24 Aralık 2011

Bizim Farkımız Delikanlı Tarzımız

T24 gibi saygın bir gazetede böyle kamyon yazısı gibi başlık atılır mı...


T24 gibi saygın bir gazetede böyle kamyon yazısı gibi başlık atılır mı diyen okurları tenzih ederim.  Hal ve gidişata bakınca, caart kaba kâğıt seviyesine inmediğimize şükredelim efendim.
İç politikaya yönelik olarak güncellenen dış politika tavrımızda yepyeni bir dönem; başka bir deyişle, 2009 seçim dönemi öncesi Davos’ta “Van Minut” çekilerek temelleri atılan delikanlı söylemimiz, o gün bugün, aynı daldan meyveler vermeye devam etti. 
Yeri geldi, Avrupa Parlamenterler Meclisi’nde, Türkiye’de ifade özgürlükleri ve tutuklanan gazeteciler ile ilgili soru yöneltildiğinde Başbakanımız “Arkadaşımız galiba Fransız, yalnız Türkiye’ye de Fransız” diye yanıtı patlattı. 
Yeri gelmedi, ama yersizliği kendinden menkul, pek latifekar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Nicholas Sarkozy’nin suratına sakızı şaklattı.
Gün oldu, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu’nda karikatür krizi gündeme geldiğinde, baş müzakereci Egemen Bağış Hollandalı aşırı sağcı milletvekiline akıllara ziyan bir çeviriyle, “put it in your appropriate place” (onu münasip bir yerinize koyun) deyiverdi.
Derken, Fransa Meclisi Genel Kurulu’nda “Fransız yasaları tarafından tanınan soykırımların reddi, hapis ve para cezası gerektirir” içerikli, düne dair saygıdan çok, bugüne ilişkin kötücül planları içeren art niyetli yasa tasarısı geçtiğimiz gün kabul edildi. 
Fransa Parlamentosu, 29 Ocak 2001 tarihinde, “Fransa, 1915 yılında yapılan Ermeni soykırımını tanır” ifadesini içeren bir yasayı onaylamış, diplomatik kriz yaşanmış, ortalık birbirine girmişti. 
İfade özgürlüğü, hele maazallah, soykırım gibi kavramları duyduğu anda hassasiyet seviyesi tavan yapan ülkemizde, emperyalist güçlerin, Demokles’in Kılıcı gibi sürekli tepemizde tuttuğu 1915 olaylarıyla ilgili sorgu süreci bir yana, başka soykırımlarla ilgili tavrınsa değişken olduğunu görmüştük.

Ceddin Deden, Neslin Baban 

Anımsarsınız, 2009 yılında, Başbakan Erdoğan, Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir’in Türkiye’ye gelip gelmeyeceği tartışmaları esnasında, Müslümanların soykırım yapmayacağını, zaten kendisinin de Darfur’a gittiğini ve orada soykırım tespit etmediğini söylemişti. (Sayın Erdoğan, soykırımı Müslümanlar yapmaz, yapsa yapsa Hristiyanlar ve Yahudiler yapar gizli önermesinin, yarın öbür gün yapabileceği ırkçılık karşıtı tüm çıkışlara ters düşeceğini hesap etmiş miydi, bilmiyorum).
Darfur’u bizzat tetkik etmiş olan Erdoğan, 1945 Cezayir olaylarını da bir şekilde yerinde tespit etmiş olacak ki, Fransa’da onanan yasa tasarısına tepki olarak, dün ırkçılık karşıtı açıklamalar yaptı ve Sarkozy’e, soykırımın ne olduğunu bilmiyorsa, babasıyla dedesine sormasını salık verdi.
Bu esnada Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fransa’ya tepki olarak gündeme gelen yaptırımları, düzeyli biçemiyle, Twitter’da şöyle değerlendirdi: Sarko’ya kapak olsun!”. 

Sayın Bağış, gündem ne olursa olsun yolumuzdan şaşmayacağımızı belirtip, yüreklerimize serin sular serpmek üzere, ertesi gün gerçekleştireceği AB görüşmelerini de şöyle özetledi: “Papaza kızıp oruç bozacak değiliz. Durmak yok, yola devam.”

Aşüfte Kadın

Bu süreçte medya dilinden söz etmemek olmaz. Ganyan bayii söyleminden inciler, en Fransız sözcük oyunları vurgularıyla, manşetleri süslüyor. 
Söylemi, değiştirmemekte ısrarcı olduğu Türkiye Türklerindir logosuyla müsemma devasa gazetemiz, manşetinden Azgın Azınlıklar diye bağırıyor. 
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Ankara’da gazeteciler ve akademisyenlerle bir araya geldiği toplantıda, kıymetli görüşlerini, iki yıl önce TRT Şeş’te program yapan Rojin için “aşüfte kadın”  diyerek paylaşıyor. 
Popülist söylemin ayarı kaçtıkça, sokak ağzı kürsülerden taşıyor.
Böyleyken böyle…
Bu ortaokul kantinini andırır absürt ortamda yazı nasıl bitsin? 
Günlerden cumartesi, kulak çekme partisi!

Yazarın Diğer Yazıları

Haydi vur kendini şaraba, kedere ve aşka vur

Bugünlerde ölümün tekinsiz nefesi kulaklarımızda bir tokat gibi üst üste patlıyor

Kral Çıplak!

Bir varmış, bir yokmuş. Dört mevsimin birden yaşandığı cennet bir diyarda çelişki her şeyden çokmuş...

Seks Köleliği ve Grinin Ellibirinci Tonu

Türkiye medyasının en libidosuna kuvvet kalemlerinin “ay bayıldım!” çektiği...

"
"