28 Mayıs 2011

Samast Eğitim Kurumları ve Aşk Markaları

Pazarlamanın akla gelen tüm değerleri kapsayabileceği gerçeği...


Pazarlamanın akla gelen tüm değerleri kapsayabileceği gerçeği, çoktandır tüketim toplumunun yeni düzeninde özümsenmiş durumda.  
Rasyonel tüketici davranışından söz edebilmek giderek daha da güçleşiyor. Artık, marka aşklarının, anlaşılması zor bağlılıkları, hatta takıntıları beslediği bir gerçekliğin tam içindeyiz. 
Günümüzde ürünler değil, markalar başlı başına birer kimlik olarak pazarlanıyor. 
İleri teknoloji sonsuz olasılığa, bilgi çağı da algı yönetiminde sayısız çağrışıma açık. Hal böyle olunca, ürünler kolaylıkla taklit edilebiliyor. 
Ne var ki, güçlü bir markanın çağrıştırdığı ruhun, ya da vaat ettiği fiziki ve çoğu zaman da ruhsal tüketici doyumunun taklit edilmesi son derece güç. Böylece markaların temsil ettiği soyut değerler gün günden daha fazla önem kazanıyor. 
Benzerleri sokak pazarlarında bile bulunan alelade bir tekstil ürününe, Prada, Dior ya da Gucci etiketini yapıştırıverince fiyatı onlarca katına çıkıyor. 
Fiyat skalası olarak daha düşük, ancak markasının değerini doğru konumlandırmış, böylece kendi bağımlılarını yaratmış, H&M, Gap gibi markalar da var; hızlı tüketimde devleşmiş McDonalds, Coca-Cola, Starbucks gibi örnekler de.
Logolar, grafik tasarımlar ve görsel teknolojinin olası kıldığı tüm “sihir” bir arada imajları besleyip güçlendirirken; markanın bir bütün olarak tüketicide yarattığı algı da parlatıldıkça parlatılıyor. 
Dünyanın en değerli markaları, marka yönetimine büyük önem atfetmiş olmalarının balını yiyor adeta. 
Apple, 153.3 milyar dolarlık marka değeriyle listenin tepesinde. Iphone ve Ipad sürümlerindeki çeşitli sorunlar, ya da rakiplerce peşpeşe piyasaya sürülen benzer ürünler, tüketicinin üzerinde son yıllarda müthiş bir başarıyla yaratılan Apple aşkını sarsmaya yetmiyor. 

Bazı Türk markaları da pazarlama stratejilerini yeni düzene uydurup, marka tasarımı ve marka yönetimi adımlarına gereken önemi vermeye başlamış durumdalar. 
Capital Dergisi ve Brand Finance tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, Türkiye’nin en değerli markaları arasında Türk Telekom, Turkcell,  Arçelik gibi örnekler yer alıyor. 
Çeşitli pazarlama guruları, marka kimliğini oluşturan etmenleri, markayı pazardaki rakiplerinden ayrıştıran, temsil ettiği hedef ve değerleri içeren bir çerçeve olarak tanımlıyor. 
Saatchi & Saatchi reklam ajansının dünya başkanı Kevin Roberts, “Lovemarks” kitabında, bildiğimiz reklamcılığın öldüğünü; devrin, karizmatik ve vazgeçilmez “aşk markaları” yaratma devri olduğunu savunuyor. 
Roberts, bir markanın vazgeçilmez olabilmesi için tüketicide hem saygıyla güveni, hem de sevgi, gizem ve tutkuyu bir arada uyandırması gerektiğini anlatıyor. 
Başarılı markalar, klasik alışveriş ilişkisinin ötesinde, müşterilerine bir hayat tarzını satıyor; bazı inanç ve değerleri, yani başlı başına bir kültürü temsil ediyor. 
Bu çerçeveden bakınca, markalaşmak üzere patent başvurusunda bulunan bazı isimlerin, nasıl bir motivasyonla bu süreci başlattıkları büyük merak konusu. 

Hrant Dink'in katil zanlısı olarak 2007 yılından beri yargılanan Ogün Samast’ın ailesi, Türk Patent Enstitüsü’ne, “Samast” ismini marka yapmak üzere patent başvurusunda bulunmuş.  
Cinayetin ardından, Samast isminin medyada çokça yer alması üzerine, süreci rant kapısına çevirme ışığını tünelin ucunda gören aklıevvel aile büyüklerinden biri, markalaşma fikrini üretiverdi zahir. 
Tescilli tetikçi mi olur demeyiniz, patentin alındığı alan daha da manidar. 
Son birkaç mahkemede, Ezel dizisinden fırlamışçasına edebi alıntılarla süslenmiş çarşaf gibi mektuplar sunan; “eskiden, cahil olduğu dönemlerde kendisini dolduruşa getirerek cinayete teşvik eden başlıklar atmak” gibi (fantastik) bir suçtan dolayı medyaya yüklenen; üniversiteye hazırlandığını ve sosyoloji okumaya karar verdiğini duyuran; (şu kadarcık) “çocuk”-tetikçi Ogün Samast’tan feyz alınmış bir alanda yapılmış gibi görünüyor, patent başvurusu. 
Öyle ki aile, Samast markasını eğitim, öğretim ve kültür hizmetleri, dergi, kitap yayımlama, bilimsel inceleme ve araştırma hizmetleri için kullanacakmış. 
Yukarıdaki ufak tefek pazarlama ve marka yönetimi notları açısından bakınca, Samast Eğitim Kurumları’nın, nasıl bir kitleye, nasıl değerleri temsil ederek, hangi kültürden beslenerek hitap edebileceğini; hele de sevilen, sayılan, peşinden gidilen bir marka olarak talep görebileceğini düşünmek, bugünlerde insanın ruhunu, durmaksızın yağmakta ısrar eden bahar yağmurlarından da çok daha fazla karartıyor. 
Yine de, herkese olabildiğince aydınlık cumartesiler dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları

Haydi vur kendini şaraba, kedere ve aşka vur

Bugünlerde ölümün tekinsiz nefesi kulaklarımızda bir tokat gibi üst üste patlıyor

Kral Çıplak!

Bir varmış, bir yokmuş. Dört mevsimin birden yaşandığı cennet bir diyarda çelişki her şeyden çokmuş...

Seks Köleliği ve Grinin Ellibirinci Tonu

Türkiye medyasının en libidosuna kuvvet kalemlerinin “ay bayıldım!” çektiği...

"
"