New York Belediye Başkanı Eric Adams
New York Belediye Başkanı Eric Adams’la ilgili olarak New York savcılığı tarafından başlatılan soruşturma sonucunda dava açılmasına karar verildi ve savcılık dün iddianameyi resmen duyurdu.
57 sayfalık iddianameyi okudum.
En sonda söylenecek olanı en başta söyleyeyim:
Bazı Türk iş insanları ve Türk diplomatlar, Adams’ın çeşitli “iyilikleri” kabul etmeye meyilli olduğunu tâ 2017’de Brooklyn Belediye Başkanı olduğu dönemde anlamışlar ve başkanı yükselen kariyerinde “desteklemeye” gönüllü olmuşlar.
İddianamede iki temel unsur var:
Birincisi Eric Adams’ın New York Belediye Başkanlığı’na aday olmasıyla birlikte kampanyasına Türkiye’deki iş insanları tarafından yapılan bağışlar.
Buradaki sorun Amerika’daki bir siyasi kampanyaya ABD vatandaşı değilseniz, oy kullanma hakkınız yoksa yardım yapılamıyor oluşu.
İddianamede toplamda beş iş insanı geçiyor. İsimler yok. “İş İnsanı 1”, “İş İnsanı 2” şeklinde isimlendirilmişler.
Türk iş insanları bu bağışları yapmanın bir yolunu aramışlar. Kimi yanında çalışan ABD vatandaşları aracılığıyla bu yardımları yapmış. Kimi Green Card’ı olan Türkler vasıtasıyla.
Bağışların üst sınırı 2000 dolar olduğu için her bir çalışan 2000’er yahut 1250’şer dolar vermiş. Mesela toplamda 10 çalışan 20 bin dolar bağış yapmış.
İkinci temel unsur ise New York Belediye Başkanı’nın Türk Hava Yolları’nın hizmetlerinden sadece Türkiye’ye gelmek için değil, dünyanın farklı ülkelerine uçarken de faydalanmış olması. Üstelik bu faydalanmanın THY’nin epey bonkör indirimleriyle, bilet yükseltme, ucuz bilet gibi destekleriyle gerçekleşmesi.
Biletleri hep ekonomi almış, Türk Havayolları’ndaki bağlantı sayesinde biletleri herhangi bir ücret farkı alınmaksızın sürekli “Business Class”a yükseltilmiş.
Macaristan’a, Pakistan’a, Fransa’ya…
Nereye giderse gitsin Türk Hava Yolları’yla uçmuş.
Her defasında “business upgrade”ini almış, hayat arkadaşı dahil o meşhur portakal suyunu içe içe yolculuğunu yapmış sizin anlayacağınız.
Bir de tabii Türkiye’ye geldiğinde en lüks otellerde ağırlanmış, tekne gezisine çıkarılmış, altına araba verilmiş.
Bir de kaldığı otellerde standart oda ücretinde fatura kesilmesine rağmen çeşitli suit’lerde ağırlanmış.
Hatta savcı üşenmemiş suit’lerin fotoğraflarını da paylaşmış.
Bizde bunun adına “misafirperverlik” deniyor olabilir ama işte elin Amerikalısı “Rüşvettir kardeşim bu” diyerek davayı yapıştırıvermiş.
İddianameye göre toplamda bu şekilde 123 bin dolarlık indirim, ucuz bilet, business upgrade, otel indirimi vs… almış New York Belediye Başkanı.
New York Savcısı Damian Williams bu yardımların öyle Eric Adams’ın kara karşına kara gözüne yapılmadığını, Türk iş insanları ve diplomatların işleri düştüğünde Adams’ın da elini taşın altına sokması gerekeceğini, dolayısıyla bu yardımları kabul ederek “birilerinin adamına” dönüştüğünü iddia ediyor.
Bunun için birkaç örnek de veriyor.
Mesela iş insanlarından bir tanesi (“İş İnsanı 4”) New York Emlak Bürosu ile bir sürtüşme yaşayınca hemen telefonuna sarılıp Başkan Adams’a “Ben seni destekledim, biliyorsun” diye mesaj atıveriyor.
Adams çaresiz yanıtlıyor: “Biliyorum. İlgileneceğim.”
New York Belediye Başkanı Eric Adams'ın Türkevi'ne ziyaretinden, 2023
Bir de tabii meşhur Türkevi meselesi var.
New York’taki Türkevi’nin iskân alabilmesi için New York itfaiyesinin iznine ihtiyaç var.
