Sırrı Abi.

Aç gözlerini de bunları kendin gör istiyor herkes. Bilesin.

 

 

 

Eray Özer kimdir?

Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.

Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.

Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.

Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Amerikan iç savaşı klimalardan çıkabilir

Tabii ki mübalağa ediyorum lakin Trump’ın yenilenebilir enerjinin önünü kesen kararları ülkeyi fena karıştırdı. Elon Musk-Trump kavgası hortladı, enerji piyasaları allak bullak oldu. Uzmanlar birkaç yıl sonra bu sezonki gibi aşırı sıcak bir yaz mevsiminde sıradan vatandaşın klimalarını çalıştıramama tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor

Dünyanın en büyük yangın söndürme uçağı bizde var: Üstelik Cumhurbaşkanlığı filosunda

Orman yangınlarıyla mücadelede teknolojiyi kullanma zamanımız geldi, geçiyor. Dünyada kullanılan pek çok modern araç ve yöntem var. Biz hala 3-4 bin litre kapasiteli uçaklarla su taşımayı “son teknoloji” sanıyoruz. Dünyanın en büyük süpertankeri Boeing 747-8 tek seferde 110 bin litre su taşıyabiliyor. Üstelik bizde var. Üstelik Katar hediye etti. Ve şu anda Cumhurbaşkanlığı filosunda!

Beş soruda Fatih Altaylı’dan talep edilen RTÜK lisansı: Kim, nasıl ve neden almak zorunda?

Şu anda RTÜK lisansı hangi kriterlere göre talep ediliyor, kimse bilmiyor. Cumhuriyet gazetesinin YouTube hesabı, İlker Canikligil’in FluTV’si ve son olarak Fatih Altaylı dışında lisans istenen YouTube kanalı yok. Lisansın 10 yıllık istenmesi ve ücretinin 900 küsur bin lira olması da cabası…

"
"