11 Ağustos 2010

Karışık Pasta

Bundan tam 31 yıl önce bir Ağustos sabahı doğdum doğalı, güleç, oyunbaz bir kız olmuşum...

İngiltere'de yapılan bir araştırmada, kadınların çekiciliklerinin zirvesinde oldukları yaş bulunmuş. Araştırmaya göre 31 yaşındaki kadınlar özgüvenlerini oturtmuş ve tarzlarını bulmuş olmaları nedeniyle  albeni limitlerini zorluyormuş. Ankete katılan 2 binden fazla kişinin yüzde 70’i, bir kadını çekici kılan en önemli etmenin kendine güven olduğunu belirtirken, yüzde 67’si ise fiziksel güzelliği öne çıkarmış. Katılımcıların yüzde 47’si de iyi bir stili olmasını, bir kadının çekici olmasının nedeni olarak belirtmiş.
Katılımcıları, anketörleri ve alıntılayanları alınlarından öpmeyi görev bilirim.
Öhhöm, ne diyorduk?!... 
*** 
Bundan tam 31 yıl önce bir Ağustos sabahı doğdum doğalı, güleç, oyunbaz bir kız olmuşum.
Oyun oynamaya bayılırdım. İlk seçtiğim oyunsa evcilik olmazdı çoğunlukla. Kariyer kadını olmaya baştan heves edilmişti, ve arada sırada tüm küçük kızlar gibi evcilik oynamaktan keyif alsam da, çok oynayınca minik kap kaçaklardan azıcık içim bayılıyordu. Ayakkabı kutusundan bozma para kasasında saçma hesaplar yapasım, sınıfta yoklama alasım, muayenehanemde hasta kabul edesim, oyun senaryolarımda hep ağır basıyordu! 
O zamanlar bağırış çığırış, sloganlı-şarkılı “çocuk da yaparım kariyer de” akımları yepyeni; biz de küçük kız hallerimizle konuya yabancıydık sanırım! Hayatın sunduklarıyla ilgili ikisi birden’ci, dördü, beşi, hepsi birden’ci olma zamanlarımız başlamamıştı; oyun için 1 saat geç uyumanın tarifsiz mutluluklara bedel olduğu minik dünyalarımızda...
Toplumsallaşma sürecimize, büyüdükçe, yakın ailenin etkileri dışında, çeşitli okul-arkadaş etkileri, ayrıntılı norm ve öğretiler, insanlarla, kitaplarla, filmlerle oluşan binbir çeşit sosyo-psikolojik etkileşimler karıştı.
Aynı anda başarılı bir kariyer kadını, sorumluluk sahibi zarif bir ev hanımı, bakımlı, sağlıklı, sportmen ve zevkli hoş bir kadın, seksi bir dişi, entellektüel bir birey, kötü gün yoldaşı, iyi gün eğlence paylaşımcısı, iyi bir anne, iyi bir evlat, iyi bir dost, iyi bir vatandaş, iyi bir tüketici, iyi bir....... olunabileceği, olunmasının hayrımıza olacağı, olunmazsa mazallah toplumsal kurallar öcüsünün bizi gece korkutabileceği dürtüsü içimizin bir köşesinde kabarıp beslenmeye başladı.
Büyüdük. Dört-dörtlük de neymiş, Roman havası gibi, enikonu dokuz-sekizlik bireyler olmak paydalarımız da bizimle birlikte büyüdü. Bir yandan işe gider, bir yandan yemek yapar, bir yandan arkadaşlarla iş çıkışı içkileri yuvarlar, ailelerimizle mutlu buluşmalar yaşar, birileriyle tanışır, birileriyle çıkar, birileriyle ayrılır, bu arada kuaföre, maniküre, alışverişe, okumaya, sinemaya zaman ayırırken.....“Her şey birden” olunabileceğini anladık da şükür, reklamlara slogan, anketlere konu olduk! 
***
Şimdi, Kraliçe Sezen’in, içimde dönüp duran ezgisi, yüzümde az buruk, çokluk keyifli, kocaman bir gülümseme…

“Küçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden bütün hatalarım
Övünmem bu yüzden
Bu yüzden kendimi
özel, önemli zannetmem
Ne kadar az yol almışım
Ne kadar az
yolun başındaymışım meğer
Elimde yalandan kocaman rengarenk
geçici oyuncak zaferler
Küçüğüm daha çok küçüğüm…” 

31 takvim, onlarca ülke, onlarca şehir, gezilerim, fotoğraflarım, albümlerim, anılarım… Kahkahalar, çığlıklar, gözyaşları, sessizlikler… Buram buram huzur, bukle bukle yaşanmışlık…
Binlerce kitap, binlerce şarkı, lezzetli yemekler, yepyeni içkiler, tarifler, uydurmalar, dibi tutmuş hüzünlerle tam kararında pişmiş sevinç çığlıkları…
Tanrı şansımı, bereketimi, sağlığımı açık etsin, bir gün bana güzellikle onları armağan etsin, gelecek takvimlerde çocuklarım; doğası, büyüyesi, can bulası torunlarım… Aklımın kıvrımlarında olgunlaşmayı bekleyen kitaplarım, imza günleri, gözyaşlarım… Geleceğim, düşlerim, hayallerim… Geçmişim, olanlar, olmayanlar… 
Yarın, şükranla 31 mumu tek nefeste üfler, keyifle sonraki yarınları beklerim! Sağlığımıza!

Yazarın Diğer Yazıları

Haydi vur kendini şaraba, kedere ve aşka vur

Bugünlerde ölümün tekinsiz nefesi kulaklarımızda bir tokat gibi üst üste patlıyor

Kral Çıplak!

Bir varmış, bir yokmuş. Dört mevsimin birden yaşandığı cennet bir diyarda çelişki her şeyden çokmuş...

Seks Köleliği ve Grinin Ellibirinci Tonu

Türkiye medyasının en libidosuna kuvvet kalemlerinin “ay bayıldım!” çektiği...

"
"