Bu yüzden özellikle yangın alarmının denetlenmesi için bir itfaiye çalışanı Türkevi’ne denetime gidiyor ve üstündeki kişiye bir e-posta gönderiyor.
O e-postada “Bizim buna onay vermemizin bir yolu yok” diyor. Türkevi’ndeki yangın alarmı sisteminde 60’tan fazla kusur tespit ettiğini, bu kusurların her birinin 5-10 problemi barındırdığı ve 20’den fazla kusuru olan bir binaya “ihlal emri” düzenlenmesi gerektiğini belirterek şunu yazıyor: “Bu durum bize binanın oturum için uygun olmadığını gösteriyor.”
İtfaiye müfettişi direniyor ama daha öncesinde Türk bir diplomat ile Adams’ın Türklerle bağlantı kuran çalışanı arasında bir telefon konuşması gerçekleşiyor iddianameye göre.
O telefon konuşmasında Türk diplomat Adams’ın çalışanına “Türkiye’nin daha önce Adams’a desteğini gösterdiğini, şimdi sıranın Adams’ta olduğunu” hatırlatıyor.
Çalışan bu “mesajı” Adams’a iletince New York Belediye Başkanı’nın durumu kabullenişi kısa bir cevapla oluyor: “Biliyorum.”
Neticede itfaiye departmanının şefi, “yangın önleme” departmanının şefine şöyle diyor iddianameye göre: “Eğer Türk konsolosluğuna bu iskanı almalarında yardımcı olmazsak sen de ben de işimizi kaybederiz.”
Bunun üzerine yangın önleme departmanı binanın yangın alarmına ilişkin “koşullu itirazsızlık mektubu” vermeye razı oluyor.
İddianamede dikkat çeken bir kısım daha var.
Bu kısımda “İş İnsanı 3” Eric Adams’ın bir gün ABD Başkanı olacağına inandığı için 2021 kampanyasına 50 bin dolar bağışlamaya gönüllü olduğu bilgisi yer alıyor.
Yani anlaşılan bu “yatırım” sadece bugüne özel değil.
Türk tarafında Eric Adams’ın siyasi kariyerinin yükseleceğine ve nihayet bir gün ABD Başkanlığı ile sonuçlanacağına dair bir beklenti de var.
Son olarak iki ilginç bilgiyi daha paylaşayım:
Eric Adams bu türden işlerini gördüğü telefonunu işe pek götürmüyor. Evde bırakıyor.
Fakat hakkında bir soruşturma başlatıldığında telefonunun şifresini daha güvenli olsun diye değiştiriyor ve dört basamaklı bir şifreden altı basamaklı şifreye geçiyor. Sorulduğunda da “Yanımda çalışanlar beni korumak amacıyla telefonumdan bir şeyler silmesin diye böyle yaptım” diye yanıtlıyor bu durumu. Fakat işin komik kısmı daha sonra bu yeni şifreyi hatırlamadığını dolayısıyla federal yetkililerle paylaşamayacağını söylüyor.
Bir diğeri de, iddianameden anlıyoruz ki başkan Adams bir Türk dostu olarak Türklerin işletmelerini, vakıf ve derneklerini sık sık ziyaret ediyor. Fakat benim anladığım bir noktada Fetullahçılara ait bir toplum merkezini ziyaret etmeyi sürdürünce Adams’a Türkiye tarafından “uyarı” geliyor: “Başkan oraya gitmesin.”
Tam olarak çevirirsek iddianamede Adams’ın bu isteğe “boyun eğdiği” yazıyor. (“ADAMS acquiesced.”)
New York Belediye Başkanı Eric Adams’la ilgili iddianame özetle böyle.
Tabii şu soru da insanın aklına takılmıyor değil:
Belli ki Adams bu türden “hediyelerden”, “yardımlardan”, “bağışlardan” hoşlanan birisi.
Zaten iddianamede yer alan yazışmalardan da bu tür işlere meyilli birisi olduğunu anlıyoruz.
O zaman neden sadece Türkiye?
Yani bu kadar meyilli bir başkana Türklerden başka kimse benzer tekliflerle gitmedi mi?
Başka kimse başkanın bu bağış ve hediye sever halinden faydalanmak istemedi mi?
Bu kısım biraz hayatın olağan akışına aykırı gibi duruyor.
Madem New York Savcılığı Başkan Adams’ı bu kadar uzun süredir soruşturuyor, Türkiye ile ilişkilerinden başka hiçbir “kusurunu” bulamadılar mı?
New York savcılığı kusura bakmasın insan biraz işkilleniyor.
Eray Özer kimdir?
Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.
Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.
Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.
Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.
|